BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

İnternethaber'den önce, İnternethaber'den sonra...

Tıpkı İnternethaber çalışanlarının hayatı gibi, internet medyasının da bir tanımı var artık...İnternethaber'den önce, İnternethaber'den sonra... (İ.Ö-İ.S) :)

Bana "Gel İnternethaber'de yaz" dediğinde Hadi Özışık, ben hiç de inanmıyordum kendime...

O ise içimde kıvranıp duran yazı yazma isteğini görmüş, hatta onunla da kalmamış, "senden iyi haberci de olur" demişti.

"İnternethaber'de yazar ol" diye kaç kez söylemişti kimbilir...

"Yapabilir miyim acaba, yok artık" deyip iki sene kadar düşünmüştüm..

O, "yaparsın" diyerek, beni İnternethaber'in içine çekmeye çalışırken, ben "yapamam herhalde" deyip hayran hayran geziniyordum sitenin sayfalarında.

Bir yandan da kendime söylenerek...

İnternet haberciliğinin en özel yerinde yer alma fırsatını oturup düşündüğüm için kendi kendime "küfrederek"!

Sonra, denedim...

Oldu...

Benim bu özel aileye kabul ediliş yılım 2008...

Tam 5 yıl olmuş...

5 yıl önce Mayıs ayında başlamıştım ben de bu güzide sitede yazmaya...

5 yıl önce başladım ben de Türkiye'nin en önemli haber sitesinde var olmaya...

Ve bundan 8 ay önce kocaman bir sorumluluk daha yükledi omuzlarıma Hadi Özışık...

Beni Ankara'daki ofise koydu ve, "Sana daha önce yazabileceğini söylediğim gibi, şimdi de çok iyi haberler çıkaracağına eminim" diyerek bıraktı beni ofisin ortasına gitti...

Ofis, eşyalar ve ben...

Kalakaldım öylece...

Bu sefer de düşündüm, hem de çok düşündüm..

Öyle ya, yoktan var edilmiş, uykulardan, özel hayattan ödün verilerek bir yerlere getirilmiş, "gizli" bir ekiple çalışarak, didinerek internet medyası dendiğinde akla gelen ilk isim olmuş İnternethaber'de haber yapmak...

Hani, "benim" diyen haberciyi, yazarı bile zorlayacak bir karar.

Sonra dedim ki, bu işi iyi bilen, sitesini tıpkı çocukları gibi seven bu adam, bana en kıymetlisinde yer vermek istiyorsa, durma koş!

Koştum...

İçimdeki canavarı benden önce keşfeden Hadi Özışık ve onun bütün ekibiyle koca bir ailenin içine dahil oldum...

Hepsi birbirinden güzel, hepsi birbirinden çok başarıya inanmış onlarca çalışan...

Güleryüz, arkadaşlık, dostluk, ablalık, abilik ne ararsan var...

Düştüm gurbet yollarına...

İşimi, ailemi, dostlarımı, sevdiklerimi, sevimli odamı, geçmişimi bırakıp o küçücük şehirde, geldim siyasetin, haberin kalbi Ankara'ya...

Ne iyi ettim de geldim...

İçimde cayır cayır yanan, yanarken ben hiç farkında olmadan beni de yakan haber yakalama aşkıyla tanıştım...

Bu yolculukta, İnternethaberi bu günlere getiren ekibin, İnternethaber'den öncesi ve sonrası bir kitap olsa, ki eminim olacak, Türkiye daha önce hiç tanık olmadığı bir başarı hikayesiyle tanışacak...

Tıpkı İnternethaber çalışanlarının hayatı gibi, internet medyasının da bir tanımı var artık...

İnternethaber'den önce, İnternethaber'den sonra... (İ.Ö-İ.S) :)