BIST 9.659
DOLAR 34,58
EURO 36,38
ALTIN 2.934,10
HABER /  GÜNCEL

İmralı o canlılara hayat veriyor!

Başlığa bakıp tepki gösterebilirsiniz. Ama işin aslı öyle bildiğiniz gibi değil. Adaya çok şey borçluyuz. Nasıl mı?

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- Abdullah Öcalan nedeniyle balıkçıların İmralı adasına 5 milden fazla yaklaşmaları yasak. Marmara denizinde bulunan İmralı adası sayesinde bitme noktasına gelen balıkçılık, yeniden can buluyor.

İşte bu yüzden Milliyet yazarı Mehveş Evin, 'İmralı'ya şükürler olsun!' diyor. Hatta köşesine de bu adanın fotoğrafını koydu.

İmralı ve çevresinin balıklar için yaşam alanına dönüştüğünü belirten Evin, bu sayede vatandaşın sofrasının şenlendiğini yazdı. Sadece bu değil balıkların çoğalmasına neden. İki nokta daha var. Evin, diğer nedenleri de yazıyor:

"(...)Evet! Marmara’da kalan son 3-5 balık çeşidi, İmralı ve çevresinde yaşıyor. Ada, güvenlik nedeniyle balık avcılığına tamamen kapalı. Anlayacağınız bugün hâlâ balık yiyebiliyorsak, o da bu yasak sayesinde... Gerçi bazı uyanıklar bu yasağın delinmesi, bölgenin ava açılması için baskı yapıyor. Çünkü İmralı ve çevresi karagöz, lüfer, kolyoz kaynıyor!
Aslında Marmara’da üç nokta, güvenlik nedeniyle avcılığa kapalı:
1- İmralı ve 5 mil çevresi
2) Erdek (NATO)
3) BOTAŞ’ın bulunduğu Marmara Ereğlisi"

BALIKÇILAR BUNLARI TARTIŞIYOR

Yazara göre asıl problem kanunsuzluk veya mevcut yönetmeliklerin keyfi nedenlerle değiştirilmesi. Yazar, balıkçılığın kurtuluşunun yol haritasını da çıkarıyor:

"(...)Boğaz’ın kuzeyindeki av alanının Paşabahçe Feneri’nden   Çubuklu’ya kadar genişletilmesini dün yazmıştım. Bugün İstanbullu balıkçılar bu konudaki sorunlarını AB Komiseri Stefan Füle’ye iletme fırsatı bulacak.
Komiser’in bizim sularımızdaki balıklarla ne alakası var diyeceksiniz... Türkiye, AB’ye tam üyelik sürecinin 13’üncü faslını yani 'Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı'nı temmuzda açtı. Balıkçılıkla ilgili konular da bu faslın içinde.
Balıkçıların tartıştığı acil başlıklar şöyle:
1- 2006’da AB Komisyonu’na Su Ürünleri Genel Müdürlüğü’nün kurulacağı konusunda söz verildi ama hâlâ tık yok... (Kurum, 1995’te 'yük oluyor' diye kaldırılmış, o tarihten itibaren de sular talan edilmişti.)
2- 1380 sayılı su ürünleri kanunu bir an evvel Meclis’ten geçmeli. İnsiyatif Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda olmasına rağmen adım atılmıyor.
3- Marmara’daki gırgır teknelerine boy standartı getirilmesi... Boğaz’daki avlanma alanının genişletilmesi yerine, Boğaz’ın tamamen gırgır ve trole kapatılması.
Anlayacağınız denizlerimizle ilgili acilen yetkili ve işlevsel bir kuruma, harfiyen uygulanacak bir kanuna ihtiyacımız var. Tekrar  söylüyorum, hep söyleyeceğim:  Bu vahşet sürerse çocuklarınız  balıkları ancak akvaryumda  görecek.