BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  DÜNYA

İran'dan fakir Sünnilere para

84 yaşındaki Suriyeli muhalif Heysem El Malih, yaşadıklarını ve Esad'a 5 yıl önce yaptığı mektuplu uyarıyı anlattı.

Abone ol

El Malih, İran'ın fakir Sünnilere Şii olmaları için para verdiğini iddia etti.

Hayatının yarım asırlık kısmını insan hakları savunuculuğuna adayan, 7 yılını ise cezaevinde geçiren 84 yaşındaki Suriyeli muhalif Heysem El Malih, Beşşar Esed'i 5 yıl önce yazdığı 8 mektupla uyarmasına rağmen reform için adım atmadığını söyledi.

Rejime muhalefeti yüzünden hakimlik görevine son verilen ve avukat sıfatıyla ülke içinde kalıp Baas’ın insan hakları ihlallerinin takipçisi olarak 10 yıl önce ‘en iyi insan hakları savunucusu’ ödülü alan El Malih,"Halkın her an patlamaya hazır bomba olduğunu söyledim; ama umursamadı." dedi.

Oluşumuna katkıda bulunup 3 ay üye olduğu Suriye Milli Konseyi’nden ayrıldıktan sonra ''Suriye Devrimi Mütevelli Heyeti'' adıyla yeni bir yapı oluşturan El Malih, Cihan Haber Ajansı’na İstanbul’da verdiği röportajda, Suriye cezaevlerinde halihazırda yarım milyon kişi bulunduğunu söyledi. Son Türkiye ziyaretinde Hatay’a giderek Özgür Suriye Ordusu yetkilileriyle de görüşen El Malih, Esed rejiminin bir karton kutu gibi aniden çökebileceğini, buna hazır olunması gerektiğini vurguladı.

50 yıl boyunca rejimin masum insanlara yaptıklarını ve hapiste yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamayan El Malih, Baas’a destek veren İran’a sert eleştiriler yöneltiyor: “İran, Esed ile birlikte bir strateji planladı. Fakir Sünnilere Şii olmaları için para verdiler. İran istihbarat servisi, Suriye ordusuna eğitim verdi. Çok sayıda İranlı Esed ordusunda savaşıyor.” İran’ın kendisine ‘birlikte çalışma’ teklifinde bulunduğunu anlatan El Malih, kendisinin bunu reddetme sebebini şöyle açıklıyor: “Çünkü İran, Suriye halkının düşmanı.”

ESED'İ 5 YIL ÖNCE UYARDIM, DİNLEMEDİ

Suriye'deki özgürlük ve insan hakları mücadelesinin ‘Arap Baharı’ndan uzun yıllar önce başladığını dile getiren El Malih, kendisinin 1980-1986 yılları arasında 7 farklı hapishane dolaştığını söyledi. O dönemde Suriye’de 50 bin tutuklu olduğunu kaydeden hukukçu El Malih, aralarında çok sayıda avukat, öğretmen ve doktorun da bulunduğu binlerce kişiyi kaybettiklerini söyledi.

Suriye'de yaşanan sıkıntılar ve halka yapılan baskılar konusunda yönetimi uyardığını ifade eden El Malih, "Şam İstihbarat Merkezi müdürü ile 4-5 yıl önce çok açık konuştum. Ona, ‘sokaklarda kan görüyorum’ dedim. ‘Bu savaş bitmeli, eğer bitmezse Suriye’deki insanlar her an bomba gibi patlayacak’ dedim. Bu, benim 5 yıl önceki düşüncemdi. Ancak umursamadılar. Üst düzey istihbarat yöneticilerine, bakanlara ve Beşşar Esed’e 8 mektup gönderdim. Gelecekle ilgili düşüncelerimi ilettim. Kendim için hiçbir şey istemediğimi söyledim; ancak umursamadılar." diye konuştu.

5 BİN KİŞİDEN SADECE BENİ SERBEST BIRAKTILAR

Geçen sene şubat ayında cezaevindeyken devrimin başlamakta olduğunu gözlemlediğini ifade eden El Malih, cezaevinde bulunan mahkumları devrimcilerle birlik olmaları için teşvik ettiğini anlattı. Daha sonra 8 Mart 2011 günü serbest bırakıldığını dile getiren El Malih, "Şam'ın El Harika bölgesinde Şubat ayında bir gösteri olmuştu. Daha sonra Emevi Camii'nde 5-6 bin kişilik büyük bir gösteri yapıldı. Muhaberat, göstericilerden çoğunu tutukladı. Ben hapisten çıktığım sırada politik sebeplerden dolayı tutuklu 5 bin kişi vardı; ancak sadece beni serbest bıraktılar." sözleriyle cezaevinden çıkışını anlattı.

Yönetim karşıtı gösterilerde binlerce kişinin tutuklandığını kaydeden muhalif El Malih, ülkenin adeta bir cezaevine dönüştüğünü söyledi. "Cezaevinde yaklaşık yarım milyon insan var." diyen Heysem El Malih, bu kadar insana yetecek yer olmadığı için binlerce okulun ve çok sayıda kamu binasının cezaevine dönüştürüldüğünü aktardı.

ESED İLK GÜNDEN BERİ İNSANLARI KATLEDİYOR

Suriye'de gösterilerin ufak gruplar halinde başladığını ve halkın ilk olarak Esed'i düşürmek istemediğine dikkat çeken hukukçu muhalif, "Halk ilk başta sadece politik bir değişim istedi. Güvenlik güçleri ise İlk günden itibaren vurmaya başladılar. Devrimin başından beri altı ay boyunca göstericilere hiçbir zaman yumuşak davranmadılar. Bir süre sonra insanlar kendilerini savunmaları gerektiğini fark etti. Eğer birileri seni öldürmek istiyorsa senin de kendini savunma hakkın var. Ardından ordudan askerler ayrılmaya başladı. Önce silahsızlardı, daha sonra silahlanarak sivilleri korumaya başladılar. Şimdi bildiğiniz gibi devrim tüm Suriye’yi kuşattı, rejim 3 bin tankla Suriye’yi sarmış durumda. Helikopter, gemiler ağır bombaları kullanıyor. Hiçbir sebep olmadan vuruyor. 25 bin insan öldü. 2 bin çocuk ve kadın öldü. Bunu bir düşman değil Suriyeli yapıyor. Bunu nasıl anlayabilirsin ?" diyerek tepki gösterdi.

Suriye'deki durumun devrimin olduğu diğer ülkelerle farklı olduğunu belirten El Malih, "Esed, dini bir ordu oluşturdu. Üç yıldızlı ve üstü olanların hepsi Baasçı. 15 bin Sünni komutan, askeri mahkemelerde yargılanıyor; çünkü insanları katletmeyi reddettiler. 5 bin 764 dava ile bu komutanlar yargılanıyor. Durumları oldukça riskli, öldürülebilirler. Öldürülmüş de olabilirler. En düşük rütbeden en yükseğine kadar 100 bine yakın kişinin ordudan ayrıldığını düşünüyorum." diye konuştu.

50 YILDIR SURİYE HALKI İÇİN ÇALIŞIYORUM; AMA KONSEY BENİ DIŞLADI

Suriye Milli Konseyi’nden ayrılmasının sebebini de anlatan El Malih, konsey üyelerini birçok kişiyi görmezden gelerek bir şeyler yapmaya çalışmakla suçladı. Kendisinin 50 yıllık muhalif olduğunu kaydeden El Malih, "Geçenlerde Kofi Annan Ankara’ya geldiğinde onu görmeye gittiler. Kimse bana bu konuda bir şey söylemedi. 50 yıldır Suriye’nin içinde çalışıyorum, bu rejimin geçmişini çok iyi biliyorum. Üç ay boyunca bu komisyonda yok sayılmış, kendimi yokmuş gibi hissettim. Beraber çalışmak istemiyorlardı." diyerek ayrılma gerekçesini anlattı.

Suriye Milli Konseyi'ni hiçbir şey yapmamakla eleştiren Heysem El Malih, "Onlara dünyanın önemli başkentlerinde ofis kurulması gerektiğini söyledim. Ama onlar hiçbir adım atmak istemedi. Sadece toplantı yaptılar, fotoğraf çektirdiler. Başka hiçbir adım atmadılar." eleştirisinde bulundu.

BAAS, KARTON KUTU GİBİ ANİDEN ÇÖKEBİLİR

El Malih, Suriye Milli Konseyi’ne rağmen yeni bir oluşumun kurmaları hususundaki eleştirilere cevap verdi. Konseye muhalif olmadığını, sadece başarısız olması halinde yerini alabilecek bir yapı oluşturmaya çalıştığını söyledi. Geçici hükümet kurmak gibi bir amaçlarının olduğunun da altını çizen El Malih, "Kahire’deki görüşmemizden sonra etrafımdakiler benden Esed düştükten sonra bir hükümet oluşturmamı istedi. Esed’i yalnızca tarihte kalmış bir güç olarak görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Yönetimi, model olarak Sovyetler Birliği’ne benzeten El Malih, Baas rejiminin bir karton kutu gibi aniden çökebileceğini, muhalefetin ve dünyanın kaos yaşanmaması için hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı.

KÜRT DEVLETİ OLMAZ; HALK ARASINDA MEZHEPSEL VE ETNİK AYIRIM YOK

Esed'in devrilmesinden sonra halkın sorunsuz bir şekilde yaşayacağına inandığını söyleyen El Malih, ancak insanlığa karşı suç işleyenlerin yargılanması gerektiğini vurguladı.

Halk arasında mezhepsel veya etnik bir ayrılığın söz konusu olmadığının altını çizen Heysem El Malih, "Suriyeliler bu konuda çok ferasetli. Geçmişte Suriye başbakanı bir Hıristiyan idi. Hiç kimse niçin demedi. Çünkü o iyi bir insandı. İnsanların dinlerini sorgulamak bize düşmez. Bizim sorumluluğumuz onlara iyi bir gelecek vermektir" şeklinde konuştu.

Suriye'nin parçalanması veya özerk bir Kürt devletinin kurulmasının mümkün olmadığını kaydeden muhalif El Malih, tüm şehirlerde Kürtlerin barış içinde yaşadığını aktardı.

ESED’E TAM DESTEK VEREN İRAN, BÖLGEYİ ELE GEÇİRMEK İSTİYOR

"İran bütün bölgeyi ele geçirmek istiyor" diyen El Malih, "İran Hizbullah’ı destekledi. Bu yüzden Esed ile birlikte bir strateji planladı. Esed, İranlı Şiiler için kapıları açtı. Sünni bölgelere çeşitli birlikler yolladılar. Fakir Sünni insanlara Şii olmaları için para verdiler." iddiasında bulundu.

İran'ı her alanda Esed rejimine destek olmakla eleştiren asırlık muhalif, “İran istihbarat servisi, orduya eğitim verdi. Devrim başladığında bir sürü kişiyi savaşmaları için gönderdiler. Bununla beraber ekonomik destek verdiler.” dedi.

İRAN, PROBLEMİN PARÇASI

İran’ın kendisine de “birlikte çalışma” daveti gönderdiğini anlatan El Malih, bunu reddetme gerekçesini de şöyle dile getirdi: “Beni aralarında görmek istediklerini ve Tahran’a gitmek isteyip istemediğimi soran bir mesaj yolladılar. Ben bu talebi reddettim. Çünkü İranlılar problemin bir parçası. İran, benim, aynı zamanda Suriyelilerin de düşmanı."

Esed rejiminin artık geçerliliğini kaybettiğini kaydeden El Malih, "Bu noktada Rusya ve İran’la karşı karşıyayız. Bu durum yolumuzu zorlaştırıyor. 50 yıldır demokrasi için mücadele ediyorum. Sonunda bizim kazanacağımızı düşünüyorum." diye ekledi.

MUHALİFLİĞİ, ESED İKTİDARININ ÖNCESİNE DAYANIYOR

1931 Şam doğumlu Heysem El Malih, insan hakları ihlalleri konusunda yargıya yönelik eleştirileri sebebiyle ilk kez 1951 yılında kısa süre tutuklandı. Daha sonra mücadelesine devam eden El Malih, 1966 tarihinde iktidara gelen yeni hükümetin olağanüstü hal yasasına karşı çıkması sebebiyle 24 hakim ile birlikte görevden el çektirildi. 1970’li yıllarda insan hakları savunucusu olarak çalışmaya devam eden El Malih, 1978 yılında çalışma arkadaşlarıyla birlikte anayasal reformlar yapılması, olağanüstü hal yasasının kaldırılması ve siyasi tutukluların serbest bırakılmasını talep eden bir bildiri hazırladı.

Heysem El Malih, Avukatlar Barosu Birliği’ndeki sivil toplum faaliyetlerinden dolayı 1980 yılında tekrar tutuklanarak 1987 yılına kadar cezaevinde kaldı. 7 Mayıs 2001’de kurulan Suriye İnsan Hakları Derneği’nin başkanı seçilen El Malih, 2002 yılında “Arab Program for Human Rights Activists” örgütünce ‘yılın en iyi insan hakları savunucusu’ ödülüne ve 2006 yılında Hollanda’da Geuzen Madalyası’na layık görüldü.