IŞİD'in içindeki yabancı savaşçıların milliyeti herkesi şaşırttı, en çok katılımın Rusya'dan olduğu ortaya çıktı.
Abone olPEW Araştırma Merkezi, dünya genelinde IŞİD'e katılımın en çok Rusya ve Tunus'tan olduğunu açıkladı. PEW'in yayınladığı IŞİD raporuna göre, örgüte katılan yabancı savaşçılar arasında çok sayıda istihbaratçı da var.
Merkezi Washington'da bulunan PEW Araştırma Merkezi yayınladığı raporda, farklı ülkelerden Suriye ve Irak'a savaşmak için giden kişiler arasında Rusya ve Tunus vatandaşlarının ilk sırada yer aldığını kaydetti.
Lübnanlı araştırmacı yazar Ali Hüseyin, "Toplumun bir kesimi siyasi baskıya maruz kalıyor. Kasıtlı olarak sosyal ve ekonomik ihmale maruz bırakılıyor. Bu kişilerin maruz kaldıkları zulümden kurtulacak güçte olmaması, söz konusu kesimin içindeki bazı kişileri, kendilerine yapılanlara tepki olarak yanlış davranışlara sevk ediyor" şeklinde değerlendirdi.
Hüseyin, bu ülkelerde, "baskı ve dışlama politikasının uygulanması ve şiddete uygun ortam hazırlaması nedeniyle sivillerin 'fanatik' kişilere dönüşerek savaşa gittiklerini" savundu.
EN ÇOK RUSYALI VE TUNUSLU VAR
IŞİD bünyesine en çok Rusya Federasyonu'ndan savaşçının katıldığını ileri süren Hüseyin, Rusya'nın, Çeçenler ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik işlediği savaş suçlarının çok açık olduğunu belirterek, "Tunus için de durum çok farklı değil. Tunus'ta devrik lider Zeynel Abidin döneminde yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal baskı şu anki ortamı doğurdu" dedi.
Hüseyin, bazı ülkelerin ve örgütlerin, "radikalleştirme siyaseti izlediği, mağdurların ya da yakınlarının IŞİD'e katılmasına uygun ortam hazırladığı ve gruplara istihbarat ajanı sokma gücüne de sahip olduğuna" dikkati çekerek, bu gruplarda çok sayıda istihbarat ajanı bulunmasının "açık bir gerçek" olduğunu söyledi.
KAFKAS KÖKENLİ MÜSLÜMANLAR
Suriye uzmanı Ahmed Abazid ise, öncelikle Suriye'ye giden yabancı savaşçıların kimliklerinde yazan uyrukları ile milliyetlerini ayırmak gerektiğini vurguladı. Suriye'ye giden Rusya vatandaşlarının büyük çoğunluğunun aslen Rusya’nın hegemonyasına karşı silahlı mücadele yürüten Kafkas kökenli Müslümanlar olduğunu ifade etti.
Suriye krizinin Rusya'nın Kuzey Kafkasya bölgesinde faaliyet gösteren silahlı grupları da böldüğünü söyleyen Abazid, “IŞİD'de bir komutan olan Ömer Şişani IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi'ye bağlı ve El Kaide örgütüne bağlı 'Kafkas Emirliği'nin genel politikasının yanında. Selahaddin Şişani komutasındaki Ensaruddin Cephesi'nde yer alanlar da var” dedi.
MİLİTAN AVI
IŞİD medyasının, Kafkas kökenli savaşçıları kendi bünyesine katmayı hedeflediği ve bu yönde faaliyetler yürüttüğüne işaret eden Abazid, örgütün bünyesinde yer alan Ömer Şişani'yi, Kafkas kökenlilerin dini duygularını, Suriye'nin durumunu ve Arapça bilmemelerini kullanarak bu amaçlarını gerçekleştirmeye çalıştıklarını vurguladı. Abazid, IŞİD'in diğer savaşçıları kafir ilan etmesinin de örgüte Kafkas kökenlileri çekmede etkili olduğunu anlattı.
ÖRGÜTTEKİ AJAN SAYISI
Suriye’ye savaşmaya gelen yabancı grupların içine sızan istihbarat ajanlarının adedini tespit etmenin mümkün olmadığını ancak onlarca Rus ajanı ve subayının Esed güçlerine destek veren uzmanlar olarak bulunduğunu ifade eden Abazid, çok sayıda çarpışmada piyade olarak savaşan Rusların cesetlerinin bulunduğunu söyledi.
Abazid, “Rusya’nın Tartus’taki askeri üssü Suriye ordusu için daimi silah kaynağı ve eğitim merkezi oldu” dedi.
TUNUSLULAR NİYE KATILIYOR?
"IŞİD'e katılan Tunusluların fanatizminin ne kadar abartılı ve korkunç olduğu çok kolay gözlemlenebilir. Onlarca yıldır İslami kimliğe karşı çok ağır baskılar uygulayan bir diktatörlüğün halk üzerinde yaşattığı travma, bu ülkedeki fanatizmin diğer ülkelere göre daha fazla ortaya çıkmasına yol açtı" dedi.
Adı geçen ülkelerde radikalleşmenin gerçek sebebinin baskı, siyasi vizyon eksikliği ve yoksulluk olduğu yorumunu yapan Abazid, IŞİD'in içindeki din adamlarının bazı Tunusluları radikalleşmeyi abarttıkları gerekçesiyle cezalandırdığı da düşünüldüğünde, Cezayir, Tunus ve Fas gibi Kuzey Afrika ülkelerindeki radikalleşmenin sebeplerinin araştırılması gerektiğini ifade etti.
Abazid ayrıca bu ülkelerin Batı ve Doğu arasında sıkışan ve kimlik bunalımı yaşayan toplumlar olduklarını ileri sürerek, bu sosyolojik yapının daha fazla radikalleşmede bir faktör olabileceğini vurguladı.