İnsanlık tarihiyle yaşıt bir acı’nın izleri
Bir bebek, bir çocuk ve bir tramvay aynı vahşi öykünün konusu olursa ... Bir keskin nişancının ilkel tetiğine, dürbününe hedef olursa ...
Abone olGAZETECİLER.COM - 1992 Nisan'ında başlayan ve tüm Dünya'nın gözleri önünde 3,5 yıl süren Bosna soykırımını konu alan, uygarlığın ve İnsan Hakları'nın Avrupa'da ne denli bir utanç vesilesi olduğunu anlatan Bosna'da Gönlüm Sonbahar belgeseli, unutmaya eğilimli belleklerimizdeki, bölük pörçük duyumları ve yakın geçmişte yanı başımızda yaşanan büyük bir vahşeti, bire bir yaşamış olan kişilerin ağzından anlatıyor.
Tarihin en önemli olaylarından, acılarından, kayıplarından birisi de, Balkan topraklarında yaşandı. Bosna, inanılmaz savaş ve kıyım öykülerine sahne oldu.
Uzunca bir dönem, insan ve insanlık dramlarıyla anıldır oldu... Acımasız bilinçli ve silahlı katillerin,ruhsuz sniperler'ın yani gözleri dönmüş Sırp keskin nişancıların günahsız kurbanlarından söz etmek istiyoruz. Tek bir ölü bebeğin özelinde, yaşanan anlamsızlığın ve cinayetlerin tümüne değinmek. Bir insanlık suçunu anımsamak ve anımsatmak. Tüm çıplaklığı ve en yakın tanıkların vurguladığı bir dolu örnekle ...
Bir bebek, bir çocuk ve bir tramvay aynı vahşi öykünün konusu olursa ... Bir keskin nişancının ilkel tetiğine, dürbününe hedef olursa ...
Düşmanlığın silahı oldular. Bilinçli bir acımsızlığın mermilerini kustular Saraybosna'nın üzerine ... Bir tutam suyun, yiyeceğin, işin ya da zorunlu koşuşturmanın peşine düşmüş kent insanını hedef aldılar. O dönem ellerinde tuttukları kent yakınlarındaki tepelere sinmişlerdi. Sayıları belli değildi bu gizlenmiş kaatillerin. Ama caniliklerini tüm dünya kısa sürede tanıyacaktı.
Filmin yönetmeni Raşit Görgülü filmini şöyle anlatıyor:
Bosna Ruleti, binlerce acı ve hüznün belki de en dramatik olanı anlatılmıştır. Üç ayrı insan, üç ayrı acı, kişilerin kendi ifadeleriyle tüm insanlıkla paylaşılmıştır. Sadece “savaş kötüdür” önermesinin yalın anlatımı değildir bu belgesel. İnsan onura dair ne varsa, içselleşmiş bir yolculuğun 30 dakikalık bir kesitidir.
Aylarca süren araştırmalar ve dinlenen tüm hikayeler arasından özellikle bu üç büyük kederi paylaşmak, bunu yaparken de , savaşın enkazı silüetini halen üzerinden atamamış bu üç insanın derin acısına yer vermek , salt kamerayı karşılarına koyup anlattıklarını dinlemekten ibaret olmamış. Günümüz teknolojisinin etki oyunları kullanılmayarak sade bir ifade biçimi yöntemi besimsenmişse de, kamera gözümüz, kulağımız dahası kalbimiz oldu.
Tüm anlatılanların fonunda, savaş günlerine ait görüntüler, yaşanan acının ne denli büyük olduğunun sadece göstergesi olarak kullanıldı."