Kulakları var duymuyorlar, gözleri var görmüyorlar!
Türkiye'nin Korona Virüs'e karşı mücadele ve yardım elini herkese uzatması dünya tarihine övgü ile kayıt düşerken içimizdeki müptezellerin devletlerine karşı husumeti gafillikten başka ne olabilir. Dün geceki görüntü üzerine sözü Ibn-i Haldun' bıraktım....
A'raf Suresi 179. Ayet der ki;
“Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte
onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.'
Ne yazık ki bugün bizim ülkemizde birilerinin içine düştükleri durumu bu ayet en güzel şekilde anlatıyor…
Çünkü onların;
Ne yazık ki kulakları var duymuyor, gözleri var görmüyor dilleri var gerçeği söylemiyor…
Aksine hiç utanmadan her gün iftira atıp kendi devletlerini kötülemek için yarışıyor…
Öyle ki;
İbrahim Bayram kardeşimin sosyal medya hesabından" Geçmişte “Teneke kutuda yavan süt tozu geldi” diye sevinen dedelerin torunları bugün “Üzerinde güneş batmayan” krallığa giden karşılıksız yardımlara dahi burun kıvırıyor…" paylaşımı aslında sözün bittiği yer gibi oldu..
Haksız mı?
İşte o günün vesikaları!..
Öyle ki;
Antalya'da yaşayan Fransız Türkiye'nin aldığı tedbirleri “Burada dezenfektanı ve maskeyi ücretsiz veriyorlar. Aradığınız her şey markette var" diye överken, bizim ülkemizde kimi ya Küba'yı övüyor, kimi de gidip Amerikan medyasına alçakça Türkiye'yi karalıyor…
Bütün dünya Tayyip Erdoğan’ı takdir ederken onlar yerden yere vurmak için yarışıyor!
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca ile görüşürken İtalya ve İspanya dahil olmak üzere birçok ülkeye yardım etmesinden dolayı Türkiye'ye teşekkür edip Tayyip Erdoğan’ı takdir ederken onlar kötülüyor…
Kluge “Gereken kaynakların seferber edilmesi için attığı adımlar ve mücadelede gösterdiği liderlik için Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdirlerimi iletmek istiyorum. Sizden de kendisine tebriklerimi ve saygılarımı iletmenizi rica ediyorum” derken içimizdeki müptezeller bırakın iki güzel söz söylemeyi, her gün devletlerini kötülüyor...
*
Şöyle bakıyorum…
Devletimiz Erdoğan’ın liderliğinde kendi ülkesindeki vatandaşlarının her ihtiyacını yerine getirmeye çalışırken 30'un üzerinde ülkenin sıkıntılarını gidermek için de büyük mücadele vermeye devam ediyor…
Çin’e;
Bin adet biyolojik tehlike tulumu…
93 bin 500 adet koruyucu filtreli maske…
Bin adet tek kullanımlık koruyucu kıyafet…
İran’a;
Bin tanı kiti…
4 bin 715 tulum…
20 bin önlük…
2 bin gözlük…
4 bin maske…
78 bin katlı maske hibe edildi…
Bulgaristan’a;
50 bin maske…
100 bin koruyucu tulum…
100 bin gözlük…
Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, "Türkiye Cumhurbaşkanı'nın, talebimi geri çevirmemesine minnettarım" diyor…
Almanya’nın;
2 milyon maske talebi olmuştu. Onu da önümüzdeki birkaç gün içinde temin edeceğiz…
Kuzey Makedonya, Karadağ, Sırbistan, Bosna Hersek ve Kosova'ya sağlık malzemeleri yardımı…
KKTC’ye;
Sağlık Bakanlığı'na teslim edilmek üzere aşı, ilaç, tıbbi malzeme, koronavirüsle mücadele ekipmanları ve tanı kiti içeren hibe anlaşması 11 Mart'ta imzalanarak, malzemelerin ilk bölümü 13 Mart'ta teslim edildi.
Gürcistan’ın;
Kovid-19 salgınıyla mücadelesinde de, tüm kurum ve kuruluşlarıyla etkin iş birliği yürütüyor..
İngiltere’ye;
Sağlık Bakanlığınca hazırlanan maske, N95 maske ve tulumdan oluşan yardım malzemesi, Etimesgut Askeri Havaalanı'ndan A400M tipi kargo uçağına yüklenerek dün gönderildi.
Uçaktaki yardım malzemesinin üzerinde Türkçe ve İngilizce, Mevlana'nın, "Ümitsizliğin ardında nice ümitler var. Karanlığın ardında nice güneşler var" sözlerine yer verildi.
Türkiye’nin İngiltere (NHS) National Health Service için (PPE) personal protective equipment sağlamasını SKY NEWS televizyonu dün canlı yayında vererek teşekkür ediyor..
Kısacası Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyayı perişan eden koronavirüs ile mücadelede takdire şayan şekilde tarih yazıyor…
İçimizdeki müptezeller devletlerini kötülerken;
ABD Savunma Bakanlığı NATO ve Avrupa’dan Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Michael Ryan bakın dün neler söylemiş;
“Türkiye’nin İspanya ve İtalya’ya tıbbi malzeme yardımını takdirle karşılıyoruz. İspanya ve İtalya da bu yardımdan dolayı son serece müteşekkirdi. Türkiye’nin (Avrupa’da) başka bir ülkeye de yardım edip etmediğinden haberim yok ancak olursa da şaşırmam çünkü Türkiye oldukça cömert bir ülke.”
İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chillcot da sosyal medya paylaşımında Türk ve İngiliz bayraklarını yan yana koyarak;
“Koronavirüs ile mücadelede ön safta yer alan Birleşik Krallık sağlık çalışanları için hayati öneme sahip kişisel koruyucu ekipmanın, cömert tedariki için dostumuz ve müttefikimiz Türkiye’ye sonsuz teşekkürler…”
Biliyorum bu sözler içimizdeki müptezelleri çok rahatsız ediyor…
Bakın böyle bir süreçte bile Chatham House'un Konsey Başkanı ünlü İngiliz ekonomist Jim O'Neill ne diyor;
“Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu gelişen piyasalar, yatırım için cazip.”(Ekonomist ve "R"cisi dahil ekonomi profesörlerinin görevi yapacakları açıklamalarla Türkiye'yi daha cazip hale getirmek)
Ah müptezeller ah…
Hollanda'da koronavirüs salgını nedeniyle ölümlerin artması ve cenazelerin yurt dışına gönderilememesi nedeniyle bazı belediyeler mezar başına 8-10 bin euro istemeye başlamış…
Senin devletin ne yapıyor dostlar!..
Dünyanın takdir ettiği, gurur duyduğumuz devletimizi yönetenleri böylesine kritik, böylesine zorlu bir süreçte bu ülkede karalamaya çalışanlara ne denilmeli bilmiyorum…
Allah onları ıslah etsin…
*
Geçtiğimiz gün sosyal medyada ( @ByabancI7)
ironi anlamında çok ilginç ve anlamlı bir paylaşım gördüm..
Diyor ki;
‘ABD, maske ve dezenfektanı takasla almak istiyormuş
Takasa hiç gerek yok!
Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu, İsmail Saymaz, Barış Yarkadaş, Özgür Özel, Meral Akşener, Nevşin Mengü, Gürsel Tekin, Engin Altay zihniyeti alsınlar..
Yanlarında maske dezenfektan
hediyemiz olsun!’
Bence Davutoğlu, Babacan ve Gül’ü de eklemekte sakınca var mı?
Diyeceğim şu ki ülkemde ne gafiller var!
Cüneyd-i Bağdadi der ki;
'Allahü Teâlâ’dan gafil olmak, ateşten olmaktan beterdir.'
*
Ya dün gece...
48 saatlik sokağa çıkma yasağının ardından halk olarak ortaya çıkardığımız manzara karşısında utandım vallahi...
'Niye ani açıklandı, niye böyle oldu' diye devleti eleştirmeyi bırakın!
Devletin bu kararı ani bir şekilde almasının bir nedeni vardır diye düşünmemek saflık olmaz mı?
Günlerdir bu ülkeye sokağa çıkma yasağı getirilmesi için baskı kuranlara bakıldığı zaman sizler ne düşünürsünüz bilmem ama devlet aklının bu doğru kararı böylesine ani almasınında bir nedeni vardır diye neden düşünmezsiniz...
Bunun adı "Devlet"..
Her türlü olumlu, olumsuz olasılığı düşünmek zorunda...
Hadi gece yarısı karar açıklansa nasıl olur du?
Daha iyi!.
Öte yandan..
Bir Büyükşehir Belediye Başkanının günlerdir "sokağa çıkma yasağı kararı alınsın " diye diretirken dün akşam alınan karar sonrası "Niye bizim haberimiz olmadı, bize neden önceden haber verilmeliydi "diye de meydana çıkması çok garip!..
Bu ülkenin son 15-20 yılda yaşadıklarına bir bakın hep güvendiği dağlara karlar yağmış!..
Dün akşam hesapta olmayan ise bizim vatandaşlarımızın hiç gereksiz yere "Açlıktan öleceğiz biteceğiz " dercesine bir anda sokağa atlayıp panik yapması oldu.
Baktık tanıdıklarımız dahil sokakta!
Akılsız baş misali!..
Allah bize niye akıl verdi!..
Hz. Mevlana der ki ;
"Akıl, akıl olduğundandır ki işlerin sonunu görür; sonu görmeyen akıl, nefis kesilir."
Ne oldu sonunu gördük mü?
Korona Virüs'e karşı ortaya konanlar günlerdir bas bas anlatılan o kuralları tanımadan sokağa çıkanların bir çoğu şimdi evlerinde "Acaba" diye kara kara düşünmüyor mu?
Peki bir karton sigara almak, 10 paket çekirdek, kuruyemiş almak, 10 kutu bira almak için sokağa inip kavga eder noktaya gelenlere ne demeli?
O kuralları tanımadan sokağa çıkanların bir çoğunun şimdi evlerinde "Acaba" diye kara kara düşünmemesi mümkün mü?
Hadi şimdi 14 günlük karantinaya!..
Oldu mu?
Kusura bakmayın ama yazımın başında belirttiğim ülkesine ihanet eden muhalefet anlayışından başlayıp dün gece yaşananlara bakınca kimse kusura bakmasın ama 'Korona Virüs testini bırakıp zeka testi demi yaptırsak' demeden kendimi alamadım!
Ne yazık ki!..
Marketler, dükkanlar, büfeler baskına uğradı...
İnsanlar salgın bulaşır demeden birbiri üzerine çıktı...
İki günde kim ölür Allah aşkına...
Ve en acısı bu kadar uyarıya rağmen sosyal mesafeyi bırakın insanlar neredeyse kolkola en acısı hala maske dahi takmadan...
Peki ne oldu?
48 saatlik yasak için (fırınlar emrinizde iken) değdi mi bu risk!..
Bizden adam olmaz kardeşim olmaz!..
Nurcan Yazıcı hoca güzel demiş ‘Şu ülkede herkesin evinde bırakın 2 günü, 1 hafta yetecek yiyecek vardır. (İstisnalar hariç)’
Sevgili dostlar büyük düşünür İbn-i Haldun der ki;
”İnsanı açlık öldürmez, alıştığı tokluk öldürür.”
Durumu en güzel özetleyen söz!..
Türkiye’nin en büyük görünmez sorunu işte bu!..
Rahat yaşamaya alışmışız artık!..
Az fedakarlık sıkıyor bizi!..
Acı ama gerçek...