Sandığa bir gün kala İşçi Partisi seçmenlere, "İskoç Ulusal Partisi’ne verilen her oy Muhafazakarlara yarar" mesajı veriyor. BBC Türkçe’den Emre Temel İşçi Partisi’nin Glasgow’daki seçim kampanyasını izledi, partililere ne kadar umutlu olduklarını sordu.
Abone olİngiltere'de sonucu merakla beklenen ve her ihtimale açık görünen seçimlere bir gün kala, kampanyanın en çekişmeli geçtiği yerlerden biri hala İskoçya.
İşçi Partisi liderleri son günlerde İskoçlara sürekli, tam 36 yıl önce olanları hatırlatıyor, Thatcher döneminde kapanan maden ocakları ve fabrikalar ile bölgede de işsizliğin nasıl arttığını vurguluyor.
Çünkü İngiltere’de 1979’da 13 yıl sürecek Margaret Thatcher dönemini başlatan olaylar zinciri, o dönem İşçi Partisi’nin azınlık hükümetinin, parlamentoda İskoç Ulusal Partisi’nin (SNP) de oylarıyla düşürülmesiyle başlamıştı.
Muhafazakar Parti daha sonra 1992’ye dek tek başına İngiltere’yi yönetti. Son beş yıldır da koalisyonun büyük ortağı olarak iktidarda.
Muhafazakarların İskoçya’daki oy oranı hep düşük düzeyde kaldı, burada seçim yarışları geleneksel olarak İşçi Partisi ile yalnızca İskoçya'da faaliyet gösteren SNP arasında geçti.
İşçi Partisi bu seçimlerde bölgedeki kampanyasını, SNP'ye verilecek oyların esasında Muhafazakarlara yarayacağı savı üzerinden yürütüyor.
İngiltere’nin kaderini belirleyecek mücadele
İşçi Partisi, beş yıl önceki seçimde 650 üyeli Avam Kamarası’nda 258 sandalye kazanabilmişti. 13 yıl iktidarda kalan parti için yeniden ana muhalefet yıllarının başlaması anlamına geliyordu bu sonuç. İşçi Partisi’nin milletvekillerinden 41’i İskoçya’dan seçilmişti.
Yapılan son kamuoyu araştırmaları İşçi Partisi’ni seçim sistemi sayesinde ülke genelinde Muhafazakarlardan daha fazla milletvekili çıkarabilecek konumda, ancak oy oranı olarak onların gerisinde, az farkla ikinci sırada gösteriyor.
Bunun en önemli nedeni ise İskoçya’dan seçilecek 59 milletvekilinin çoğunu, beş yıl öncesinin aksine bu kez İskoç Ulusal Partisi’nin (SNP) çıkarma ihtimali.
Geçen yıl İskoçya’nın bağımsızlığı için kampanya yürüten ancak referandumu kaybeden SNP ile İşçi Partisi arasında İskoçya’da verilen mücadele sadece bölgenin değil, İngiltere’nin de kaderini belirleyeceğe benziyor.
İşçi Partisi Brown’a sarıldı
Bu nedenle BBC Türkçe olarak SNP’den sonra Salı günü bu kez de İşçi Partisi’nin İskoçya’daki seçim kampanyasını izledik.
Partinin seçim öncesi bölgenin en büyük kenti Glasgow'daki son büyük organizasyonuna, İskoçya kökenli eski lider ve eski İngiltere Başbakanı Gordon Brown da katıldı.
Brown birçok kesime göre geçen yılki referandumdan önce sergilediği performansla 'bağımsızlığa hayır' kampanyasında önemli bir isim oldu ve İskoçya’nın İngiltere’den ayrılmamasında önemli rol oynadı. Anlaşılan o ki, İşçi Partisi bölgede SNP’ye yenilmemek için yine Brown’u sahaya sürüyordu.
Son derece tutkulu bir konuşma yaptı Brown. Son beş yılda ülkede aşevlerinin ve çağrı uslü iş sözleşmeleriyle çalışanların (işverenin herhangi bir minimum çalışma saati garantisi vermeden işçiyi çağırdığı ve saat başına ücret ödediği kişiler) sayısının arttığını söyledi. İskoçya’nın da kemer sıkma politikalarından çok olumsuz etkilendiğini belirtti.
Başbakan ve Muhafazakar Parti lideri David Cameron’ın diğerlerinden sadece bir milletvekili fazla çıkarsa dahi görevi sürdürme sözü verdiğini hatırlattı ve ekledi:
"Eğer bir SNP’liyi seçerseniz, Muhazafakarların parlamentoda en büyük grup olmaları ihtimalini artırırsınız. İşçi Partili bir milletvekili çıkarın ki, İşçi Partisi’nin hükümeti kurma ihtimalini artırın."
Brown SNP’ye yönelik eleştirilerini sürdürürken, İskoçlara 1979’da olanları hatırlatmayı da ihmal etmedi:
"Parlamentoda ellerine bir kez güç geçti, onda da bu gücü İşçi Partisi hükümetini düşürmek için kullandılar!"
'Bizim derdimiz sosyal adalet'
Brown’dan önce kürsüye çıkan İşçi Partisi’nin İskoçya’daki lideri Jim Murphy ise SNP lideri Nicola Sturgeon’a yüklenerek başladı.
İmalı bir dille "Ben İskoçya’yı otobüsle turluyorum, Sturgeon ise helikopterle" diyen Murphy, SNP’den farklarını şöyle anlattı:
"Biz sosyal adalet istiyoruz, SNP ise talepleri ile bencilce davranıyor… Onların derdi İskoçya’nın bağımsızlığı için ikinci bir referendum yapmak. Bizim derdimiz ise çalışanların hayat koşullarını düzeltmek."
İşçi Partisi, İskoçya’da yerel parlamentoya daha fazla yetki verilmesini, asgari ücretin saatte 6,70 sterlinden 8 sterline (Yaklaşık 33 Türk Lirası) çıkarılmasını, aşevlerine ihtiyacın ortadan kaldırılmasını, fakir öğrencilere daha fazla burs verilmesini, "sömürüye dayalı" çağrı usulü sözleşmelerin son bulmasını vaat ediyor.
Ancak her iki parti de siyasi yelpazenin solunda yer alsa da, SNP kemer sıkma önlemlerine son verme, kamu harcamalarını yılda 0,5 artırmak gibi vaatleriyle kendisinin gerçek sol alternatif olduğunu, İşçi Partisi'nin Muhafazakarlardan pek de farkı kalmadığını savunuyor.
'Moralimiz yükseldi'
Murphy ve Brown’un konuşmalarının ardından salondan ayrılan İşçi Partililer bir nebze de olsa umutlanmış görünüyorlardı.
Ancak SNP’nin Dumfries’teki seçim kampanyasından farklı bir tablo vardı Glasgow’da. Partililere herhangi bir rozet, broşür ya da afişin de dağıtılmadığını gözlemledik.
Görüşlerini aldığımız İşçi Partililerden Alison Taylor, bir emlak danışmanlığı şirketinin direktörü.
Murphy ve Brown’un konuşmalarının "moralleri yükselttiğini" söylüyor.
Bu sırada lafa giren emekli Mita Gramsey ise Brown’un kendileri için müthiş bir mücadele verdiğini ancak bunu kameraların önünde yapmadığını söyledi.
Gramsey yapılan kamuoyu araştırmalarının da doğru sonuç vermeyebileceği kanısında. Buna karşın o da SNP’ye desteğin arttığını kabul ediyor, bunu İskoçya’yı çok uzun süre yöneten İşçi Partisi’nin yaptıklarının artık doğal ve sıradan şeyler olarak hatırlanmasına bağlıyor.
"Yanlış anlaşılmasın hepimiz vatanseveriz" diyen Gramsey ekliyor:
"Ancak şimdi SNP yüzünden tehdit altındayız."
'Glasgow’da yaşananlar kaygı verici'
Bazı SNP’liler Pazartesi günü İşçi Partisi'nin İskoçya'daki lideri Murphy’nin ünlü komedyen Eddie Izzard ile birlikte Glasgow’un merkezinde miting yapmasını önlemişler ve onunla tartışmışlardı.
SNP lideri Nicola Sturgeon olaylara tepki gösterdi, olay çıkaranlardan ikisinin parti üyelikleri askıya alındı.
Konuştuğum İşçi Partililer bu olaya da değinmeden edemedi. Alison Taylor, olayların çıktığı Glasgow’un merkezindeki Buchanan Caddesi’nde küçük yeğeni ile birlikteymiş. Yaşananların kaygı verici olduğunu, yeğenini hemen uzaklaştırdığını söyledi.
Mita Gramsey de geçen yılki bağımsızlık referandumu kampanyası ve sonrası bu tip olayların arttığını ancak İskoçlar olarak daha önce bu tip şeylere hiç alışkın olmadıklarını vurguladı.
'İngiltere de elbet parçalanacak'
Glasgow sokaklarındaki gerginliği fark etmemiz için fazla beklememiz gerekmedi. Gordon Brown, konuşması sonrası salondan ayrılırken, üzerinde "İskoç Direnişi" yazılı tişörtler giymiş iki kişi tarafından protesto edildi.
Protestocular Brown’ın arkasından Irak Savaşı’na atıfla "Savaş suçlususun! Vatan hainisin! Sen İskoç bir vatan hainisin!" diye bağırdı.
Daha sonra görüşlerini aldığımız protestoculardan James Scott, "Biz bağnaz ve ırkçı kişiler değiliz. Bu ülkenin her bölgesinde yaşayanların hayat kalitesinin artmasını istiyoruz" dedi.
Scott, İngiltere’nin de eninde sonunda parçalanacağı kanısında:
"Bakın tarihe...Sovyetler Birliği, Çekoslavakya, Yugoslavya...Tüm bu birlikler zamanla dağıldı."
Nefes nefese bir yarış
Yıllarca İskoç siyasetine hakim olan İşçi Partisi artık bölgede SNP karşısında kıyasıya bir mücadele veriyor.
Partinin İskoçya’da zayıflama süreci esasında Tony Blair iktidarı döneminde maliye bakanı olan Brown'un daha liberal ekonomik politikalar izlemesi ve İngiltere'nin 2003’te Irak’ın işgaline katılması ile başlamıştı.
İşçi Partisi’nin geçen yıl İskoçya’daki referandum kampanyasında Muhazafazakarlar ile "bağımsızlığa hayır" platformunu paylaşması, burada geri tepmişe benziyor.
Yine de İşçi Partisi’nin İskoçya’daki ağırlığını yabana atmamak gerek. Yapılan araştırmalara göre İskoç seçmenin yaklaşık üçte biri kararsız ve hem onların terchi, hem de katılım oranı seçimin sonucunu etkileyebilir.
İngiltere’de Cuma gününün ilk dakikalarında sandıklar kapandığında gözler özellikle İskoçya’dan gelen sonuçlarda olacak.
Gordon Brown geçen yıl referandum öncesi aktif bir şekilde "Evet" cephesine destek vermiş, "ülkenin bütünlüğünü muhafaza eden kişi" olarak gösterilmişti.
Ülkesi için başardığını İskoçya’da partisi için de başarıp başaramayacağını görmemize artık çok az süre kaldı.