Obama yönetimi IŞİD tehdidi altındaki Irak'a yardım konusunda gecikmekle suçlansa da ülkedeki birbirine bağlı pek çok gelişme ABD'nin temkinli yaklaşmasına neden oluyor. BBC Savunma muhabiri Jonathan Marcus'un analizi.
Abone olBarack Obama'dan önceki üç ABD Başkanı da öyle ya da böyle Irak'a askeri müdahalede bulunmuştu.
Şimdiyse ABD'nın askeri müdahalelerine son verme sözüyle göreve gelen Obama'nın elinde yeni bir Irak krizi var.
Evet şu ana kadar ABD'nin Irak'ta yaşananlara yanıtı oldukça sınırlıydı. Obama mücadeleyi yürütecek olanların Iraklılar olduğunu çok açık bir dille söyledi ve "Amerikan postalları Irak'a dönmeyecek" dedi. En azından askerler çatışmalara girmeyecekti.
Zaten Erbil'de bulunan ABD'li yetkililerin yanına takviye olarak 130 askeri personel ve danışman gönderildi. Ama. eski adı IŞİD olan İslam devleti örgütüne karşı Kürt peşmergeyi güçlendirip desteklemek.
Ezidilerin içine düştüğü insani kriz ABD'nin Irak'ta yaşananlara müdahil olmasını kaçınılmaz hale getirdi. Buna bağlı olarak şu ana kadarki ABD operasyonlarının boyutu askeri olduğu kadar insaniydi de.
Şu ana kadar İslam devleti örgütü mevzilerine düzenlenen hava operasyonları küçük boyuttaydı. Ancak örgütün Erbil'e ilerlemeye çalışması halinde çok daha sert bir ABD yanıtı geleceği mesajı karşı tarafa iletildi.
Şimdilik ABD'nin adımları peşmerge üzerindeki baskıyı azaltmış gibi gözüküyor.
Ancak İslam devleti örgütünün ilerleyişini tersine çevirmek için yeterli adım henüz atılmadı.
Tam bu noktada Obama için en kritik soru akıllara geliyor: Stratejik amaç ne?
Irak ve Suriye'de geniş bölgeleri ele geçiren İslam devleti örgütünü tamamen etkisiz hale getirmek mi?
Eğer hedef gerçekten de buysa Obama'yı eleştirenlerin de dediği gibi ABD'nin adımları "Çok geç ve çok yetersiz".
Ancak Obama'nın temkinli davranmasına neden olan birçok konu var ve şu anki tabloya göre temkinli davranmak iyi bir seçim olabilir.
Washington'un krizin başından bu yana verdiği mesaj 'Ağır yükün altına Irak'ın kendisi girmek durumunda' şeklindeydi.
Mezhepçi yaklaşımlar
Batılı ülkeler Irak'ın bütünlük içerisinde hareket edememesinin en önemli nedeninin ülkeyi kutuplaştıran Şii Başbakan Nuri el Maliki olduğunu düşünüyor.
Maliki'nin yönetim tarzı Bağdat'taki güven ilişkilerine çok zarar verdi. Ancak en kötüsü mezhepçi politikalar nedeniyle ABD'nin eğittiği Irak ordusunun içinin boşalmasıydı.
Böyle bir ordu İslam devleti örgütü gibi bir tehditle karşılaşınca eriyip gitti.
Irak askerlerinin kaçarken arkalarında bıraktığı askeri teçhizat ise radikal İslamcı militanların eline geçti ve böylece Kürtlerden daha güçlü hale geldiler.
ABD desteği Bağdat'ta daha kapsayıcı bir hükümetin önünün açılması şartına bağlıydı, yani bir diğer değişle Maliki'nin gidişine.
Ancak Ezidilerin içine düştüğü insani kriz Washington'un elini zorladı.
Yine de Obama yönetiminin ana mesajı geçerliliğini koruyor: Bağdat'ta kayda değer değişim olama kadar ABD desteği de sınırlı kalacak.
İç savaş riski
Washington'un gözetmesi gereken bir diğer ince çizgi de Kürtlere fazlasıyla silah yardımı yapıp şiddete yoluyula bağımsızlık ilanının önünü açmamak.
Irak'taki statüko ABD'nin elini kolunu bağlıyor. Kürtler yıllar içerisinde kendilerinew ciddi bir otonomi yaratmayı başardılar.
Artık sadece adı konmamış bir ülke gibiler. Ayrıca kontrol altında tuttukları bölgeleri genişletme yönünde çok da istekli değiller.
Kürtleri silahlandırmak şu anda acil bir öncelik. Ancak bu şekilde kendilerini İslam devleti militanlarına karşı koruyabilirler.
ABD, Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Ürdün Kürtlere silah desteği vereceğini açıklayan ülkeler. Bu sayının artması da kuvvetle muhtemel. Ancak şu ana kadar ne tür silahlar aldıklarını bilmiyoruz.
ABD'nin elini bağlayan bir diğer önemli konu ise İslam devleti örgütünün yapısı.Harita üzerinde devasa bir alanı kontrol ettikleri gözüküyor. Ancak bu alanların büyük kısmı boş arazi.
Çok büyük bir örgüt değil ama çok organizeler ve iyi finanse ediliyorlar.
Örgütün Irak'taki başarısı büyük ölçüde Maliki rejimi tarafından bir kenara itilen Sünni aşiretlerden gelen destekle mümkün oldu.
Yani aslında durum Batıda algılandığı gibi cihad ile mücadeleden ibaret değil. İşin içinde Irak'ı iç savaşa götürecek unsurlar var.
Gidip Irak'taki Sünni aşiretleri bombalamak ülkenin bütünlüğü açısından hiç de iyi sinyaller vermez.
Bağdat'ta samimi bir dönüşüm yaşanırsa ve aşiretler de İslam devleti örgütünün vahşiliğinden dolayı durup çizgilerini tekrar düşünmek isterse o zaman bir birlik için fırsat doğabilir.
Yüksek risk
Ancak bu Amerikalılar için çok riskli bir strateji. İslam devleti örgütü birçok cephede savaşıyor ve son günlerde Bağdat yakınlarında yeni bölgeleri ele geçirmeyi de başardı.
Ülkenin başkenti tehdit altına girerse ya da Irak ordusu yine silahı bırakıp kaçarsa ABD o zaman ne yapacak?
Bu konuda zaman Obama'dan yana değil.
Maliki'nin görevden ayrılışı bu yolda pozitif bir adım. Ancak yeni başbakanın görevi devralır almaz tüm tabloyu değiştirmesi de mümkün değil.
Daha kapsayıcı bir hükümetin işler hale gelmesi de zaman alacaktır.
Irak ordusunun performansı da bir gecede değişmeyecek.
Buradaki tehlike ABD'nin atacağı adımları İslam devleti örgütünün eylemlerinin belirleyecek olması.
Obama yönetiminin büyük resme bakarak bir strateji olıuşturması gerekiyor.
İslam devleti öregütü çok uluslu bir yapıya sahip. Suriye'de ve Irak'ta savaşıyorlar. Ama örgütün emelleri fazlasıyla iddialı. Son zamanlarda Lübnan sınırında da çatışmalara girdiler ve Ürdün'ü de tehdit ediyorlar.
ABD'nin bölgede bu örgüte karşı daha geniş bir koalisyon için çalışması gerekiyor.
Bu noktada Suriye'yi gözardı da edemezler.
Sonuç itibariyle İslam devleti örgütünün büyüyüp bu kadar tehlikeli hale gelmesinde Suriye önemli rol oynadı.