Hadi Uluengin'le Nuray Mert arasında bir süredir devam eden tartışma iyice alevlendi. Mert, son yazısında Uluengin'e çok sert yüklendi.
Abone olHürriyet Gazetesi yazarı Hadi Uluengin'le Radikal'den Nuray Mert arasında Suriye gezisinde başlayan tartışma İncirlik üzerinden daha da alevlendi. Uluengin'in Mert ve arkadaşlarını alaya alan "İncirlik Buluşması" adlı yazısına Nuray Mert'ten "başlıklı yazısıyla çok sert bir cevap geldi:
Yazı: Nuray Mert
Kaynak:
- 28 Mayıs günü, Barış ve Adalet Koalisyonu ve Doğu Konferası'ndan bir grup arkadaşımızla, ABD'nin İncirlik üssüne giderek protesto mahiyetinde bir basın açıklaması yapıp, konuyla ilgilenenlere davet mahiyetinde bir çağrı yapmıştım.
ABD veya 'güçlü' belledikleri herhangi bir şeye ilişkin, herhangi bir konuda itiraz edildiğinde, kaleme sarılıp karalama âdetinde olanlar yine rahatsız olmuş. Aslında, çok üzülmelerine gerek yok, zira bu tür sesler basına hemen hiç yansımıyor. O nedenle, bunlardan, her konuda ileri geri konuşmak ve zevzeklik yapmayı siyasi yorum sanan biri, bu konuda saldırabileceği tek şey olarak benim çağrı yazıma karşı laf yetiştirmeye çalışmış. Yazısını, 'Teşekkürler ben almayayım' diye bitirmiş. Rica ederiz, biz zaten, onun gibileri hiçbir şeye davet etmiyoruz.
Aslında sorun, sadece o değil, onun gibi düşünen herkes. O nedenle üşenmeyip yazmakta yarar var. Kim mi onlar? Hani, ne zaman böyle bir eylem, protesto, çaba söz konusu olsa, 'boş işler' diye burun kıvıran, üst perdeden konuşma iddiasında olanlar var ya, son zamanlarda sesi çok çıkan o kalabalık. Hani, 'Adamlar dünyayı yönetecek kadar güçlü, üç-beş kişi ne yapacağınızı sanıyorsunuz' diyen beyinsizler var ya onlar. Kimsenin eylemle, protesto ile bir günde dünyayı değiştireceğini sandığı falan yok. Ama barışa, dahası insanlığa karşı tehdit olarak algıladığınız her şeye, bugün buna yarın şuna itiraz etmezseniz, değil askeri üs açmak, yarın kafanıza anten bile takarlar.
O zaman da, 'Ne yapalım adamlar çok güçlü, biz de bundan sonra böyle gezeriz' dersiniz. Zaten bu kafanın hak ettiği muamale de bu ve halihazırda, kafaları antenli geziyor sayılabilirler.
Bakın, mesele İncirlik'ten öte bir mesele. Dünya büyük bir işgal ve talan tehdidi yaşıyor. Ortadoğu bu tehdidin merkezinde. Değil sadece İncirlik; Türkiye'nin bu işgal ve talanın merkez üssü olması söz konusu. Buna karşı söyleyecek hiç mi sözünüz yok? Söz söylemek, karşı çıkmak anlamsız mı sanıyorsunuz. Asıl anlamsız olan, tırsıp oturmak, kendinizi adam yerine koymamak. Talan ve işgale girişenlerin asıl hedefi sizi adam saymamak, onun için de öncelikle sizin insanlıktan istifanızı vermiş olmanız.
Kanmayın, insanlıktan gönüllü istifa edenlere, onlar iflas etmiş zihinler, körelmiş vicdanlar, tükenmiş ruhlar. Onlar ölü canlar. Onları hiçbir şeye davet etmiyoruz, onlar yaşamıyorlar. Onlarınki bitkisel hayat. İşi sululuğa dökmeleri bundan.
İnsanlık, güç gördüğü yerde tırsanlara kalsaydı, bugün hâlâ mağaralarda yaşıyor olurduk. Bunlar o devirde gazeteci olsaydı, 'Dinozorlar bizden güçlü, aman mağaradan dışarı adımınızı atmayın', 'Ateşle oynamayın eliniz yanar, taşı yontmayın eliniz kanar' diye yazarlardı. Uymayın bu küçük beyinlere, yanındaki adam uçurumun kenarında ayağı kayınca, ilk düşündüğü elini uzatmak değil korkup uzaklaşmak olan tabansızlara. Onlarla insan olarak tek bağımız biyolojik yakınlığımız. Akbabalara, sırtlanlara yakınlığımızdan fazla farkı olmayan bir yakınlık. İnsanı insan yapan ne varsa o yakınlığın ötesine düşüyor. Onlardan ne kadar uzaksak o kadar insanız.