İnternet Medyası'na biçilen fiyat
Gazete mi, yoksa İnternet sitesi mi
pahalı?
Tolga Tuna, Akşam'da yayımlanan haberinde,
bir gazete okuru ile bir İnternet okuru arasındaki
fiyat farkını anlatılıyordu. Tuna'nın haberine göre;
"Bir gazete okuru, İnternet okurundan 25 kat
değerli"ymiş!
Nasıl?
İnternet'teki bir ziyaretçiye 33 dolar değer
biçiliyormuş. Gazete okuru için biçilen değer ise tam 800
dolarmış! Buna göre, 1 milyon ziyaretçisi olan bir haber
sitesi 33 milyon dolara satılabiliyormuş!
Ah keşke
dedim kendi kendime...
İnternet'teki bir ziyaretçi Türkiye'de bu kadar kıymetli hale
gelmişse, önümüzdeki beş yılda kim bilir bu fiyat nerelere
zıplayacak..
Ben 9 yılını devirmek üzere olan bir haber sitesinin
sahibiyim. Hergün 1 milyon 500 bin ziyartçisi var
İnternethaber'in.. Tolga Tuna'ya göre, bu satırları yazan kişi, 50
milyon dolarlik bir siteye sahip..
Ben yani!
Bu iyi hoş ama, gazetelerle karşılaştırılması yanlış.
Gazetelerin saltanatı her yerde bitse bile Türkiye'de bitmez.
Değeri de düşmez.
Türkiye'deki patronaj İnternet medyasının çok da büyümesi taraftarı
değil çünkü. İsteselerdi, Türkiye'deki İnternet siteleri de
tıpkı New York Times'in İnternet sitesi gibi çok ciddi reklam
geliri elde edebilirdi. (New York Times'in yıllık reklam
geliri 56 milyon dolar) Onu bırakın, Türkiye'de İnternet
Medyası'nın hala bir yasası yok.
Buna rağmen, çok büyük
oranda mesafe katettik.
Küçük paralarla, kısıtlı imkanlarla, geldiğimiz nokta hiç de
azımsanmayacak büyüklükte. Tolga Tuna'nın haberinde 33 milyon
dolar, gazetelere göre daha az görünse de çok büyük rakam.
Keşke bir babayiğit çıkıp, İnternet Medyası'na Tuna'nın
söylediği paralarla yatırım yapsa da, biz de İnternet sitelerinin
nelere kadir olduğunu, ya da olabileceğini
gösterebilsek...
Az kaldı, o günler de gelecek!
Çetelerin kökünü kazımaya var mısınız?
"İnternet çeteleri"nden yakınıyor Ekrem
Dumanlı...
Haklı!
Çünkü hakikaten bazı sitelerin
"Ergenekon çetesi"nden farkı kalmadı!
Dumanlı diyor ki:
" (...) hiç olmazsa yargı derin yapıların yakasına
yapışabiliyor. Oysa internet çeteleri hâlâ hukukun boşluklarından
yararlanıyor. Ancak unutmamak lazım ki bunun bir sonu var; umarım o
son, internet gazeteciliğinin de sonu olmaz."
Olmaz
Ekrem Bey, üç beş çapulcunun buna gücü yetmez..
Zira, Türkiye'de bu işi adam
akıllı yapan sitelerin sayısı o çapulculardan çok daha
fazla olduğu için, kervanın yürüyeceğinden emin
olabilirsiniz..
Ha, sayısı parmakla sayılacak kadar az olan bu kişilerin, hukukun
boşluklarından faydalandığı konusunda sizinle hemfikirim. İşte
o yüzden yıllardır ben yasa diye diye yırtıyorum
kendimi...
Türkiye'de etkili bir İnternet
Medyası var mı?
Var!
Peki bu medyanın bir yasası var mı?
Yok!
Neden yok?
Yok işte, nedeni yok!
Peki ne işe yarayacak bu yasa?
Her şeyden önce, Ekrem Dumanlı'nın yakındığı "çeteler"in
kökünü kazıyacak. Beni "sorunlu" olmaktan çıkarıp, "sorumlu" hale
getirecek. Yerim, yurdum belli olacak, "sorumlu
yazıişleri müdürüm" olacak, yazışma adresim olacak,
künyem olacak.
Olacak oğlu olacak!
Ama çıkmıyor bu yasa...
Çığlık atıyorum kimse duymuyor sesimi..
Bir tek Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım...
O'nun da tek başına gücü bu yasanın çıkmasına yetmedi!
Ekrem Dumanlı, bu yaraya parmak bastı madem.
Ben bir kez daha avazım çıktığı kadar bağırıyorum o halde:
Ey, İnternet'in nimetlerinden en iyi şekilde faydalanan
Ahmet Hakan, yolda kaldık, bir itimlik destek
lütfen...
İnternet'in baş mağduru Ertuğrul
Özkök, siz değil miydiniz bu sektörün kirlenmesini
istemeyen? O halde buyurmaz mısınız önden?
Ya siz Mustafa Karaalioğlu...
Bu işe önayak
olmak istemez misiniz?
Ekrem Dumanlı dünden hazır; Ergun Babahan,
Tayfun Devecioğlu, İsmail Küçükkaya, Sedat
Ergin ve öteki büyük abiler, elele verip, "İnternet
çeteleri"nin sonunu getirmeye var mısınız?
"Varım" diyorsanız, o halde "tam
destek" rica edeceğim!
Lütfen!