IMF, finansman zorluklarının bazı Avrupa ülkelerini etkilediğini ama aralarında Türkiye'nin de olduğu bazı ülkelerin hızlı geri dönüş sağladığını söyledi.
Abone olUluslar arası Para Fonu (IMF) dış finansman zorlukları ya da daraltıcı makroekonomik politikaların bazı yükselen Avrupa ülkelerinde iç talebi etkilediğini, buna karşı, Estonya, Slovak Cumhuriyeti ve Türkiye’nin, kısmen kendilerine daha büyük bir manevra ortamı oluşturan kriz öncesi güçlü politika performanslarına bağlı olarak, canlı bir geri dönüş sağladığını bildirdi.
IMF’nin Avrupa Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu yayınlandı. Raporun “Doğru Çıkışı Yakalamak” başlıklı bölümünde, yükselen Avrupa ekonomilerinin değişik düzeylerde dış talebe bağlılık ve ülkelerin kendilerine özgü kırılganlıklarını yansıtan farklı politikalar uygulamalarına karşın benzer ekonomik gelişmelere maruz kaldıkları belirtildi.
Raporda, “Özellikle dış finansmanda karşılaşılan zorlukların mirası ve daraltıcı makroekonomik politikalar toplamı, üretimin güçlükle arttığı ya da hala daralmayı sürdürdüğü Macaristan, Letonya ve Romanya gibi ülkelerde iç talebi etkilemeye devam ediyor. Buna karşı Estonya, Slovak Cumhuriyeti ve Türkiye, kısmen kendilerine daha büyük bir manevra ortamı oluşturmuş kriz öncesi güçlü politika performanslarına bağlı olarak canlı bir geri dönüş sağladı” denildi.
MALİ KURAL ÖRNEĞİ
Türkiye’nin mali kurala, ekonomik koşullara basit otomatik ayarlamalar yapılmasına olanak veren planlı girişinin, bütçede istikrarı daha iyi sağlayacak pragmatik yaklaşımlara bir başka örnek olduğu belirtilen raporda, “Bulgaristan, Hırvatistan, Macaristan, Polonya ve Türkiye’de borç yönetimi önlemleri uluslar arası ve iç piyasalardan kamu borçlanmasını artırmayı hedefliyordu” denildi.
GÖRÜNÜM DENGELİ, YUNANİSTAN KAYGISI GİDERİLMELİ, HAMMADDE ŞOKUNA DİKKAT
Raporda Avrupa ekonomisiyle ilgili şu saptamalar yapıldı:
-Genel görünüme ilişkin riskler geniş ölçüde dengeli görünüyor. Aşağı yönde, Yunanistan’da piyasanın ülke likiditesi ve borç ödeme gücüne ilişkin kaygıları kontrol edilmezse, salgın potansiyeli de olan daha büyük bir ülke borcu krizine dönüşebilir. Bir diğer aşağı yönlü risk, merkez bankalarını faiz oranlarını beklenenden önce artırmaya yöneltecek hammadde fiyatları şokudur.
-Avrupa çapında, küresel ticaret ve politika teşviklerinde geri kazanımlarla desteklenen ılımlı ve eşit olmayan bir toparlanma biçimleniyor. Bölgede büyümenin 2010-2011 yıllarında yükselmesi, ancak toparlanmanın geleneksel yönlendiricilerinin alışılagelmişten daha zayıf olmaları bekleniyor. Kısa vadede büyüme; ihracat, (altyapı yatırımları gibi geriden gelen teşvik önlemleri dâhil) mali destekler ve envanterdeki yükselişlerden yararlanarak artmaya devam edecek.
-Yatırımcı ve tüketici güvenindeki iyileşmelerin iç talebin de yükselmesine yol açması gerekir. Ancak, artmaya başlaması beklenen işsizlik ve bankacılık sektöründe kredi arzını kısabilecek süregelen zorluklarla birlikte, tüketim ve yatırım donuk kalacak.
-Yükselen Avrupa için politikalarda karşılaşılacak ana zorluk, ekonomik büyümeyi restore etmek için sağlıklı sermaye akışı çekmek ve onu dizginlemek olacak. Görece büyük ve durdurulamaz görünen sermaye akışlarından sonra kriz etkisini gösterirken bölge, sermaye akışlarında hız kesilmesine tanık olacak.
-Yatırımcıların ülkeler arasında giderek farklılaştığı yükselen Avrupa’da, kimi ülkelerde sermaye akışı artışında istikrarsızlık olasılığı bulunurken, kimilerinde sağlıklı sermaye akışının umulandan uzun bir süre sonra geri dönüşü görülebilir. Yukarı yönde ise büyüme; ABD’de ekonomik etkinliğin dinamizmi devam eder ve Asya ile Latin Amerika’nın yükselen ekonomilerinde ticaret artarsa, tüm Avrupa’da önemli derecede yüksek olabilir.