BIST 10.852
DOLAR 32,66
EURO 35,44
ALTIN 2.511,53
HABER /  GÜNCEL

Irak'ta cevap bekleyen sorular

Um Kasr düştü mü? İnfaz Odalarının esrarı, Kuveyt'te yaşanan olaylar. İşte cevap bekleyen sorular..

Abone ol

Saddam Hüseyin rejiminin kısa sürede devrilmesiyle sonuçlanan Irak savaşının en önemli özelliklerinden birisi, yaşananların büyük bir hızla basın tarafından aktarılmasıydı. Bir süre sonra bazı haberlerin göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkarken, diğer bazı haberler üzerindeki belirsizlik ise henüz açıklığa kavuşmuş değil. Bunlar savaşın olağan sis perdesi yüzünden miydi, propaganda savaşının etkileri mi, yoksa yapılan hataların sonucu muydu? Mesela Irak, Kuveyt'e Scud füzeleriyle saldırdı mı, liman kenti Umm Kasr koalisyon güçlerinin eline geçmediği halde, kent niye düşürüldü? Koalisyon güçleri yetkilileri, o günden bugüne bağımsız kaynaklar tarafından henüz onaylanmamasına rağmen, ''Basra'da halk isyanı yaşandığını'' niye açıkladılar? İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, hala cevap bekleyen sorular şunlar: SCUD FÜZELERİ Savaşın başladığı 20 Mart'ta, Amerikan ve İngiliz ordu sözcüleri, Kuveyt'i hedef alan Scud füzeleri ateşlendiğini açıkladı. Bu önemli bir gelişmeydi, çünkü Birleşmiş Milletler kararları uyarınca, Irak'ın Scud ya da benzer menzil uzunluğu olan füzelere sahip olması yasaklanmıştı. Bundan üç gün sonra Amerikalı General Stanley McChrystal, o ana kadar hiçbir Scud füzesi ateşlenmediğini açıkladı. UMM KASR'IN DÜŞÜŞÜ Savaşın ilk günlerinde birkaç kez Irak'ın güneyindeki liman kenti Umm Kasr'ın düştüğü açıklandı. Bu açıklamaların ilki savaşın birinci günü, 20 Mart'ta geldi. 21 Mart'ta ise İngiltere Genelkurmay Başkanı Amiral Michael Boyce ve ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld kentin koalisyon güçlerinin eline geçtiğini bildirdi. Ancak 22 ve 23 Mart günlerinde bölgedeki gazetecilerden gelen haberler, Umm Kasr'da yoğun çatışmalar yaşandığını gösteriyordu. BASRA İSYANI 25 Mart gecesi, İngiliz istihbarat yetkilileri, Basra kentinde bir halk ayaklanması başladığını açıkladı. İngiliz birliklerinin Katar'daki Merkez Komutanı Tümgeneral Peter Wall bu haberi doğruladı ancak, bunun başlangıç aşamasında bulunduğunu ve İngiliz birliklerinin isyanın büyümesini önleyeceklerini belirtti. Koalisyon yetkilileri, Basra'daki isyanı bastırmak isteyen Irak askerlerinin, kendi halkına havan topu ateşi açtığını söyledi. Basra'nın hemen dışındaki İngiliz askerleriyle birlikte olan İngiliz gazeteci Richard Gaisford, İngiliz birliklerinin isyanı desteklemek için Irak ordusunun havan topu mevzilerine bombardıman başlattığını bildirdi. 25 Mart günü Arap televizyon kanalları, Basra'da bir isyan belirtisi görülmediğini ve kentte durumun sakin olduğunu duyurdu. Iraklı yetkililer isyan haberlerini yalanlayarak, bu haberlerin ''hayal ürünü'' olduğunu söyledi. 26 Mart'ta İngiliz birliklerinin komutanı Tümgeneral Peter Wall, bu isyanın, ''görmeyi bekledikleri işaret'' olduğunu söyledi. Wall bu aşamada fazla iyimser olmamak gerektiğini, isyanın boyutunu ve başlangıç sebebini bilmediklerini kaydetti. O günden bugüne Basra'da bir isyan yaşandığı, bağımsız kaynaklar tarafından henüz onaylanmadı. TANK KONVOYU 26 Mart gecesi gelen haberlerde, 120 tanktan oluşan bir Irak konvoyunun, Basra'dan güneye doğru harekete geçtiği bildirildi. İngiliz 40. Komando Birliği'nden Binbaşı Mick Green, Mirror gazetesine verdiği demeçte, ''Bu konvoyun neden şimdi harekete geçtiğini bilmiyoruz. Amaçları ve hedefleri belirsiz. Ancak saldırı pozisyonu aldıkları ve teslim olmayı reddettikleri için saldırıya geçtik'' dedi. Ertesi gün de gazetelerde ve haber bültenlerinde, bu bölgede yoğun çatışmalar yaşandığı bildirildi. 27 Mart günü bir İngiliz ordu yetkilisi, çatışmayı ''14-0'' diye niteledi. Bu sözlerden, Irak tanklarının sayısının başlangıçta belirtildiği gibi 120 değil sadece 14 olduğu sonucu çıkarıldı. Yetkili, ilk gelen haberlerin, savaşın belirsizliği ve hatalı bir radar raporunun sonucu olduğunu söyledi. PAZAR YERİNDE PATLAMA 26 Mart günü Bağdat'ın Şaab Mahallesi'ndeki bir pazar yerinde meydana gelen patlamada en az 14 sivil hayatını kaybetti. Pazar yerine giden BBC muhabiri Andrew Gilligan, gönderdiği haberde, ''Görünüşe göre iki füze kalabalık pazar yerine düşmüş. Bu noktaya en yakın askeri tesis çeyrek mil uzaklıkta'' demişti. Patlamanın sebebi hala kesin olarak bilinmiyor. Iraklı yetkililer, koalisyon güçlerinin sivilleri hedef aldığını savunurken, Amerikalı yetkililer ise yaptıkları ilk açıklamalarda, 26 Mart günü savaş uçaklarının Bağdat'ın merkezinde 9 Irak füzesini ve füze rampasını hedef aldığını belirttiler. Ordu yetkilileri, Iraklıların sivillere ait evlerin sadece 100 metre uzağına füzeler yerleştirdiklerini iddia etti. İlerleyen saatlerde ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, ısrarla, Bağdat'taki pazar yerini hedef almadıklarını söyledi. Amerikalı Tümgeneral Stanley McChrystal, patlamalara, hedefini şaşıran bir Amerikan füzesinin mi sebep olduğunu bilmediğini, patlamaya belki de Irak uçaksavar mermilerinin sebep olduğunu söyledi. Katar'daki Merkez Komutanlığı'nın bir sözcüsü, yapılan ilk incelemelerde, pazar yerindeki patlamaya koalisyon güçlerinin sebep olduğu yolunda bir bulguya rastlanmadığını açikladı. Sözcü, ''Bunun sebebi büyük ihtimalle Irak uçaksavar ateşidir'' dedi. Ancak BBC muhabiri Andrew Gilligan, bu açıklamanın çok doğru olamayacağını, çünkü son dört gündür tek bir uçaksavar ateşi bile duyulmadığını bildirdi. İKİNCİ PAZAR YERİ SALDIRISI Bağdat'ın Şula Mahallesi'nde bir pazar yerindeki patlamada 50'den fazla sivil öldü. Katar'daki Merkez Komutanlığı yetkilileri, patlamanın muhtemel sebebinin Irak ateşi olduğunu açıkladı. New York Times gazetesi, iki pazar yerinde meydana gelen patlamaların oluşturduğu çukurların küçük olduğunu ve Amerikan birlikleri tarafından kullanılan füzelerden çok, küçük bombalar ya da havan topuyla oluşmuş olabileceğini yazdı. İngiliz Independent gazetesi ise 2 Nisan günü, Bağdat'taki muhabiri Robert Fisk'in, üzerinde bombanın seri numarası bulunan 30 santimetre uzunluğunda bir şarapnel parçası bulduğunu duyurdu. Gazete bu seri numarasının, patlamaya, Teksas'daki Raytheon şirketi tarafından üretilen ve Amerikan Deniz Kuvvetleri'ne satılan bir füzenin sebep olduğunu gösterdiğini savundu. Aynı gün İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Bağdat'ın Şaab Mahallesi'ndeki patlamaya koalisyon güçlerinin değil, Irak askerlerinin sebep olduğunu söyledi. Ertesi gün, 3 Nisan'da İngiltere Savunma Bakanı Geoff Hoon, Iraklılar tarafından gösterilen deliller dışında pazar yerlerinin bombalanmasına koalisyon güçlerinin sebep olduğunu gösteren bir delil bulunmadığını savundu. Hoon, pazar yerlerinin, kendi sorumluluklarını gizlemek amacıyla Iraklılar tarafından temizlendiğini bildiren batılı haber kaynakları olduğunu öne sürdü. Koalisyon güçleri iki olayla ilgili soruşturmanın da hala sürdüğünü belirtiyor. YARGISIZ İNFAZ İDDİALARI İngiltere Başbakanı Tony Blair, 27 Mart günü Camp David'de ABD Başkanı George Bush'la birlikte düzenlediği basın toplantısında, Irak'ın iki İngiliz askerini öldürdükten sonra cesetlerin görüntülerinin Arap televizyon kanallarında gösterildiğini söyledi. ''Eğer Saddam Hüseyin rejiminin ahlaksızlığı için delil arayan varsa, bu gaddarlık bunun en iyi ispatıdır'' diyen Blair, ''Bu, tüm savaş kurallarını ihlal eden bir diğer örnektir'' diye sürdürdü sözlerini. Blair'in bu suçlamasına cevap, Irak Enformasyon Bakanı Muhammed Said Sahaf'tan geldi. Sahaf, Blair'in İngiliz askerleri konusunda tüm kamuoyuna yalan söylediğini belirtti ve ''Biz kimseyi infaz etmedik'' dedi. Daha sonra Tony Blair'in bir sözcüsü, ellerinde bu İngiliz askerlerin infaz edildiklerini gösteren kesin bir delil bulunmadığını açıkladı. KİMYASAL SİLAHLAR 27 Mart günü ABD Başkanı George Bush, Amerikan birliklerinin, Kuzey Irak'ta Ensar ül-İslam örgütüne ait bir kampı imha ettiklerini açıkladı. Washington yönetiminin Irak ve Usame bin Ladin'e bağlı El Kaide örgütü arasında bağlantı olduğu iddiası, temel olarak Bağdat rejiminin Ensar ül-İslam örgütüyle ilişkisine dayanıyordu. Amerikalı yetkililer, Londra'da bulunan risin zehirinin kaynağının bu kamp olduğunu öne sürerken, İngiliz yetkililer bu iddiayı doğrulamıyorlardı. 30 Mart'ta ABD Genelkurmay Başkanı Richard Myers, Ensar ül-İslam ve El Kaide örgütlerinin zehir ürettikleri bu kampa saldırdıklarını ve ardından kampa girdiklerini söyledi, ''Londra'da bulunan risin, büyük ihtimalle bu kampta üretildi''dedi. 31 Mart günü yayımlanan iki İngiliz gazetesi Mirror ve Sun, Ensar ül-İslam kampından elde edilen bilgilerin, Irak'ın toplu imha silahları olduğunu gösterdiğini yazdı. Sun, bunun savaş için yeterli sebep olduğunu savundu. Katar'daki Merkez Komutanlığı sözcüsü Tuğgeneral Vincent Brooks ise 1 Nisan günü yaptığı açıklamada, koalisyon güçlerinin Irak'ta yasaklanmış hiçbir silah bulamadıklarını belirtti. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ise, Irak'ın toplu imha silahlarının Bağdat ve Tıkrit kentleri çevresinde bulunacağını iddia etti. IRAKLI GENERALİN YAKALANMASI 30 Mart günü Basra yakınlarında Irak birlikleriyle çatışmaya giren İngiliz askerlerinin bir Iraklı generali yakaladıkları açıklandı. İngiliz Albay Al Lockwood, Iraklı generalden, Basra'daki direnişi kırmak için yapılan planlarda İngiliz birlikleriyle işbirliği yapmasının istendiğini söyledi. Katar merkezli El Cezire televizyonu, Iraklı Korgeneral Velid Hamid Tevfik'le bir röportaj yayınladı. Tevfik, Iraklı bir generalin İngilizler tarafından esir alındığı iddialarını reddetti. İngiltere Savunma Bakanlığı, bir Iraklı generalin esir alındığı yolunda daha önce yapılan açıklamayı değiştirerek, bir subayın generalle karıştırıldığını bildirdi. KONTROL NOKTALARINDAKİ ÖLÜMLER 31 Mart gününün ilerleyen saatlerinde Amerikan askerleri, bir kontrol noktasında ''dur'' ihtarına uymayan bir minibüse ateş açtı. Amerikalı yetkililer, olayda 7 kadın ve çocuğun öldüğünü açıkladı. Yetkililer, minibüs sürücüsünün havaya ve aracın motoruna açılan uyarı ateşine rağmen durmadığını ve askerlerin son çare olarak aracın içine ateş açtıklarını söyledi. Amerikan askerlerinin bir başka kontrol noktasına düzenlenen intihar saldırısında 4 askerin ölmesinin ardından ''diken üstünde'' oldukları bildirildi. Pentagon, saldırıda tüm kuralların uygulandığını, askerlerin doğru hareket ettiklerini açıkladı. Ancak olaya şahit olan Washington Post gazetesi muhabiri William Branigin'in bildirdikleri ise askeri yetkililerden farklıydı. Branigin, olayda 10 kişinin öldüğünü ve hiçbir uyarı atışı yapılmadığını söyledi. Branigin, kontrol noktasının komutanı Yüzbaşı Ronny Johnson'ın, askerlerine biraz da kaba bir dille, ''zamanında uyarı ateşi açmadıkları için bir aileyi öldürdüklerini'' haykırdığını belirtti. William Branigin'in iddiasına göre, Amerikan birlikleri olaydan kurtulanlara maddi tazminat da önerdiler. MİSKET BOMBALARI Bağdat'taki Iraklı yetkililer, koalisyon güçlerinin, sivillerin bulunduğu bölgelere misket bombalarla saldırdıklarını iddia ettiler. Misket bombalarının kullanıldığı yolundaki haberler, batı basınında ilk kez 3 Nisan günü yer aldı. İngiliz ve Amerikalı yetkililer, misket bombaların kullanıldığını yalanladı. İngiliz ordu sözcüsü Albay Chris Vernon, ''Muhtemel savaş kayıplarını engellemek amacıyla Basra ve çevresinde misket bombaları kullanmıyoruz'' dedi. Ancak, bir İngiliz ordu yetkilisi, BBC'ye yaptığı açıklamada, misket bombalarının başka bölgelerde kullanıldığını belirtti. Yetkili, misket bombalarının etkili bir savaş malzemesi olduğunu, örneğin bir tank konvoyunu imha etmek için kullanılabileceğini, ancak bu tür cephanenin açık arazide ve yerleşim birimlerinden uzakta kullanıldığını söyledi. İngiltere Savunma Bakanı Geoff Hoon, 4 Nisan günü misket bombalarının kullanılmasını, bu cephanenin yasal olduğunu ve kullanılmamasının İngiliz askerlerinin hayatını tehlikeye sokacağını söyleyerek savundu.