İran'da 36 üniversite "harem-selamlık" uygulaması başlatarak, mühendislikten eğitime 77 bölümün kapılarını kadın öğrencilere kapattı. Amaç siyasi-dini mi, yoksa kadınlara daha çok çocuk yaptırmak mı?
Abone olİran'da 36 üniversite "harem-selamlık" uygulaması başlatarak, önde gelen bazı bölümlerinin kapılarını kadın öğrencilere kapattı.
Gelecek akademik dönemde kadın öğrencilerin kabul edilmeyeceği 77 bölüm arasında, son zamanlarda giderek daha fazla ilgi gösterdikleri mühendislik ve bilim dalları ağırlıkta.
Ancak İngiliz dili ve edebiyatı, tercümanlık, otel yönetimi, arkeoloji, işletme, eğitim ve danışmanlık gibi alanlar da var.
İran dünyada üniversitelerde kadın öğrenci sayısının erkeklerden daha fazla olduğu sayılı ülkelerden biri.
Bu konuda farklı istatistikler verilse de, pekçok kaynağa göre İran'da üniversitelilerin yüzde 60-65'i kadın.
Aralarında Ahvaz ve Tahran üniversiteleri gibi köklü eğitim kurumlarının da bulunduğu üniversite yönetimleri, kararlarını bazı bölümlerin "yalnızca erkeklere uygun" olduğunu söyleyerek açıklıyor.
Bazı bölümlere de bundan böyle yalnızca kadın öğrencileri alacaklarını vurgulayan üniversiteler, dolayısıyla amacın kadınları uzaklaştırmak olmadığını vurguluyor.
Bilim Bakanı Kamuran Danışcı da üniversitelerin yüzde 90'ının kadın öğrencileri kabul etmeye devam edeceğini söyledi.
Ancak Danışçı "harem-selamlık" uygulamasının ahlakı koruma çabalarının öncelikli bir parçası olduğunu da sözlerine ekledi.
İranlı bir grup milletvekili, ilgili bakanları çağırarak konuyla ilgili bilgi istedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı da dün gece kararı "İranlı kadınlar için önemli bir geri adım" diye niteledi ve iş bulma şanslarını daha da baltalayacağını belirtti.
Amaç nedir?
Ülkenin Nobel ödüllü insan hakları eylemcisi Şirin Ebadi ise BM genel sekreterine yolladığı bir mektupta "Bu, kadınların kamu alanındaki tutkulu varlıklarını sindiremediği için onları evlerine döndürmeye çalışan İslam Cumhuriyeti'nin yeni politikasının bir parçasıdır" dedi:
"Amaç kadınların muhalefetten ve haklarını istemekten vazgeçmesidir."
Onun bu gözlemine İran kökenli Amerikalı akademisyen Hale İsfendiyari de katılıyor.
2007 yılında İran'da hapsedilip dört ay hapiste kalan Hale İsfendiyari, Kongre bağlantılı bir düşünce kuruluşu olan ABD Barış Enstitüsü'ne verdiği mülakatta "Kısıtlamalarda siyasetin de rolü var. 2009'daki tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra genç ve eğitimli kadınlar protestolarda ön saflarda yer almıştı" diyor.
Ancak İsfendiyari'nin dikkat çektiği bir nokta daha var: İran'ın başarılı nüfus planlama programı konusunda hükümetin son zamanlarda çark etmesi.
"İran'ın ruhani lideri Ayetullah Ali Hamaney geçenlerde aile planlama programının yanlış olduğunu söyledi ve kadınlardan ailelerini genişletmelerini istedi" diye hatırlatıyor İsfendiyari.
BBC'nin Farsça bölümü editörlerinden Rozita Lütfi de ülke nüfusunun azalmakta olduğuna dikkat çekerek bu tespite katılıyor: "Son zamanlarda pek çok lider kadınlardan daha fazla çocuk istiyor. Üniversite ve kariyer ise evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı geciktiren unsurlar."
Kadınların rağbeti öteden beri yüksek
İran'da kadınların üniversitelerdeki başarısı aslında, 1978'de başlayan ve 1979'da mollaların iktidarı almasıyla sonuçlanan "İslam Devrimi"nin bir sonucu olarak görülüyor.
Devrimden önce büyük kızlarını liseye dahi göndermeyen pekçok muhafazakar aile, devrimden sonra güvende olduklarına kanaat getirerek küçük kızlarını üniversitede okutmuş, doktora yapmalarını, meslek sahibi olmalarını desteklemiş.
Peki günümüzde İranlı kadınların üniversiteye bu kadar rağbet etmelerini nasıl açıklamalı?
BBC Farsça editörü Rozita Lütffi statü için, ekonomik bağımsızlıklarını sağlayacak bir iş bulma şanslarını artırmak için, hatta evlilik şanslarını artırmak için okudukları görüşünde.
Lütfi "Bugün pek çok erkek tek maaşla ev geçindiremeyeceklerini, çocuklarını okutamayacaklarını biliyor. Bu nedenle çalışabilecek, okumuş kadınları tercih ediyorlar" diyor.
Tabii öte yandan da, kadın mezun sayısı erkeklerin sayısını geçmeye devam ederse, kadınların bir noktada eğitimli eş bulmakta zorlanacakları gerçeği var.
İran'da erkek öğrenci sayısının azlığını ise erkekler için mesleki eğitim almanın ya da babalarının işini sürdürmenin daha kolay olmasına bağlıyor Lütfi.
Bir de 21 aylık mecburi askerliğe. "İranlı erkekler üniversiteye gitseler de, gitmeseler de askerlik süresi değişmiyor. Bu durumda bazı erkekler hayata daha da geç atılmak istemiyor - ya da ekonomik sebeplerle isteyemiyor" diyor.
Gerçi pekçok gözlemci, işsizliğin resmi rakamlara göre yüzde 12 olduğu İran'da üniversite mezunu erkeklerin iş bulma şansının, kadınlarınkinden daha fazla olduğu, işverenlerin erkekleri tercih ettiği görüşünde.
Kadınlara kapılarını kapatan üniversitelerden bazıları da zaten bunu gerekçe gösteriyor; örneğin Daily Telegraph gazetesinin haberine göre maden mühendisliği bölümüne kız öğrenci almayacağını duyuran İsfahan Üniversitesi "Bayan mezunlarımızın yüzde 98'i işsiz" diyor.
Tabii eğer İran üniversitelerinin kadınları dışlama politikası yayılırsa, işsiz kadınların sayısı daha da artacak.