ABD Kongresi, İran'la varılan uzlaşmanın kaderini belirleyecek. Kırmızı çizgilerimiz aşılmasın diyen senatörlerin nihai anlaşma metninde değişiklik istemeleri olasılığı, Başkan Obama üzerindeki baskıları arttırıyor.
Abone olİran'ın nükleer programı hakkında üzerinde uzlaşma sağlanan anlaşmanın son halini alacağı gün yaklaşırken, Washington'un ağır toplarının ABD Başkanı Barack Obama'ya yaptığı baskılar da artıyor.
Kongre adına anlaşmayı gözden geçiren Cumhuriyetçi Partili Senatör Bob Corker, Başkan Obama'ya mektup yazarak, 'kırmızı çizgilerin erozyona uğrayabileceği' uyarısında bulundu.
Başkan Obama'nın üst düzey İran danışmanlarından beşi de açık bir mektup yayınlayarak, anlaşmadaki teminatların İran'ı nükleer silah üretmekten caydırmaya yeterli olmayabileceği yolundaki kaygılarını dile getirdi.
Obama yönetimi Kongre üyeleriyle temaslarını yoğunlaştırırken, basına sızan haberler ABD'nin bazı tavizler verebileceği yolundaydı.
Kongredeki muhalefetin çoğu, anlaşmanın engellenmesi çağrısında bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya destek amacını taşıyor.
Bir kısmı da partizan Cumhuriyetçi temsilcilerin Demokratik Parti'li bir başkanın dış politikasını hedef almasından kaynaklanıyor.
Ancak Demokratik Parti içinde de hala güven duyulmayan eski bir 'düşmanla' hayata geçirilebilecek bir anlaşma yapılmasının mümkün olup olmadığı sorgulanıyor.
Başkan Obama'nın 9 Temmuz'a kadar anlaşmanın son şeklini kongreye sunması gerekiyor.
Yasa koyucuların anlaşmanın nihai şeklini incelemek için 30 gün süreleri var. Bu süre zarfında Obama İran'a karşı uygulanan yaptırımları kaldıramayacak.
Anlaşmanın reddedilmesi halinde ise Obama bu kararı veto edecek.
Kongre'nin vetoyu da aşacak bir şekilde anlaşmayı engelleyecek kadar oy sayısına ulaşacağı sanılmıyor.
Yine de ABD'nin İran'a ödün vereceği yolundaki kaygılar bir belirsizlik ortamı yaratmış durumda.
Kırmızı çizgiler
İran'ın nükleer faaliyetlerini kısıtlayan, ancak nükleer altyapısına dokunmayan anlaşma formülü huzursuzluk yaratıyor.
Senatör Corker BBC'ye yaptığı açıklamada, "İran'ın uranyum zenginleştirme programını kaldırmıyor, yayılmasını önlüyoruz" diyerek Obama'nın İran'la diplomasi yürütmeye başladığından bu yana bazı kırmızı çizgileri aştığını söyledi.
Corker, İran'ın açmayı reddettiği askeri bölgeler de dahil olmak üzere, "nerede, ne zaman istenirse sıkı denetim yapmanın" Kongre'nin kırmızı çizgileri olduğunu belirtti.
Corker'a göre, İran'ın nükleer programının geçmişteki askeri boyutunu da açıklaması gerek ki, ileride bu tür faaliyetlere karşı önlem alınabilsin.
Senatör Corker'ın sözleri, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin bu konuda Tahran'a baskı yapılmayacağını söylemesini izliyor.
Yayımlanan açık mektupta ise Beyaz Saray'a daha sağlam bir anlaşma müzakere edilmesi çağrısı yapılıyor.
Başarısızlık riski
Amerikalı yetkililer, konumlarını yumuşattıkları yolundaki medya haberlerini yalanlıyor, müzakerecilerin pozisyonlarına sadık kaldıklarını ve haftada birkaç kez Kongreye bilgi verdiklerini söylüyorlar.
Ancak kaygılar ve eleştiriler ne olursa olsun, yasa koyucular kamuoyu yoklamalarında halkın İran'la yapılması önerilen anlaşmayı desteklediğinin farkında. Masadan kalmanın riskli olacağının da.
Özellikle de anlaşmayı bozan tarafın ABD olarak görülmesi halinde, İran büyük çapta nükleer faaliyetlere dönebilir.
Temsilciler Meclisi'ndeki Demokratik Partililer "ABD müzakereleri terkeder veya çökmesine neden olursa, sadece İran'ın nükleer silah sahibi olmasını barışçı yollardan engellemekte başarısız kalmaz, tam tersine buna neden oluruz" diyorlar.
ABD Başkanı nihai anlaşmayı Kongreden geçirse de, anlaşmayı bloke etme girişimleri, İran'ın ve dünyanın geri kalanının Washington'un anlaşmaya bağlılığını sorgulamasına neden olabilir.
Obama, anlaşmayı kılpayı kabul ettirse de, bu kez muhalefet engelleme girişimlerini sürdürebilir.
İran taahhütlerine uymadığı izlenimini yaratırsa, bunu yapacak birçok fırsatı da olur muhaliflerin.
Her halukarda, ABD'de 2016 başkanlık seçimleri için kampanya hızlanırken, partizan tavırlar ağırlık taşıyabilir.
Başkan Obama, Viyana'da üzerinde zorlukla uzlaşma sağlanan konularda bir anlaşma yapsa da, bu anlaşmayı ülkesinde kabul ettirmek için aynı derecede çalışmak zorunda kalabilir.