35 yıl Saddam Hüseyin'in dikta rejimi altında ezilen Irak halkı, bugün içinde bulunduğu ortam sebebiyle, eski dönemi arar hale geldi. İşte Irak'tan ilgi çekici notlar...
Abone olÖzgürlük ve demokrasi getireceği vaadiyle önce Irak halkını ikna eden ABD, Bağdat'ta Saddam Hüseyin'in heykellerini yıktı ancak, rejimi yıkamadı. İşte, Bağdat'ta görev yapan İHA muhabiri Cafer Eser'in Irak izlenimleri: "Komplo teorileri arasında yerini aldığı şekliyle Saddam Hüseyin'in yer altına gizlenen süper ordusu, Bağdat caddelerinde ABD askerleri ile sokak savaşı yapmadı ancak, aradan geçen zaman içinde ABD, kendi düşmanlarını ortaya çıkardı. Elektrik, su ve telefonları bilerek kesip, muhaliflerin organize olmasına fırsat vermek istemeyen ABD ordusuna rağmen, ülkeye neredeyse, ABD ile birlikte giren uydu telefonları yoksulluk, susuzluk ve karanlıktan bunalıp, verilmediğini düşünerek haklarını isteyen Iraklılar'ı, direniş adı altında farklı gruplarda bir araya getirmeye başladı. Bu direniş zamanla dış güçler tarafından da desteklenmeye başlanınca ortaya, savaş içinde savaş çıktı. Şimdi ABD ordusu önderliğindeki koalisyon güçleri, hem ülkeyi 30 Ocak tarihindeki seçimlere hazırlamak, hem de dünyanın dört bir yanındaki Müslüman ülkelerden gelen intihar komandolarının bomba yüklü araçlarından kendilerini korumak zorunda. Şu ana kadar cephelerde binden fazla kayıp veren ABD, 9 bin askerini de yaralandığı için cepheden çekmek zorunda kaldı. John Hapkins Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada ise Irak'ta işgalden bu yana ölen sivillerin sayısının 100 bin civarında olduğu tespit edilmişti. DİRENİŞE DEVAM Bugün büyük bölümü Ürdünlü terörist Ebul Musab Ez-Zerkavi önderliğindeki eylemler, Bağdat, Musul, Kerkük, Ramadi ve Bakuba ile Ramadi'nin ilçesi 300 bin nüfuslu Felluce başta olmak üzere tüm ülke genelinde devam ediyor. Halen yüzde 20'lik Sünni nüfusa mensup milislerin direniş gösterdiği Irak'ta, Zerkavi ile birlikte eski Baas Partisi'nin Şii ve Sünniler'den oluşan fedaileri de zaman zaman yaptıkları eylemlerle adlarından söz ettiriyorlar. Irak'ta şu anda ABD'nin 138 bin, İngiltere'nin de 9 bin 900 askeri bulunuyor. 'İttifak gücü'ne Arnavutluk 70, Yeni Zelanda 61, Litvanya ve Moldova 50'şer, Estonya 43, Makedonya 37 ve Kazakistan 25 askerle sembolik destekte bulunuyor. Ancak ABD ordusu, 138 bin olan asker sayısını 143 bine çıkarmak için Washington'a talebini çoktan yaptı bile. ABD'nin, işgalin başladığı Mart 2003 tarihinden buyana Irak'ta sadece çatışma ve bombalı saldırılarda yaklaşık bin askeri hayatını kaybederken, 9 bin askeri de yaralandı. Hastalanan ve bunalıma girerek intihar eden askerlerle birlikte bu rakam, Pentagon'un resmi rakamlarına göre bin 275. ABD ile birlikte operasyonlara katılan ve aynı hedef durumunda bulunan Irak ordusunun ise kesin olmamakla birlikte 5 bin civarında kayıp verdiği tahmin ediliyor. 'HAYALET FELLUCE' Düne kadar direnişe destek konusunda rengini belli etmeyen halkı ise çileden çıkaran olay, ABD'nin 8 Kasım günü Felluce'deki 'Hayalet Öfke'yle başlatıp 'Şafak' ismiyle bitirdiği operasyon oldu. Bin 500'den fazla Iraklı'nın öldüğü, en az bin kişinin gözaltına alındığı, şehrin 'hayalet'e çevrildiği operasyonda, camide yaralı halde bulunan bir direnişçinin ABD askerleri tarafından öldürmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Daha önce de Bağdat'taki Ebul Garip Cezaevi'nde Iraklı mahkumlara yapılan işkencelerin fotoğraflarla belgelenmesiyle zor günler geçiren Washington, ikinci savaş kuralı ihlaliyle tüm tepkileri üstüne çekti. Yaralı esirin kameralar önünde infaz edilmesini dünyaya açıklayamayan ABD, sorunu, "askeri cepheden çektik" sözleriyle geçiştirmeye çalışırken, Bağdat'ta ise bomba yüklü araçlarıyla adeta ava çıkan intihar komandoları, hedeflerini bir bir bulmaya başladı. Devriye halindeki ABD araçları ile, yine 'düşman' olarak gördükleri Irak Milli Muhafız Ordusu askerlerine ve Irak polisine ağır kayıplar verdiren direnişçiler, bu saldırılarda sivilleri de gözetemedi. Felluce'de topladığı kredisini Bağdat'ta sivillerin ölümüyle yavaş yavaş kaybetmeye başlayan direnişçiler, yine Irak askerlerinin, Hanefi mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerinin türbesine yaptıkları baskınla yeniden ayağa kalktı. Irak ordusunun, cami imamını gözaltına almak için cemaat dışarı çıkmadan yaptığı erken operasyonda, terliklere karşı kurşunlar konuştu ve 7 Iraklı hayatını kaybetti. 1 milyon Sünni'nin yaşadığı Azamiye Semti'nde bulunan türbenin duvarlarına ilk kez Ebul Musab Ez-Zerkavi'nin örgüt bayrağı da alenen asılmış oldu. Belki de tarihinde ilk kez güvenlik sebebiyle ibadete kapanan cami ise 2 gün sonra ancak açılabildi. 'DEMOKRASİ SEZARYANI' Irak şimdi, 30 Ocak'ta yapılacak genel seçimlere hazırlanıyor. Tüm güvenlik engellerine, direnişçilerin, 'oy kullanma merkezlerini bomba yüklü araçlarla vuracakları' tehditlerine rağmen ülkeyi bir yıldır seçime hazırlayan İyad Allavi başbakanlığındaki geçici hükümet, seçimi yapmakta kararlı. Cephede kazandıklarını düşündükleri savaşı, seçimi erteleyerek masada kaybetmek istemeyen Allavi Hükümeti, zaten ateş topu halindeki ülkede, henüz yerleşmemiş olan demokrasi için 'sezaryan yapmayı' deneyecek. Ancak, seçimlerden çıkacak isim, direnişin engellenmesine yetecek mi bilinmez? Seçim tarihiyle değil, seçimin hangi şartlar altında yapıldığıyla daha çok ilgilenen direnişçilerin hedefi, ABD ordusu kontrolünde yapılacak, tarihi ne olursa olsun her seçimi sabote etmek. Bomba yüklü araçların kol gezdiği, üzerinde serseri havan mermilerinin dola' ve Kazakistan 25 askerle sembolikştığı Irak'ta her şeye rağmen hayat devam ediyor. Ülkenin kuzeyi hariç birçok kentinde uygulanan gece sokağa çıkma yasağına rağmen insanlar, özgür oldukları saatleri değerlendirmeye çalışıyor. İşgalle birlikte birçok alanda kaldırılan ambargolarla adeta yeniden hayat bulan Iraklı'nın en büyük tutkusu ise televizyon. Baas rejiminde, Irak devlet televizyonunda yayınlanan Saddam Hüseyin ve ailesinin görüntülerini izlemek zorunda bırakılan halk, bir zamanlar yasak olan uydu antenlerinin işgalle eş zamanlı olarak ülkeye girmesiyle birlikte dünyayla yeniden tanıştı. Yine Saddam Hüseyin döneminde lüks arabalara binmeleri yasak olan Iraklılar, bugün bütçeleri ölçüsünde, dünyanın dört bir yanından ülkeye vergisiz gelen lüks otomobilleri kullanmanın keyfini yaşıyor. BENZİN KUYRUĞUNDA ÇİLE Ancak ülkede bir anda artan otomobil sayısı, beraberinde akaryakıt ve trafik sıkıntısını da getirdi. Özellikle 7 milyon insanın yaşadığı başkent Bağdat'ta artık yollar, hergün motorlu araç trafiğine eklenen yaklaşık bin aracı kaldıramaz oldu. Buna bir de ABD askerleri, Irak askerleri ve Irak polisinin güvenlik sebebiyle sorgusuz sualsiz ve zamansız kestiği yollar eklenince, trafik tam anlamıyla keşmekeşe dönmüş durumda. Daha bir ay öncesine kadar benzinin litresine 50 dinar verip deposunu doldurabilen halk, bugün ya benzinin litresine 600 dinar (50 sent) ödemek zorunda ya da eski fiyattan benzin alabilmek için kilometrelerce uzunluktaki kuyruğa dahil olmak zorunda. Mazotlu otomobilin yok denecek kadar az olduğu Bağdat'ta benzin için kuyruğa girenlerin, araç plakalarının son rakamlarını da kontrol etmeleri gerekiyor. Çünkü artık benzin satışlarında tek ve çift plaka uygulaması başlatıldı. TÜPGAZ FİYATI 10 KAT ARTTI Petrol kuyularının merkezinde olan ülkesinde varlık içinde yokluk çeken Iraklı'nın tek problemi sadece benzin değil. Yine kaynağı kendi toprakları altında bulunan sıv gaz ile tüp gaz da Iraklı için çabuk ulaşılabilir ihtiyaç maddelerinin dışında kalmış. Iraklı henüz 1 ay öncesine kadar bin dinar yani yaklaşık 60 sent verip aldığı tüp gaz için bugün 10 bin dinar, yani yaklaşık 6 doları gözden çıkarmak durumunda. Daha önce 15 litresi 250 dinara satılan sıvı gaz ise bugün 'kuyruk eziyeti hediyesiyle' birlikte 2 bin 500 dinar. Tüm bu sıkıntılar Irak'ta da, her yerde olduğu gibi önce çocukları vurmuş. Son derece sağlıksız içme suyu, imkansızlıklar yüzünden kaynatılamayınca, binlerce çocuk, böbrek ağrısı, soğuk algınlığı ve ishal şikayetleri sebebiyle hastanelere kaldırılmış. Şimdi ise doktorların, 'Buraya hasta gelip de ölen çocukların sayısı iyileşip de taburcu olan çocuk sayısından fazla' diyerek anlattıkları Bağdat Çocuk Hastanesi'nde 'paylarına düşeni' bekliyorlar. Irak halkı, ABD'nin ülkeyi işgali sırasında kara harekatına sınırlarını açmayan Türkiye'ye sıcak bakıyor. Ülkedeki marketlerde ucuzluk ve sağlık yönünden Türk ürünleri tercih edilirken, aynı muameleyi, benzin yüklü Türk tankerleri ve ABD ile çalışan Türk şirketleri için düşünmek mümkün değil. Çünkü, işgalden bu yana düzenlenen çeşitli saldırılarda, Irak'a malzeme taşıyan Türk şoförlerden 67'si ve 6 Türk işçisi hayatına' ve Kazakistan 25 askerle sembolikı kaybetti. Bu sayıya, haber alınmayan ve rehine olarak tutulanlar ise dahil değil. Bu arada bazı Iraklılar, ülkelerine benzin getiren tankerlere neden saldırıldığını, 'Sizin ülkeniz işgal altında olsa ve evlerinizi vuran uçakların benzini Irak'tan gelse, siz ne yapardınız?' şeklinde açıklıyorlar."