Uluslararası Para Fonu tarafından hazırlanan Kamu Bilgi Uyarısı raporundan Türkiye'ye hem övgü hem de uyarı geldi.
Abone olUluslararası Para Fonu (IMF) İcra Kurulu'nun 11 Şubat'ta tamamladığı İkinci Program Sonrası İzleme görüşmeleri sonrası hazırlanan "Kamu Bilgi Uyarısı" açıklandı.
IMF İcra Kurulu Türk ekonominin kriz sonrasında devam eden güçlü toparlanmasının 2010 yılı boyunca, yüksek düzeydeki sermaye akışları tarafından desteklendiğini bildirdi. 2010 büyüme rakamının Türkiye'nin üretimini kriz öncesi düzeye yerleştirecek şekilde yüzde 8'i aşmasının beklendiğini belirten IMF, bunda krediyle finanse edilen iç talebin başlıca yönlendirici olduğunu belirtti. IMF, geçici unsurlar çekirdek enflasyon üzerinde baskı oluştururken, çalkantılı gıda fiyatlarının katkısıyla ana enflasyonun 2010 hedefinin biraz altına geldiğini bildirdi.
Türkiye'nin yoğunlaşmış sermaye akışlarının arkasında ev sahibi ülkeden kaynaklanan çekici faktörler ve sermayenin geldiği ülkelerden kaynaklanan itici faktörlerin bulunduğunu belirten IMF "Büyük faiz oranı farkları, Türkiye'nin görece sağlıklı kamu ve özel sektör bilançoları, güçlü kısa vadeli büyüme beklentileri, artan politik kesinlik ve yatırım statüsünde olası yükseltme beklentisinin tümü sermaye akışlarını destekledi" dedi.
Bol elde edilebilen düşük maliyetli yabancı tasarrufların Türkiye'nin kırılganlıklarını vurguladığını belirten IMF, cari açıkta 2010'da GSYİH'nın yüzde 6.2 ile beliren hızlı dönüşün, iç ve dış talebin yüksek ithalat içeriğini ve zayıf dış rekabet semptomu olarak büyümenin sermaye akışına bağımlılığını ortaya koyduğunu bildirdi.
Ağırlıklı olarak, büyük ölçüde bankacılık sektörünün aracılık ettiği kısa vadeli sermaye akışlarının, ters akışa maruz kalmayı artırdığı ve yeniden fiyatlama riskleriyle birleştiğini kaydeden IMF Kamu Bilgi Uyarısı'nda şöyle dedi:
"Son dönemlerde uygulanan politikalar değişik ölçülerde, bu makroekonomik ve makrosakıngan (macroprudential) riskleri hafifletmenin çaresini aradı. Merkez Bankası büyük ölçüde döviz alımlarını azaltarak ve rezerv yükümlülüklerini yükselterek likidite büyümesinde adımları yavaşlattı. Daha da alışılmamış bir şekilde faiz koridorunu aniden genişletti ve politika ödünç verme faiz oranını düşürdü. Kimi finans sektörü ihtiyat standartları sıkılaştırıldı, bunlar arasında gayrımenkul borç-değer oranlarına tavan koymak da yer aldı. Finansal olmayan kamu sektörü faiz dışı dengesi 2010 yılında bütçe hedefinde öngörüleni, ithalat patlamasından kaynaklanan fakat kısmen geçici olan yüksek vergi gelirleri artışına karşın aştı. Bu ve benzer gelirler hariç, mali denge talep baskısı ekleyerek geriledi. 2011'de ek talep baskıları bekleniyor."