BIST 9.194
DOLAR 34,55
EURO 36,63
ALTIN 2.922,84
HABER /  GÜNCEL

İmralı Ligi'nin lideri Öcalanmış!

Burusa İnönü değil İmralı. Bir yanda Öcalan'ın takımı öteki yanda diğer ekip. İşte İmralı Ligi'nin puan durumu...

Abone ol

Ertuğrul Özkök'ü ziyaret eden terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın avukatları İmralı'da olan biteni aktardı. Özkök 'off the record bölümünü yazmadım' dese de record bölümler bile başlı başına çok ilginç...

Özkök'ün bugünkü köşe yazısının başlığı okura 'hadi beni oku' dercesine adeta göz kırpıyordu: İmralı'da maçı kim kazanıyor?

Sözkonusu maç olunca akıllara karşılaşmada oynayan taraflar geldi.

Bunu tahmin etmek hiç de zor değildi: Öcalan ve ötekiler...

Şimdi Özkök'ü okumanın zamanı geldi:

DÜN Abdullah Öcalan’ın avukatları ziyaretime geldi.

Onlardan aldığım bilgiler ışığında size biraz İmralı’daki hayattan görüntüler aktarayım.


DÜN Abdullah Öcalan'ın avukatları ziyaretime geldi.
Onlardan aldığım bilgiler ışığında size biraz İmralı'daki hayattan görüntüler aktarayım.
Öcalan'ın hayatındaki yenilik, aynı binaya nakledilen 5 başka mahkûmla birlikte yaşamaya başlaması.

Bu mahkûmlardan üçü 30'lu yaşlannda. İkisi ise 50-55 yaşlan arasında.
Dördü PKK, biri TİKKO davalarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptmlmışlar.
Hepsi ayn hücrelerde kalıyor.
Pazartesi, çarşamba, cuma günleri öğleden evvel birer saat bir araya gelebiliyorlar.
Salı ve cuma günleri birer saat birlikte spor yapma imkânlan var.
Genellikle voleybol ve futbol oynuyorlar.
Avukatlannın dediğine göre, "Maçlan hep Öcalan'ın takımı kazanıyor."

HANGİ GAZETELERİ OKUYOR

Öteki 4 mahkûmun televizyon seyretme imkânı var.
10-12 kanalı izleyebiliyorlar.

Ancak Öcalan'a henüz televizyon verilmemiş. Sadece radyo dinleme hakkı var.
Öcalan "Taraf", "Hürriyet", "Milliyet", "Radikal" gazetelerini düzenli okuyormuş.
Öteki mahkûmlar da öteki gazeteleri okuyormuş. Haftada üç gün bir araya gelince, birbirlerine öteki gazetelerde yazılanlarla ilgili bilgi aktarıyorlarmış.
Avukatian ile görüşmeleri bir salonda masa etrafında yapılıyormuş.
Masanın etrafında bir de devlet yetkilisi bulunuyormuş.
Konuşma sesli olarak kayda alınıyormuş. Avukatlann önüne de not almalan için bir kâğıt konuyormuş.
Ancak tuttukları notları dışan çıkaramıyorlarmış.
Bu notlar bir ay sonra kendilerine iade ediliyormuş.
Görüşmelere katılan resmi görevli ise her defasında 8-10 sayfa not tutuyormuş.

DEVLET ADINA KİM GÖRÜŞÜYOR

Meselenin en can alıcı noktasına gelince.
"Devlet"in Öcalan'la görüştüğü artık resmen biliniyor.
Ama "Devlet" adına kimler görüşüyor? Eskiden olduğu gibi sadece MİT mi?
Öcalan bu konuda avukatlanna çok açık bilgi vermiyormuş. Ancak onlann edindiği izlenim şu: "Devlet adına karma bir ekip görüşmelere katılıyor." Bunlann içinde asker de var mı?
Onlann edindiği izlenime bakılırsa "Evet var".
Bu görüşmeler düzenli olarak sürdürülüyor.
Peki Öcalan gerçekten ne istiyor?
Ben onun adına yazılanlara bakıyorum, doğrusu ne istediğini tam olarak anlayamıyorum.

ÖCALAN MASAYA NE KOYDU?
OKUMAK İÇİN İKİNCİ SAYFAYA GEÇİNİZ

[PAGE]



Avukatları isteklerini şöyle sıralıyor: B Hakikatleri araştırma komisyonu kurulsun.
Parlamento banş karan alsın.
Demokratik özerklik konusu masaya konsun.
Bunlann hepsi genel konular.
Öcalan geçen yıl bir "demokratik açılım" planı açıklayacağını duyurmuş ama bunu açıklamamıştı.

167 SAYFALIK BELGE NE OLDU

Avukatlarından biri buna şu cevabı verdi: "Aslında 167 sayfalık bir plan yaptı. Bunu devlete verdi. Ancak bize verilmedi. AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) bu metnin kasım ayına kadar kendisine iletilmesini istemişti. Ancak Türkiye metni oraya da göndermedi. Bize gelen bilgiye göre, Türkiye ocak ayma kadar süre istemiş. Galiba 5 Ocak'tan önce gönderecekmiş." Devlet bunu niye açıklamıyor?
Avukatlarının ortak görüşü şu: "Herhalde devlet bu planı, kendisi açısından kabul edilemez buldu." Dikkat ettiyseniz, bütün konuşmalarda hep "devlet" kavramı geçiyor.
AK Parti hükümetinden hiç söz edilmiyor.
Anladığım kadarı ile AK Parti bu konuda işi soyut bir "devlet" kavramı üzerine yıkıp, kendisi sorumluluk almıyor.
Benim görüşüm de şu: Bu konuda siyasi bir liderlik cesareti gösterilmezse sorun nasıl çözülecek?
Hele hele geçmişte "devlet" adına iş yapan insanlann bugün mahkemelerde süründüğü göz önüne alınırsa, kim bunun altına elini koyabilir?

TÜRKİYE MESELESİNİ KONUŞ MESAJI

Avukatlannın ağzından işittiğim en önemli söz ise şu oldu: "Öcalan, sorunun çözüm sürecinde, Türkiye'nin hassasiyetinin dikkate alınması gerektiğini" söylüyormuş.
Demokratik özerklik meselesinin de etnik temelde bir çözüm olarak sunulmaması gerektiğini ısrarla söylüyormuş.
Hatta BDP'li milletvekillerinin Meclis'te Türkiye'nin genel meselelerinde de söz alıp görüşlerini aktarmalannı istiyormuş.
Onlar açıkça söylemediler ama aldığım hava şu: "Habur olayının iyi yönetilmediğini düşünüyorlar." Öteki meseleler de Habur gibi iyi yönetilmezse Kürt sorununun yanında bir "Türk sorunu"nun da çıkabileceğinden endişe duyuyorlar.

HAZİRAN ÖNCESİ NE OLABİLİR

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim.
Avukatian, haziran ayına kadar sürecek "eylemsizlik" kararının iyi değerlendirilmesi için gazetecilerle görüşüyorlar.
Görüştükleri gazetecilerin adlannı Öcalan mı verdi, kendileri mi belirledi sormadım.
Onlar da seçim sürecinde bazı şeylerin yapılamayacağını biliyorlar.
Ama mesela "Hakikatlerin araştırılması kurulunun" hemen oluşturulabileceğini düşünüyorlar.
Öcalan'ın avukatian ile yaptığım görüşmenin zabıtları bunlar.
Bir de off the record bölümü var ki, çok ilginç. Ama onu yazamıyorum.