Ülkede 2. Dünya Savaşı sonrasının ilk koalisyon hükümeti 5 yıl önce kuruldu. Perşembe günü yapılacak genel seçimde yine bir koalisyonun iktidara gelmesine kesin gözüyle bakılıyor, hatta birinci gelen partinin iktidar olamayabileceği konuşuluyor.
Abone ol"Hiçbir kamuoyu araştırma şirketi ya da siyasi kahin, Perşembe günü ne olacağının garantisini veremez."
İngiltere'nin önde gelen kamuoyu araştırma şirketlerinden YouGov'un başkanı Peter Kellner, Cumartesi günü Times gazetesindeki yazısına bu satırlarla başlıyordu. Kellner'a göre ülkede seçim öncesi tablo daha önce hiç bu kadar belirsiz olmamıştı.
Gerçekten de mevcut koşullarda İngiltere'de Perşembe günü yapılacak genel seçimin sonucunu ve sonrasında neler olacağını tahmin etmek imkansız.
2. Dünya Savaşı sonrası İngiltere'de ilk koalisyon hükümeti, Muhafazakar Parti ile Liberal Demokrat Parti tarafından beş yıl önce kuruldu.
Ancak kamuoyu araştırmalarına bakılırsa, genel seçimde yine hiçbir parti parlamentonun alt kanadı olan Avam Kamarası'nda (üst kanat Lordlar Kamarası'nın üyeleri seçimle belirlenmiyor) çoğunluğu elde edemeyecek.
Bu da seçimden birinci çıkacak parti bir azınlık hükümeti kurmaya yönelmedikçe, ki bu seçenek muhtemelen siyasi istikrarsızlığa yol açıp piyasalarda çalkalanmaya yol açacak, İngiltere'de koalisyonlar döneminin süreceği anlamına geliyor.
Perşembe günkü seçimin öncekilerden olası farkı ise bu kez iki partinin kuracağı bir koalisyonun dahi azınlık hükümeti olma ihtimali. Böylesi bir durum ise İngiltere'nin bir süre adeta bıçak sırtında yönetilmesi demek.
'İki parti sistemi'nden bugüne
Oysa İngiltere, siyaset biliminde yıllarca siyasi açıdan istikrarlı "iki parti sistemi"nin en iyi örneklerinden biri olarak gösterilmişti.
Ülke 2. Dünya Savaşı sonrasından 2010'daki son genel seçime kadar (İşçi Partisi'nin 1974'te kurduğu azınlık hükümeti hariç), hep tek parti iktidarına tanık oldu.
Bu süreçte İngiltere'yi tek başına ya siyasi tahterevallinin sağ tarafındaki Muhafazakar Parti, ya da sol tarafındaki İşçi Partisi yönetti.
Gerçi bir üçüncü siyasi güç daha vardı: 1981'de İşçi Partisi'nden ayrılanların kurduğu Sosyal Demokrat Parti, 1988'de Liberal Parti ile birleşti. Ancak Liberal Demokrat Parti adını alan bu siyasi hareket, beş yıl öncesine dek hep muhalefette kaldı.
1979 ile 2010 arasındaki 31 yılda İngiltere'de iktidar sadece bir kez değişti; 1997'de, 17 yıllık Muhazafazakar Parti dönemi bitti, 13 yıl sürecek İşçi Partisi dönemi başladı.
2010'da bu tablo değişti: Seçimden ilk sırada çıkan Muhafazakar Parti çoğunluğu elde edemedi. Üçüncü sırada yer alan Liberal Demokrat Parti ile koalisyon hükümeti kurmak zorunda kaldılar.
İki büyük partiye destek azaldı
İngiltere'yi beş yıl önce koalisyona iten nedenlerin başında ülkenin en büyük iki partisine olan desteğin azalması geliyor.
Öyle ki, 1950'li yıllarda Muhafazakar Parti ile İşçi Partisi'nin toplam oy oranı yüzde 90'dan fazlaydı. Bu oran 1979'da yüzde 80'in altına indi. 2010'daki son seçimde ise yüzde 65'e geriledi.
Kamuoyu araştırmalarına bakılırsa, iki büyük parti açısından beş yıl öncesinden de kötü bir tablo var ortada ve hangisi seçimi kazanırsa kazansın, 650 üyeli Avam Kamarası'nda 300 sandalye bile kazanamayabilir.
UKIP ve SNP çıkışta
Üstelik bu seçimde dikkat çeken iki parti daha var: İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) yükselişi yıllarca İskoçya'da seçimleri açık farkla kazanan İşçi Partisi'ni, Avrupa Birliği ve göçmen karşıtı sağcı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) yükselişi ise Muhafazakar Parti'yi kara kara düşündürüyor.
Zira UKIP'in seçimden üçüncü parti olarak çıkması ve seçim sistemi yüzünden SNP'nin de Cuma sabahı itibarı ile Avam Kamarası'ndaki en büyük üçüncü siyasi grup olması mümkün.
Başbakan ve Muhafazakar Parti lideri David Cameron, kısmen UKIP'in yükselişini durdurmak için bundan iki sene önce bir hamle yapmış ve İngiltere'nin AB'ye üyelik koşullarını yeniden müzakere etmek istediğini söylemişti.
Cameron partisinin bu seçimi kazanması halinde İngiltere'nin AB üyeliğini ülkede en geç 2017'de referanduma götüreceğini açıkladı. Ancak buna karşın İngiltere'de geçen yıl yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerini UKIP kazandı ve partinin oy oranı artıyor.
Seçim sistemi yüzünden UKIP'in seçimde fazla milletvekili çıkarması beklenmiyor. Ancak parti Muhafazakarların genel oy oranını azalttığından birçok seçim bölgesinde onları zayıf düşürebilir.
Buna karşın SNP'nin İşçi Partisi'ne vereceği zarar ise ülkedeki seçim sisteminin de etkisi ile çok daha fazla olabilir.
Dar bölge sistemi ve 'İskoçya' faktörü
İngiltere'de dar bölge seçim sistemi uygulanıyor. Yani ülke 650 seçim bölgesine bölünüyor. Her bölgede en fazla oyu kazanan aday milletvekili seçiliyor.
Ancak tüm seçim bölgeleri eşit seçmene sahip değil. Bu nedenle mevcut sistemin İşçi Partisi için daha avantajlı olduğu, Muhafazakar Parti'nin parlamentoda çoğunluğa sahip olmak için İşçi Partisi'nden yaklaşık yüzde 3 fazla oy alması gerektiği belirtiliyordu.
Manchester Üniversitesi'nden siyaset bilimci Robert Ford geçen ay Observer gazetesindeki yazısında bu durumun sebeplerini şöyle özetlemişti:
"İşçi Partisi'nin bu avantajının çeşitli nedenleri var; Bu partinin güçlü olduğu bölgelerde genelde seçmen sayısı daha az, aynı şekilde kazandıkları bölgelerde seçime katılım oranı daha düşük ve İşçi Partisi bugüne dek geleneksel olarak üçüncü partilere daha az sandalye kaybetti. Yani İşçi Partisi'ne verilen oylar "daha verimli".
Fakat bu kez kamuoyu araştırmalarına göre İskoçya Ulusal Partisi SNP'nin yükselişi, İşçi Partisi'nin bu avantajını azaltıyor.
Gerçi SNP Avam Kamarası'nda 1967 yılından bu yana milletvekili olan bir parti. Ancak milletvekillerinin sayısı hiçbir zaman 11'i geçmedi.
Bugüne dek İskoçya'dan en fazla milletvekili çıkaran, hep çok büyük farkla İşçi Partisi oldu. Eğer ana muhalefet partisi aynı başarıyı bu seçimde de gösterip ülkenin diğer bölgelerinde de oy oranını artırabilse, "daha verimli" oylarının da etkisi ile büyük bir avantaj elde edebilecek.
Ancak İskoç seçmenler bu kez tercihlerini, 60 yıldır ilk kez İşçi Partisi dışında bir partiden, SNP'den yana kullanacağa benzer.
İskoçya Avam Kamarası'na 59 milletvekili gönderiyor. Halen bu milletvekillerinin 41'i İşçi Partisi'nden. Ancak bu kez en az bu sayıda milletvekilini, İskoçya'da her seçim bölgesinde güçlü olan SNP çıkarabilir.
UKIP ve SNP'deki yükselişin nedenlerini, önümüzdeki günlerde yine 'da ele alacağız.
'Daha iyi seçim sistemleri yok mu?'
İngiltere işte tüm bu koşullar altında Perşembe günü sonucu merakla beklenen ve ortaya çıkarabileceği parlamento aritmetiği açısından adeta bilmece gibi bir seçime gidiyor.
BBC'ye konuşan ve geçmişte ülkenin en üst düzey kamu görevlisi olan Lord Gus O'Donnell'ın sözleri ise seçimden ne kadar enteresan bir tablo çıkabileceğinin özeti gibi:
"Görünen o ki seçimi İngiltere'de Muhafazakar Parti, İskoçya'da SNP kazanacak. Buna karşın ülkeyi Ed Miliband ve onun liderliğindeki İşçi Partisi'nin yönetmesi mümkün... Bence insanlar bu sürecin sonunda, 'Daha iyi seçim sistemleri yok mu?' diye soracak."