23 Nisan tatilini fırsat bilip kısa bir yolculuk yapmak istediler ama...
Abone olBu yaşananları okurken biran korku filmi izliyormuşunuz hissine kapılabilirsiniz. Çünkü yaşananlar sanki bir film...
İşte fırsat bilip çıktıkları eğlenceli tatil yolunda onların başına gelen tüyler ürperten olay...
Hürriyet'ten Sibel Arna'nın haberine göre Özgür Ülkebaş tekstilci, Aslı Akarsu İngilizce öğretmeni. 23 Nisan tatilini fırsat bilip Aslı'nın motorla ilk uzun yol seyahatine çıktılar. Antalya'ya doğru. Aslı yorulduğu için Kütahya'da gecelemeye karar verdiler.
Tam otele yerleşecekleri sırada döner bıçaklı bir akıl hastası tarafından resmen doğrandılar. İşte o dehşet gecesi...
ÖZGÜR: İstanbul'dan Antalya'ya gitmek için yola çıktık. Fazla yorulmayalım diye Kütahya'da durduk. Bir otele vardık. Motoru otelin kapısına çektim. Otelle anlaştık ben eşyaları almaya çıktım. Bir iki adım attım, ilk hissettiğim şey kulağımda bir çınlama, gözüm karardı, boynumdan aşağı bir sıcaklık hissettim ve yerdeydim. Kafamı bir yere çarptım zannettim, sırt üstü döndüm, karşımda bir silüet ama görüntüyü odaklayamıyorum. Beyaz atletli, uzun ince bir tip, elinde parlak bir şey indirip kaldırıyor üzerime. Gözünde vahşi bir bakış, nefret, kin. Özellikle yüz bölgeme, kafama doğru vuruyor. Üzerimde motor ceketi var, kolluk korumaları var, gayri ihtiyari gardımı aldım ve tekmeliyorum yerde. Ama ne fayda! Bir saniye bile es vermeden indiriyor döner bıçağını.
ASLI: Ben otelin içindeyim. Bir inleme duydum, Özgür'ün sesini tanıdım ve hemen kendimi kapıdan dışarı attım. Özgür yerde yatıyor, suratında kanlar var. Adamda iki eliyle Ninja kılıcı gibi tutmuş vuruyor. Özgür yüzünü korumaya çalışıyordu. Dondum.
ÖZGÜR: İlk yarayı koluma aldım, bileğimden parça koptu. Kolum inince gözümü kesti. Allah'tan göz kapağım kesildi. Beş dikiş var. Gözüm kesilince kan boşandı, görememeye başladım. Hamle yapacak anım yok, o kadar hızlı vuruyor.
ASLI: Özgür çok çeviktir. İki saniye dursa kalkardı. Ben iki kere yapma diye bağırdığımda bile durmadı, o feci gözleriyle bana baktı ama kesmeye devam etti. Gözü kesildiğinde Özgür, "Öldürüyor Aslı bir şey yap" dedi. Otelin içine koştum, "Yardım edin öldürüyor" dedim. Resepsiyondaki amca sadece baktı. Benim çığlıklarıma yukardan üç iri adam indi ve onlar da sadece baktı. Sadece izlediler. Bir adım bile atmadılar.
ÖZGÜR: Akan kanı anlatmama imkân yok. Otelin önü ve sonradan kendimizi attığımız lobi kırmızıya boyandı. İnsanların müdahale edememesini anlıyorum ben. Ama yine de uzaktan da olsa dikkatini dağıtabilirlerdi, sandalye falan atsalar ben kendimi kurtarabilirdim. O iki saniyeyi nasıl yakaladım biliyor musunuz? Aslı adamın üzerine hamle yaptı. Çocuk ona döndü ve iki tane onun kafasına vurdu. Aslı yere yığılınca ben ayağa kalktım.
ASLI: Ben zaten bana vursun diye atladım. Kafamdan ve sırtımdan kesti ama Özgür kalkınca ben de hemen kalktım ve koştuk. Arkamızdan gelmedi, döner bıçağını attı ve kaçtı. Kaçarken meydanda yakaladılar. Sonradan fark ettim ki bıçak bana vurduğu son darbede çantama geldiği için kırılmış.
YANAĞIM OMZUMA DEĞİYORDU
ÖZGÜR: Lobiye o ilk girdiğimiz an Aslı'nın yüzüme bakıp, "Özgür yüzün yüzünü tut" demesini unutamıyorum. "Çok mu kötü" dedim Aslı'ya elimi bir attım yanağım yok. Ondan sonrası bağırış çağırış, polis çağırın, ambulans çağırın, kan kaybediyorum. Hastanede göz kapağımı, kulağımı canlı canlı diktiler. Bir taraftan da sürekli azar. "Bağırma, rahat dur, adam ol, kıpırdama" Düşünün kan kaybetmişim, korkmuşum, dehşet içindeyim, soğuk ve zangır zangır titriyorum. Üç buçuk saatlik operasyonun hepsinde ayıktım. Sebebini bilmiyorum. Sağlık Bakanlığına ve hastaneye yazıp soracağım.
ASLI: Uzun süre benimle kimse ilgilenmedi tabii. Benim belime kadar lüle lüle saçlarım vardı. Kan dursun diye saçlarımla tampon yaptım öyle geziyordum. Polise ifade veriyorum, dolanıyorum, telefonları şarj ediyorum. Sonra ben söyledim, "Benim kafam da kesik, dikin" diye. Dikerken kanları temizleyemediler ve kestiler saçlarımı. O kanlı saçlar dökülürken, Özgür'ün durumundan haber alamazken o an ilk defa ağlamaya başladım. Kafamı Allah ne verdiyse diktiler, zımbalıyorlar bir taraftan "Abi denk geldi mi abi tut tut" diye bağırıyorlar başımda. Olmuyor zımbayı söküyorlar tekrar zımbalıyorlar. Profesyonel cerrahlar Özgür'ün yanında çünkü. Aynı doktor bir buçuk saat bana psikolojik işkence yaptı. Özgür'ün durumunu sorduğum her defasında da "Susturun şu kadını" diye azarladı.
İKİ YIL SONRA SERBEST
ÖZGÜR: Çene kemiğimde de kırık olduğunu sonradan anladılar. Çünkü ameliyattan sonra çekildi tomografi. Artı sinirlerin bir kısmını bulamadılar. Dudak bölgesinde tamamen his kaybı vardı. İkinci bir ameliyat şarttı. O ameliyatta geçen pazartesi yapıldı Şu anda yüzde 10 hissediyorum ama doktor yüzde 70'e çıkacağını söylüyor. İşin asıl dramatik tarafı bana saldıran çocuk aynı gün sabah birine daha saldırıyor, yaralıyor. Savcı karşısına çıkıyor, 'akli dengesi bozuk' diye salınıyor. Daha önce de Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yatmış. Şu anda tutuklu. İki cinayete teşebbüsten maksimum üç sene ceza alıyor. O üç seneyi de muhtemelen yine Manisa'da yatacak ve çıkacak. Zaten ifadesi: "Satanist oldukları gerekçesiyle saldırdım. Daha evvel Manisa'da yattım, akli dengem bozuk." Bütün kolu dövme dolu. Bana göre şiddet eğilimli bir psikopat. Ölmememiz mucize. İki sene sonra belki de çocuğunuzu bulacak.