BIST 9.044
DOLAR 34,27
EURO 37,68
ALTIN 2.920,55
HABER /  GÜNCEL

İran'ın İsrail saldırısına karşı seçenekleri

BBC Diplomasi Muhabiri Jonathan Marcus, İsrail'in olası saldırısına karşı İran'ın atabileceği hamleleri mercek altına aldı.

Abone ol

İran, İsrail ya da ABD'nin olası saldırısına aynı şekilde karşılık vereceğini açık bir şekilde ifade etti. Peki, İran hedef olursa bir saldırıya nasıl karşılık verebilir?

Peki gerçekten de, İsrail saldırısının potansiyel sonuçlarının ciddiyeti bu seçeneği İran'ın nükleer programını sınırlama stratrejileri içinde en az tercih edilebilir hale getirebilir mi?

Uzun menzilli füzeler

Uluslararası Stratejik Etütler Enstitüsü IISS'in silahsızlanma programının direktörü Mark Fitzpatrick, İran'ın İsrail'e karşı doğrudan saldırma seçeneğinin çok sınırlı olduğu görüşünde.

Fizpatrick'e göre, ''İran'ın yaşlanmış hava kuvvetleri filosu İsrail'le boy ölçüşebilir durumda değil. İsrail'e ulaşabilecek balistik füze envanteri de çok sınırlı.''

Fitzpatrick, İran'ın füze envanterinde tadilattan geçirilmiş Şahab-3 - menzili 1,600 kilometre olan Ghadr-1 füzelerinin olduğunu ancak İran'ın bu füze için sadece altı fırlatma rampası bulunduğunu kaydediyor.

''İran'ın yeni katı yakıtla faaliyet gösteren Sajjil-2 füzeleri İsrail'e ulaşabilecek menzile sahip ancak henüz tamamen operasyonel hale getirilebilmiş değil'' ayrıntısını da aktaran IISS uzmanı, bu füzelerin konvansiyonel silahlar yüklendiğinde askeri hedefler üzerinde etkili olabilmesinin zor olduğunu, ayrıca yine bu füzelerin kimyasal ya da biyolojik silahla donatılmaya elverişli olmadıklarını kaydediyor ve İran'ın nükleer silahı bulunmadığını da anımsatıyor.

Özetle, Fitzpatrick'e göre, İran'ın füze saldırısı ancak sembolik bir anlam taşıyabilir.

Bölgedeki müttefikler

Ama Fitzpatrick'e göre, İran'ın İsrail'e karşı misillemesinin, devreye sokacağı müttefikleri aracılığıyla ''asimetrik'' yöntemlerle olması muhtemel. Müttefiki, Şii İslamcı grup Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyinde çoğunu İran'dan tedarik ettiği 10 binden fazla roket rampası var.

Fitzpatrick, Hizbullah'ın envanterini de şöyle sıralıyor:

''Çoğunluğu 25 km menzilli Katyuşa ama ayrıca 45 km menzilli Fahr-3 , 75 km menzilli Fecr-5, 200 km menzilli Zelzal-2 ve potansiyel olarak 200 km menzilli Fatih-110. Bunlara ek olarak 750 kg. taşıma kapasitesi olan 10 adet Scud-D füzesiyle İsrail'i vurabilir.''

Fitzpatrick'e göre, Gazze'yi kontrolü altında tutan Filistinli İslamci hareket Hamas da, İsrail'e daha kısa menzilli roketleriyle saldırabilir.

Orta Doğu'nun sadece Suriye nedeniyle değil, genel olarak yaşadığı istikrarsızlıklar İsrail saldırısının daha geniş bi bölgeye yayılacak çatışmanın fitilini ateşleme riski yüksek.

Donanma kartı

İran donanması, özellikle de Devrim Muhafızları'nın deniz gücü çok iyi donanıma sahip, küçük, büyük gemilere toplu saldırılar düzenleyebilecek ve hızla hedeflediği alanı hızla mayınlayabilecek kapasitede.

İran ayrıca karadan denize saldırı düzenleyebilecek füze kapasitesine de sahip.

Tahran'ın bu askeri olanakları petrol geçişinde kilit önem taşıyan Hürmüz Boğazı'nı da kapatmasını sağlayabilir.

Amerikan donanması, kapatılması durumunda Hürmüz Boğazı'nı yeniden açabileceğinden emin. Ancak bu da ABD ile İran arasında bir deniz savaşı riski taşıyor, dolayısıyla kısa vadede petrol fiyatları üzerinde ciddi bir etkiden söz edilebilir.

Örtülü harekât

Washington merkezli Brookings Enstitüsü'nden terörle mücadele uzmanı Daniel Byman, ayrıca İran'ın ve Hizbullah gibi grupların İsrail'in olası saldırısının ardından 'terör eylemleri'ne girişebilecekleri görüşünde.

İran'ın geçmişte başka araçlarla saldıramayacağını düşündüğü düşmanlarına karşı bu tür eylemlere giriştiğini kaydeden Byman, İranlı nükleer bilimcileri hedef alan suikast eylemlerine gönderme yaparak halihazırda zaten iki ülke arasında ''örtülü bir savaş'' yaşandığını söylüyor.

Byman, İran'ın da Hindistan ve Tayland'da İsrail hedeflerine yönelik saldırı girişiminde bulunduğu iddialarını anımsatırken, Tahran'ın da muhtemelen Hizbullah'ın önde gelen isimlerinden İmad Mugniye ve İranlı nükleer bilimcilerin öldürülmesine misilleme olarak İsrail'e saldırı düzenlemeye kararlı olduğunun görüldüğünü kaydediyor.

Byman, ''Ama bu son saldırılar iyi planlanıp uygulanmış değil, dolayısıyla bu İran servislerinin profesyonelliklerinin dengeli olmadığını gösteriyor'' dedi.

Düşünce kuruluşu Carnegie Endowment fo International Peace'ten İran uzmanı Kerim Sadjadpour da, ''Eğer verecekleri karşılık yetersiz kalırsa, mahçup duruma düşürler, aşırıya kaçarlarsa da kellelerini kaybedebilirler'' diyor.

Sadjadpour, İran'ın vereceği karşılığın bölgesel güvenlik ortamını alevlendirecek ve küresel ekonomiyi olumsuz etkileyecek böylece ABD ve İsrail'in uluslararası düzeyde kınanmasını sağlayacak, ama Amerika Birleşik Devletleri'nden ''dev bir misilleme''ye kışkırtacak büyüklükte olmasına özen göstereceğine dikkat çekiyor.

''Ama bunu nasıl yapacaklarından da emin değilim açıkçası'' diyor Sadjadpour ve şöyle devam ediyor:

''Eğer İran dünya enerji trafiğini istikrarsızlaştırmaya çalışırsa, Suudi Arabistan'ın zengin petrol yataklarına sahip doğu bölgelerine ya da Hürmüz'ü kapatarak- ABD kenarda kılını kıpırdatmadan izlemeyecektir.''

Uluslararası hukuk

İsrail'in İran'a saldırıp saldırmayacağına ilişkin bütün belirsizliklere karşın, uluslararası hukuka göre bir şey çok net, o da bu olası saldırının yasadışı olacağı.

Notre Dame Üniversitesi'nden uluslararası hukuk uzmanı Prof. Mary Ellen O'Connell, saldırının yasal olarak görülebilmesi için ''BM Güvenlik Konseyi'nin böyle bir saldırıya izin vermesi gerekir, çünkü İran İsrail ya da ABD'ye silahlı bir saldırı düzenlemiş değil'' dedi.

BM sözleşmesi, bir ülkenin silahlı saldırıyal karşı meşru müdafaa durumu söz konusu değilse bir başka ülkeye saldırmasını yasaklıyor.

İsrail, kuşkusuz, kendisine yönelik bir nükleer saldırıyı engellemek için önleyici bir hamleye giriştiğini söyleyecektir, ama şu anda kimse İran'ın nükleer silaha sahip olduğuna inanmıyor.

Prof. O'Connell, İsrail'in saldırısının önleyici bir gerekçeyle de olsa yine de yasadışı olacağının altını çiziyor.

''Bir ülkenin hangi noktada silahlı bir saldırıya karşılık vereceği'' konusunda uluslararası hukuk çevrelerinde canlı bir tartışmanın yaşandığına dikkat çekerek, sorunun ''Saldırı başlamış mı yoksa kapıda mı olmalı?'' üzerinde odaklandığına işaret eden Prof. O'Connell, hukuki çerçevede uzmanlar arasında ''gelecekte saldırı olacağı varsayımıyla önleyici bir saldırı'' fikrine destek olmadığının altını çiziyor.