BTSO’nun 3 yıldır işdünyasının nabzını ölçmek amacıyla düzenli olarak yaptığı “Ekonomik ve Sosyal Durum Anketi”nin 2005 Aralık ayı sonuçları açıklandı.
Abone olBursa iş dünyası, hükümetin 2005 yılı karnesini verdi. TL’nin aşırı değerlenmesi ve nakit sıkıntısı canına tak eden işadamları, kendi işinde 2006’da stabil kalmayı planlıyor, erken seçim istemiyor. AB sürecinde de bugünden farklı bir beklenti yok, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından; 2005 yılını ekonomik, sosyal, siyasi ve uluslararası ilişkiler bağlamında değerlendirmek amacıyla gerçekleştirdiği ve toplam 209 sanayici, ticaret erbabı ve üst düzey yöneticinin katıldığı “Ekonomik ve Sosyal Durum Anketi”nin sonuçları açıklandı. 2003 yılı Ocak ayından bu yana 3 ayda bir periyodik olarak gerçekleştirilen anketin sonuçları ilgi çekici veriler ortaya koyuyor... BTSO’nun anketine katılarak soruları cevaplayan 209 üyenin yüzde 59.8’i sanayici, yüzde 37.2’si ise tüccar. Katılımcıların sektörlere dağılımı ise şu şekilde: otomotiv sanayi yüzde 20.57, tekstil ve konfeksiyon yüzde 20.09, makine ve metal 16.26, bilişim 5.74, gıda 5.26, diğer sektörler 26.97. Katılımcıların yüzde 75.11’i KOBİ, geri kalan 24.89’u da büyük ölçekli şirket statüsünde. HÜKÜMETİN KARNESİ İYİ Ankette, Bursalı işadamlarından hükümetin 2005 yılı performansını değerlendirmeleri istendi. Buna göre, Hükümet, 2005 yılı karnesinde ekonomi, dış politika ve AB ile entegrasyonda İYİ, iç politika ve sosyal politikalarda ise ORTA alabildi. “2005 yılı faaliyette bulunduğunuz sektör / işkolu açısından nasıl geçti?” sorusuna yüzde 44.01 oranında “orta”, yüzde 30.14 oranında “iyi”, yüzde 18.66 “kötü”, yüzde 3.34 “çok kötü” ve yüzde 3.34 oranında da “çok iyi” cevabı alındı. TL’NİN AŞIRI DEĞERLENMESİ EN BÜYÜK SIKINTI 2005 yılında en çok sıkıntı ile karşılaşılan alanlar hakkındaki soruyu yüzde 24.39’unun “TL’nin aşırı değerlenmesinin ihracata olumsuz etkisi”, yüzde 27.27’sinin “nakit sıkıntısı” ve yüzde 23.92’sinin de “piyasalardaki durgunluk” şeklinde yanıtlaması dikkat çekti. Geçen yılı girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle sıkıntılı geçirenlerin oranı yüzde 12.91, talep yetersizliğinden yakınanların oranı yüzde 9.09, AB sürecindeki belirsizliği sorun olarak ifade edenlerin oranı ise yüzde 1.43 olarak gerçekleşti. 2005 YILINA ÖZELLEŞTİRMELER DAMGA VURDU Anket sonuçlarına göre, Bursalı işadamlarının yüzde 41.14’ü Tüpraş, Telekom ve Erdemir gibi dev KİT’lerin özelleştirilmesini 2005 yılına damgasını vuran en önemli gelişme olarak ilan ederken; YTL’ye geçişi yılın olayı olarak niteleyenlerin oranı yüzde 31.09, yabancı sermaye girişini “en önemli gelişme” olarak algılayanların oranı da yüzde 11.48 oldu. Bu soruya katılımcıların yüzde 10.04’ü mortage ve yüzde 2.39’u yabancılara mülk satışı olarak yanıtladı. 2006’DA STABİL KALMA EĞİLİMİ VAR İşadamlarına, gerek faaliyette bulundukları sektör gerekse hükümetin performansına ilişkin görüşleri ile bağlantılı olarak 2006 yılı planları da soruldu. Katılımcıların yüzde 41.62’si gelecek yıl stabil kalarak, aynı koşullarda işini sürdürmeyi planlıyor. Bursalı işadamlarının 2006’da yüzde 24.88’i kapasite artırma planları yapıyor, yüzde 17,7’si yeni yatırım arefesinde, yüzde 8.61’i ise “küçülme” hesapları yapıyor. Yeni bir sektörü denemek isteyenlerin oranı yüzde 6.69 ve faaliyet gösterdiği sektörden çıkmayı düşünenlerin oranı da yüzde 0.47. 2006 yılında işinde herhangi bir değişiklik yapmayacağını açıklayan işadamlarının yüzde 41.14’i “2006 yılının ekonomik anlamda 2005 yılından daha iyi bir yıl olacağına inanıyor musunuz?” sorusuna “önemli bir farklılık olmaz” yanıtını verdi. 2006’nın daha iyi bir yıl olacağını düşünen umutlu kesimin oranı yüzde 36.84; umutsuzların oranı da yüzde 22 olarak gerçekleşti. ÜRETİM VE İHRACAT TEŞVİK BEKLİYOR Anket sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 23.92’si 2006’da hükümetin öncelikli olarak üretimi ve ihracatı teşvik edici politikalar konusunda adım atmasını bekliyor. Öncelik sıralamasında işsizlikle mücadeleyi ilk sıraya koyanların oranı yüzde 20.09, kayıtdışı ekonomi ile mücadeleyi önemseyenlerin oranı da yüzde 17.22 oldu. Yolsuzlukla mücadele edilmesini isteyenlerin oranı yüzde 5.74, cari açığın azaltılmasını önemseyenlerin oranı yüzde 4.3, enflasyondaki düşüşün kalıcı hale getirilmesini ilk sıraya yazanların oranı yüzde 3.82, sosyal yapıdaki erozyona öncelik verenlerle AB’ye tam üyelik müzakerelerinin hızlandırılmasını isteyenlerin oranları da yüzde 1.91’de kaldı . AB SÜRECİNDE ÖNEMLİ BİR BEKLENTİ YOK... Türkiye’nin AB ile ilişkileri açısından 2006 yılında önemli bir değişiklik beklemeyenlerin ezici çoğunluğuna (yüzde 64.11) karşın ilişkilerin daha iyiye gideceğini düşünenlerin oranı yüzde 27.27; kötüye gidiş bekleyenlerin oranı ise yüzde 5.26. Ankette, iş dünyasının AB müzakere sürecindeki sektörel beklentileri de soruldu. Bu konudaki beklentiler oransal olarak şu şekilde sıralandı: “Rekabet zorlaşır ama sektörün küçülmesine neden olmaz” (yüzde 29.18), “sektörün daha sağlıklı bir yapıya kavuşmasına yarar” (yüzde 22), “sektörde önemli bir etki yaratmaz” (yüzde 16.74), “rekabet zorlaşır ve sektör küçülür” (yüzde 16.74), “sektör büyür” (yüzde 11.48). BURSA İŞ DÜNYASI ERKEN SEÇİM İSTEMİYOR İş dünyasının erken seçime yaklaşımını ölçmek için yönlendirilen “2006’da bir erken seçim bekliyor musunuz?” sorusuna Bursa iş dünyasının yüzde 70.81’i “Hayır”, yüzde 18.18 “Evet” dedi. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Sönmez: ÜRETİMİN ÖNÜNÜN AÇILMASI DOMİNO ETKİSİ YARATACAK BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, Ekonomik ve Sosyal Durum Anketi’nin, Bursa iş dünyasının görüş ve beklentilerini ortaya çıkardığı gibi, piyasaların gerçeklerini de ortaya koyduğunu söyledi. “Sonuçlar, iş dünyasının yaşadığı sıkıntıları ve beklentileri ayna gibi yansıtıyor... 2005 yılında TL’nin aşırı değerlenmesinin ihracata olumsuz etkisini ve girdi maliyetlerindeki artışın yansımalarını görebiliyoruz. İşadamlarımız, kendi işleri, ekonominin geleceği ve AB sürecinden umutlu olmak istiyor ancak erken seçime cevabı kesinlikle ‘hayır’” diye konuştu. BTSO Başkanı Sönmez, sağladığı katma değerle Türkiye’nin en önemli illerinden olan Bursa’nın üretici kesiminin öncelikli beklentisinin üretim için önünün açılması olduğunu vurgulayarak, “Bu bile tek başına ekonomide domino etkisi yaratacaktır. Üretimin ve üreticinin yolu açık olduğunda, AB tam üyelik süreci de, işsizlik de, kayıtdışı da, yolsuzluklar da, sosyal yapı da arkasından gelecektir” dedi.