Irak'ta iki dönem üst üste Başbakanlık yapan Maliki'ye destek erimiş durumda. Özellikle Washington ve Tahran'ın Haydar el Abadi'ye yeşil ışık yakması Maliki'nin siyasi kaderini de belirledi. BBC Orta Doğu muhabiri Jim Muir'in analizi.
Abone olNuri el Maliki hâlâ başbakan olması gerektiği yönünde ısarar ediyor. Ancak tüm dünya Haydar el Abadi'ye hükümet kurma görevinin verilmesiyle birlikte Maliki'ye sırtını dönmüş durumda.
Abadi'nin Başbakanlık yolunda önünün açılması birçok Iraklı tarafından sevinçle karşılandı. Maliki'nin de parçası olduğu Şii blok dahil birçok grup Abadi'ye desteğini gösteriyor.
Uluslararası güçler de Abadi'den yana. ABD, Arap Ligi, Birleşmiş Milletler ve belki de en önemlisi İran Abadi'nin hükümeti bir an önce kurup Başbakan olmasını istiyor.
Maliki'nin sonunu hazırlayan da Tahran ve Washington'un Abadi ismi üzerinde fikir birliğine varmış olmasıydı.
Irak'ın Şii nüfusu içerisinde İran'ın büyük etkisi bulunuyor. Son dönemlerde hem Tahran hem de Irak'taki Şiilerin lideri Ayetullah el Sistani Maliki'nin ülkeyi fazlasıyla kutuplaştırdığını söylüyordu.
İran'a göre, Maliki'nin bu tavrı eski adı IŞİD olan İslam Devleti örgütüne karşı Irak'ın şansını da azaltıyordu.
Şimdi her şey umulduğu gibi giderse, Irak ordusunun, Kürt peşmergenin ve 2007'de El Kaide'yi El Anbar'dan kovan sünni milislerin birleşerek radikal İslamcı militanları ülkeden atması ümit ediliyor.
Irak'taki bu silahlı birlikler ve uluslararası güçler Maliki için savaşmayı kabul etmiyorlardı.
Irak'ta birçok kişi Maliki'nin mezhep ayrımcılığı yapmasının sonucunda İslam devleti örgütü tehdidinin giderek büyüdüğünü düşünüyor.
ABD'nin ardından İran'ın da Bağdat'ta değişimi desteklemesi Maliki'nin de sonunu hazırlamış oldu.
Halbuki 2010 yılında hem Washington hem de Tahran Maliki'nin Başbakanlığına yeşil ışık yakmışlardı.
Şimdiyse halefini destekliyorlar.
Destekçilerini kaybeden Maliki Pazartesi günü yaptığı açıklamalarda Haydar el Abadi'yi ve Cumhurbaşkanı Fuad Mahsum'u ağır bir dille suçlamıştı.
Maliki Bağdat'ta da güvenliği artırarak son bir direniş için hazır olduğu mesajını da vermişti.
Ancak bu askeri gösteri Salı günü son buldu ve Maliki'nin internet sitesinden yapılan açıklamada silahlı güçlerin bu "anayasal çatışmanın" dışında kalması istendi.
Öyle gözüküyor ki Maliki kaçınılmaz olanı kabullenmekte zorlanıyor.
Büyük görev
2010'da sağlanan anlaşmaya göre Maliki seçimlerde kendisinden daha çok oy alan İyad Allavi ile iktidar erklerini paylaşacaktı.
Allavi kurulacak olan Ulusal Güvenlik Konseyi'ne başkanlık edecekti.
Ancak bu konsey hiçbir zaman hayata geçmedi ve Maliki de iktidari kendi elinde topladı.
2010'dan bu yana ordu, emniyet ve istihbatat güçleri üzerindeki etkinliği artıran Maliki, doğrudan kendisine bağlı özel harekat birlikleri de oluşturdu.
Şimdi önemli olan konu Maliki'nin kurduğu bu ağa tutunarak kendisine yeni bir siyasi rol biçmeye çalışıp çalışmayacağı.
Irak'ta hem askeri hem de siyasi anlamda köklü bir yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyulduğu çok açık.
Eğer ülke tekrar birlik olup İslam devleti örgütü tehdidini bertaraf etmek istiyorsa bu yeniden yapılanma şart.
Ancak bu yapılanma zaman alacak nbir konu. Sadece yeni hükümetin oluşturulması bile bir zaman istiyor. Irak'In ise hiç vakti yok, İslam devleti militanları etki alanlarını genişletmek için elinden geleni yapıyor.
Abadi göreve hem içeriden hem de dışarıdan büyük bir destekle geliyor.
Ama karşısında devasa zorluklar var.
Parçalanmış Irak'ı tekrar biraraya getirmek hele ki giderek daha kuşkucu hale gelen Sünnileri tekrar Irak'ın bütünlüğüne ikna etmek sadece iyi niyetten fazlasını gerektirecek.