Başbakan Erdoğan, Endonezya'nın Bali kentinde düzenlenen 5. Bali Demokrasi Forumu'nun ''Demokratik Küresel Yönetişimin Uluslararası Barış ve Güvenliğe Katkısı'' konulu paneline konuşmacı olarak katıldı.
Abone olİNTERNETHABER- Endonezya'da Demokrasi Forumu'nda konuşan Başbakan Erdoğan, hem BM'nin hem de IMF'nin konumuna ağır eliştiriler getirdi. Erdoğan, "İMF ile çalışmayı arzu etmiyoruz" deyip Nisan ayında tüm borcun sıfırlanacağını ilan etti.
BM'ye yönelik eleştirilerini ise "Her şey 5 daimi üyenin iki dudağı arasında" sözleriyle dillendirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''IMF, kime, nerede, nasıl yardım elini uzatıyor, hangi şartlarda yardım elini uzatıyor, bunlar çok çok önemli. Örneğin herhangi bir
para biriminin etkisi altında mı dünya yönetilecek, onun döviz baskısı altında mı dünya yönetilecek, yoksa uluslararası en azından değişmezliği, bir belirleyiciliği olan bir altın gibi, tarihten bu yana her zaman onurunu koruyan bir birime niçin geçilmez, düşündürücüdür'' dedi.
Moderatörlüğünü Barış ve Demokrasi Enstitüsü'nden Dr. Hassan Wirajuda'nın yaptığı panelde, Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai de konuşmacı olarak yer aldı.
Başbakan Erdoğan, değerlendirmelerinde geçen yüzyıl ile bu yüzyılın birbiriyle ilişkisi üzerinde durmak istediğini belirterek, geçen yüzyılın ilk yarısında özellikle çatışma ve savaşlar yaşandığını, bu durumun getirdiği sıkıntılarla ikinci yarının geçtiğini, yapılan çalışmalar sonunda da birçok uluslararası kuruluşun tesis edilmeye başlandığını anlattı.
Gelişmiş ülkelerde, ''21. yüzyıl küresel barışın inşa edildiği yüzyıl oldu'' yönünde değerlendirmeler bulunduğunu anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''(Küresel barışı ne üzerine inşa edeceğiz)dediğimizde, bu eksikliği giderebilmek için geçmişte yaşanan felaketlerden alınan dersle ne gibi adımlar atılabilir, bunun üzerinde çalışmalar yapıldı. Burada siyaset, ekonomi, güvenlik alanlarındaki sıkıntılar değerlendirmelerde, çalışmalarda yerine alıyor. Birleşmiş Milletler'in (BM) kurucu şartına baktığımız zaman orada bu, kendini buluyor. Nedir bu? İnsanlığın barışı orada kendini buluyor, huzuru, insan hakları, insan onurunun korunması ve büyük uluslarla küçüklerinin eşit şartlarda bir yaşam ortaya koyabilmesi burada yerini alıyor. Bu bir hak eşitliğidir, orada ifade edildiği şekliyle bu yaşama geçirilebildi mi? Buna baktığımızda ne yazık ki orada ifade edildiği şekliyle yaşama geçirilmedi. Bunu uygulamada görüyoruz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında hakim olan soğuk savaş dengelerinde bu idealleri hayata geçirme konusunda önemli eksiklikler ortaya çıktı. Bu dönemde, uluslararası siyaset ve güvenlik yapılarında demokratiklik, katılımcılık ve kapsayıcılık ilkeleri çoğunlukla iki kutuplu düzenin, stratejik çıkar hesaplarının gölgesinde kalmıştır.''
Başbakan Erdoğan, dünyada büyük çapta 1970'lerden sonra demokrasi rüzgarının esmeye başladığını, demokrasi arayışlarının ''Demir Perde''nin çökmesiyle hız kazandığına dikkati çekerek, ''Latin Amerika, Doğu Avrupa ve son olarak da Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da tezahürünü gördüğümüz bu demokrasi rüzgarı sayesinde uluslararası camianın yarısından fazlası temsili demokrasilerle tanıştı. Bu, halkların geleceğe yönelik umudunu da artırmış durumda'' diye konuştu.
DEMOKRASİ RÜZGARININ HEYECANINI GÖRÜYORUZ
Demokrasi rüzgarının estiği bölgelerdeki topluluklarla görüştüklerinde onların heyecanına, coşkusuna şahitlik ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Bu halklar, 'bu heyecan bazen bize ağır bedeller ödetmesine rağmen en azından artık benim iradem saygı görüyor, benim iradem iktidar olabiliyor' diyor'' ifadesini kullandı.
Uluslararası kuruluşlarda sözünü ettiği değişimin, ''farklılıkları yönetme ve ortak paydalar temelinde küresel adalet duygusunu tatmin konusundaki becerilerinin artırılmasıyla'' ilgili olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Dünyanın bütün ülkelerinin, devletlerinin yer aldığı BM topluluğunun, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin dışında etkinliği nedir? Bunun ele alınması lazım. Bu 5 daimi üyenin iki dudağının arasında her şey. Bunun bir tanesi, bir olaya 'ret' dediği zaman, 'veto' dediği zaman oradan sizin bir netice çıkarmanız mümkün değil. Yıllar yılı yaşadığımız bir İsrail-Filistin olayını halen BM çözememiştir, son dönemlerdeki İsrail-Gazze olayını BM çözememiştir, Somali'de acziyet içindedir, aynı şekilde Myanmar'da acziyet içindedir. BM bunları çözmek için var, bunları halletmek için vardır. Ne zaman devreye girecek, ne yapacak?
IMF, kime, nerede, nasıl yardım elini uzatıyor, hangi şartlarda yardım elini uzatıyor, bunlar çok çok önemli. Örneğin herhangi bir para biriminin etkisi altında mı dünya yönetilecek, onun döviz baskısı altında mı dünya yönetilecek, yoksa uluslararası en azından değişmezliği, bir belirleyiciliği olan bir altın gibi, tarihten bu yana her zaman onurunu koruyan bir birime niçin geçilmez, düşündürücüdür.''
IMF İLE ÇALIŞMAYI ARZU ETMİYORUZ
Başbakan Erdoğan, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) bazı ülkeler için bir çıkış, reçete gibi gösterildiğini ancak bunun tam aksine IMF'nın çalıştığı ülkelerde ciddi sıkıntılara neden olduğunu belirtti.
Türkiye'nin de IMF ile yaptığı çalışmaların bedelini çok ağır ödediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Biz şu anda 3 dönemdir Stand-by anlaşması yapmıyoruz. 23,5 milyar dolarla devraldık, şu anda 1,3 milyar dolarla duruyoruz. Nisan ayı itibariyle de bunu sıfırlayacağız. IMF ile çalışmayı da arzu etmiyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Erdoğan, ''Gönül arzu ederdi ki IMF bir Uluslararası Para Fonu olarak darda, zorda kalmış ülkelerin adete tulumbasına su akıtan bir birim olsun ve bu tulumba üretmeye başlasın. Böyle bir durum söz konusu değil, bunu başarmamız gerekiyor'' dedi.
Uluslararası kuruluşların küresel yönetişimde önemine işaret eden Başbakan Erdoğan, BM, AGİT, IMF ve OCED'nin süratle değiştirebilmesi için reforme edilmesinin gerektiğine inandığını söyledi.