Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, haber portallarını kapsayan Basın Kanunu'nun çok kısa bir süre sonra yasalaşacağını söyledi
Abone olMeclis'teki yasama çalışmalarını engellediği için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim olaylarıyla ilgili yaptığı tarihi konuşmada da eleştirdiği CHP, bir çelme de gazetecilere taktı.
İnternet medyasına desteğini her platformda açıklamasına karşın uzun bir mücadele sonucunda hazırlanan ve yasalaşmasına sadece günler kalan haber portallarını Basın Kanunu içine alan yasa tasarısı, CHP'nin engelleriyle yine yasalaşamadı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, haber portallarını da kapsayan Basın Kanunu'nu meclisin ilk çalışmasında yasalaştıracaklarını da vurguladı.
Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından düzenlenen 'Yerel ve Bölgesel Medya Eğitim Semineri' Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın katılımıyla yapıldı.
HABER PORTALLARINA BASIN KANUNU MÜJDESİ
Seminerin açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, meclis gündemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Hükümet olarak önlerinde yapılması gereken birçok konunun olduğunu vurgulayan Arınç, son 15 gündür meclisin istenen seviyede çalıştırılmadığını dile getirdi.
"Yapmak istediğimiz yeniliklerden birisi de internet alanında. Özellikle haber portallarının Basın Kanunu içine alınmasıdır. Çalışmasını uzun yıllardır yapıyoruz. Genel kabul gördü. 'Meclisin ilk yasal çalışması içinde bitireceğiz' dedik. Ama son 15 gündür meclis çalışmıyor, çalıştırılmıyor. Mecliste bazı nahoş olaylar meydana geliyor. Bizim her şeyimiz hazır. Ama genel kurula getirme fırsatı bulamadık. Takip ediyoruz. İlk fırsatta, internet medyası ile ilgili yasal düzenlemeyi yapacağız"
TUTUKLU GAZETECİLER YORUMU
Gazetecilik mesleğini ifa ederken ceza tehlikesi ile karşı karşıya kalan şu veya bu şekilde tutuklu olan, hükümlü bulunan ama mesleğinin karşısında gazetecilik yazan kişilerle ilgili düşüncelerinin olduğunu kaydeden Arınç, şunları söyledi:
"Bir taraf 'Türkiye'de basın özgürlüğü' yoktur diyerek bunları göstermekte. Diğer tarafta 'Türkiye'de basın özgürlüğü vardır. Bunların sıfatları gazeteci bile olsa, bunların bir kısmı adli suçlardan dolayı cezaevindedir. Büyük bir kısmı da Terörle Mücadele Kanunu'na aykırı eylem ve fiilleri sebebiyle içeridedir. Türkiye, terörle mücadele ediyor. Terörle Mücadele Kanunu var mı? Var. Gazeteci bile olsa terörü ve şiddeti reddetmesi gerekmez mi? Elbette. Peki bunlar niye içeride? Bunların sebebini açıklamaya çalışan bir kısmımız da var. Dolayısıyla ben ikinci kısımdayım. Türkiye'de basın özgürlüğü var. Buna yürekten inanıyorum. Anayasa ve Basın Kanunu'nda bu var. Basını özgür kılacak düzenlemelerimiz var."
ARINÇ'TAN 3 MADDE UYARISI
AİHM sözleşmesi ve BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde basının fikir ve ifade özgürlüğünün serbest olması, ama bunun belli hallerde sınırlı olacağı yer aldığını vurgulayan Arınç, özetle şöyle konuştu:
"Hiçbir özgürlük sınırsız olmadığına göre dolayısıyla İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarında da ifade özgürlüğü asıldır. Ancak 3 tane şart olması gerekir. Konuşan, yazan bağıran, çağıran, toplantı yapan ve bildiride bulunanlar, teröre ve şiddete davetiye çıkarmayacak. Terör ve şiddeti kullanmayacak diyor. Ben söylemiyorum. AİHM diyor. İkincisi suç işlenmesini tahrik ve teşvik etmeyecek. Üçüncüsü ise kişilik haklarına aykırı olmayacak. Bunları riayet edersek her şeyi yazabilir ve söyleyebilirsiniz. Eğer o sırada ceza tehditi ile karşı karşıya kalırsanız, o bizim ayıbımızdır"
"GAZETECİLER ÖZGÜR OLMALI"
Tutuklu gazeteciler konusunun kendilerini sıktığını ifade eden Arınç, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Gazetecilerin mesleklerini ifa ederken, savcı, hakim, tutuklama, hüküm giyme ve bunlarla karşılaşmasını arzu etmiyoruz. Gazeteciler mesleklerini ifade ederken alabildiğince özgür ve serbest olmalıdır. Hiçbir zaman 'gel bakalım ananın ve babanın adı' diyerek sorguya çekilmemelidir. Ama o 3 maddeyi de göz ardı etmeyelim."
AİHM'nin ifade özgürlüğünü tarif ederken çok güzel bir hususa dikkat çektiğini söyleyen Arınç, "Sizin hoşunuza giden sözler, alkışladığınız, güldüğünüz, ayağa kalktığınız, 'var ol' dediğiniz konuşmalar ifade özgürlüğü sayılmaz' diyor. Onlar zaten tabidir. Sizin yüzünüzü buruşturan, sizi irite eden, 'bu kadar da olmaz' diyeceğiniz sözlerin konuşulması ve dinlenmesi ifade özgürlüğüdür. Onun da 3 tane şartı da önceliklidir" dedi.
CEZA KANUNU GÖZDEN GEÇİRİLDİ
Türk Ceza Kanunu'nda gazetecilerin görevini yaparken karşılaşabilecekleri maddeleri tek tek ele aldıklarını söyleyen Arınç, şikayet konusu olan 6.,7. ve diğer maddelerdeki propaganda unsurunu belki tekrar gözden geçirme ihtiyacı gerektiğini söyledi:
"Çünkü mahkumiyetlerin büyük bir kısmı propagandadan ve diğer unsurlardan veriliyor. 6 aydan bu yana bütün gazeteci cemiyetleriyle, bu meseleyi iyi bilenlere ilan ediyoruz, lütfen bize bu konudaki düşüncelerinizi bildirin. Hangi madde ne taşıyor? Doğru ve haklı bulduğumuzu düzenlemeyi yapabiliriz. Kanunlar ihtiyaçtan doğuyor. Bu ihtiyaç uygulamada aksaklıklar varsa, biz elbet yeni bazı hususları dikkate alabiliriz. Onun üzerine çalışıyoruz"