BIST 9.916
DOLAR 35,16
EURO 36,61
ALTIN 2.968,07
HABER /  GÜNCEL

İnfaz listelerinin yer aldığı o belgeler

Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın başlattığı PKK içindeki infazlarla ilgili soruşturma sürerken, önemli bir belge gündeme geldi.

Abone ol

Terör örgütünün, infazları sözde yargılama adı altında tutanaklara döktüğü ortaya çıktı. Türkiye Ekonomi Politikaları (TEPAV) uzmanı Nihat Ali Özcan, söz konusu tutanağı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na sundu. 'Amed Eyaleti Andok Yüksek Askerî Mahkemesi'nde görülen bir davanın iddianamesi ve ekleri' ibaresi taşıyan belge, örgüt üyesi 4 kişinin idam kararı ile ilgili. PKK'nın, 20 sayfalık tutanağı, örgüt mensuplarına ibret vesikası olarak okutturulmak üzere çoğalttığı öğrenildi.

Zaman'ın haberine göre; 2 Mart 1996 tarihini taşıyan tutanakta örgütten ayrılmak isteyen 'Selahattin' kod isimli Mustafa Yıldırım ve 'Rengin' kod isimli Menekşe Mehmedoğlu ile kendilerine yardım eden iki arkadaşının yakalanmamak için örgüt üyeleriyle girdikleri çatışmada bir kişiyi öldürdükten sonra yakalanarak mahkemenin önüne çıkarıldığı belirtiliyor. Örgütün kurduğu sözde mahkeme, infaz kararının altında şu ifadelere yer veriyor: "Not: Yukarıda genişçe izah etmeye çalıştığımız hususlar ve mahkememizin kararı sonucu sanık Selahattin, sanık Karker, sanık Rengin, işledikleri ihanet suçunun karşılığı olarak mahkeme sonrası iddia makamının gözetiminde anında infaz mangası tarafından infaz edilerek, hiçbir ihanet suçunun cezasız kalmayacağını bir kez daha bu olayda göstermiştir."

Sanıklara jüri üyelerinin onayıyla idamlarına karar veriliyor. İdam ettirilen örgüt üyeleri, 'partinin taktik çizgisi ve savaş kurallarının yaşam bulmasını bilinçli olarak sabote etmek, birliğin güvenliğini tehlikeye atıcı tavır ve davranışlarda bulunmak, devrimci disiplin, resmiyet ve emir-komuta sistemi ile oynamak ve ARGK birliğine karşı 'teslim ol' çağrısına karşılık saatlerce süren çatışmaya girmek'le suçlanıyor.

Sözde yargılama tutanağında PKK mahkemesi, neden mahkeme kurulduğunun gerekçesini de şöyle açıklıyor: "Kürdistan'da yalnızca sömürgecilerin çıkarlarını korumak amacıyla yasa ve yargılama sistemleri egemen kılınmış, eksik kalan yerleri de işbirlikçi feodal güçlerin kuralları doldurmuştur. Bu gerçeklik, Kürt halkının kendi adına yasa ve yargılama sistemlerini geliştirememesine yol açmıştır."