BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,85
ALTIN 2.965,05
HABER /  MEDYA

İnce polemiği iyice sertleşti zehir zemberek sözler!

Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı bugünkü yazısında, Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ı hedef alan zehir zemberek ifadeler kullandı. Alçı, kendisine madara oldu diyen Hakan için, 'patolojik şahsiyet', 'omurgasız', 'muhbir' gibi sözlerle yüklendi.

Abone ol

Geçtiğimiz günlerde katıldığı televizyon programında Muharrem İnce'ye sorduğu sorularla eleştiri oklarının hedefi olan gazeteci Nagehan Alçı ile ilgili polemik sürüyor. Alçı bu kez İnce karşısında madara olduğunu söyleyen Ahmet Hakan için çok sert sözler içeren bir yazı kaleme aldı.

Ahmet Hakan, 1 Haziran 2018 tarihli 'Gazeteciliğin geldiği son nokta' başlıklı yazısında, Muharrem İnce'nin konuk olduğu, Nagehan Alçı'nın da gazeteciler arasında yer aldığı televizyon programıyla ilgili olarak 'Eskiden...Siyasetçiler madara olurdu. Bugün... Gazeteciler madara oluyor.' ifadelerini kullanmıştı.

Alçı, Ahmet Hakan'ın bu sözlerine yanıt niteliğinde 'Çoktan madara olmuş bir muhbirin portresi' başlıklı yazısıyla yanıt verdi. Alçı Ahmet Hakan'ı kastederek "AK Partililerden CHP’lilere, MHP’lilerden HDP’lilere toplumdaki herkesin müşterek nefretini kazanmış bir insan düşünün. 80 milyon içinde hiç kimse ona güvenmiyor ve sözlerine inanmıyor. Çünkü dara düşünce herkesi yarı yolda bırakmış, zor durumdakilere acımasızca tekme vurmuş." sözlerini kullandı.

Ahmet Hakan için 'Yeri gelmiş şahsi menfaatleri için en yakınlarını ve hayatında sadece iyilik gördüğü dostlarını sırtından hançerlemiş, en samimi arkadaşlarına bile kasten kötülük yapmış. Kötülük yapmakla ve kötü insan olmakla gurur duyan bu patolojik şahsiyet utanmadan hâlâ, tüm Türkiye’ye defalarca madara olduğu halde ahkâm kesiyor.' diyen Alçı'nın yazısının devamı şöyle:

RÜZGÂR NEREDEN ESERSE...

5 sene önce bugünlerde ortalık yangın yeri iken Gezi’ye katılan gençlere övgüler yağdırıyordu, ama şimdi zayıf durumda oldukları için Gezicilerle dalga geçiyor, onları aşağılıyor. 3 sene önce bugünlerde HDP ve Selahattin Demirtaş’a sırf Erdoğan devrilsin diye destek veriyor, HDP propagandası yapıyordu, ama şimdi hapishanedeki Demirtaş’a ve HDP’ye vurdukça vuruyor. HDP’li Barış Atay’ı sırf kişisel nedenlerden gözaltına aldırtmak için kasten ihbarcılık yazısı yazıyor ve amacına ulaşıp Atay’ı yaka paça içeri attırınca da yalandan “Ben böyle istemiyordum” minvalinde şeyler söylüyor.

27 Ağustos 2015 tarihindeki yazısında Tayyip Erdoğan’a açıkça “Hırsız” diye hakaret ediyor. Erdoğan’ın “Çalıyorum ama çalışıyorum” dediği yalanını söylüyor. Erdoğan’ı destekleyenlere “Hırsız goygoycuları” diyor, ama şimdi Cumhurbaşkanı’na ve iktidara yaranmak için her şeyi yapıyor. İktidar mensuplarına “Emrinizdeyim” diye haberler gönderip diğer yandan da “Ya kazanırsa” hesabıyla Muharrem İnce’ye yanaşıyor. Kaybettiği gün İnce’ye ilk tekmeyi atacak kişi yine kendisi... Ancak beni esas rahatsız eden tüm bunlardan başka bir nokta, zira onun omurgasızlığını ve kötücüllüğünü herkes biliyor. Bence bunlardan da vahimi, ona sadece iyilik yapmış olanları, en yakınlarını sırf kişisel çıkarları için sırtından bıçaklamış olması.

Evet, 28 Şubat soruşturmasıyla ilgili hükümete yakın medyada çıkan haberlerin köşesinden reklamını dahi yaptı bu insan. İçinde tutuklanacaklar listesi olan bu haberleri normalleştirdi, yaygınlaştırdı. Korktuğu savcı ve polislerin hoşuna gitsin diye eski patronu Aydın Doğan’a, en yakın çalışma arkadaşlarına ve daha başka birçok kişiye böyle bir kazık atabildi. Muhbirlikten ve gammazcılıktan başka bir şey değildir bunun adı. Üstelik bu yazıdan sonra görüntüyü kurtarmak için “Aman ben böyle bir operasyonu da doğru bulmuyorum. Bunu da belirteyim” gibi bir toparlama yazısı bile yazmadı. Oysa daha 3 ay öncesine kadar Aydın Doğan’ın önünde düğmelerini ilikleyen sanki ondan başkası değildi. Kendi hesabınca önce zeminini hazırladığı tutuklamaları bekliyor, sonra da Barış Atay olayında olduğu gibi “Doğru bulmuyorum” diye yalandan bir yazı yazacak.

Türk basın tarihi çok sayıda kötü insan görmüştür ama bu derecesinin daha önce geldiğini sanmıyorum."