Devlet tarafından bankayı düzeltemek için gönderilen denetmen İmar Bankası yönetim kurulu üyesi yapılmış.
Abone olZaman Gazetesi'nden Ufuk Şanlı'nın haberine göre 1984 yılında Uzan ailesinin eline geçen İmar Bankası’nın mali yapısı dört yıl sonra bozulmaya başladı. 1989 yılında Hazine Müsteşarlığı tarafından Erol Hürbaş, bankayı denetlemek üzere görevlendirildi. Hürbaş, birkaç ay çalıştıktan sonra emekliğini istedi. Daha sonra da Kemal Uzan’ın ricası üzerine bankanın yönetim kuruluna üye oldu. BDDK’nın el koymasından önce istifa eden yönetim kurulu üyeleri arasında Erol Hürbaş da yer aldı. Uzanlar, o tarihten sonra da sürekli olarak bankayı denetlemeye gelen bankalar yeminli murakıplarına zorluk çıkarttı. 1990 yılında bankayı denetlemeye gelen Hazine bankalar yeminli murakıbının çalıştığı odaya dinleme cihazı yerleştirildi. Denetçinin bu durumu fark ederek rapor etmesi üzerine İmar Bankası yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Uzan ailesini İmar Bankası yönetiminde 7 üye temsil ediyordu. Bankaya el konulmadan önce istifa etmeyen tek üye BDDK adına banka yönetiminde bulunan Cumhur Doğan oldu. Doğan yaklaşık bir buçuk yıldır İmar Bankası’nda BDDK Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapıyordu. Bankacılık uzmanları İmar Bankası’nın mali yapısının çok uzun zamandır ‘sorunlu’ olduğunu ifade ediyor. Bankanın Uzan ailesinin eline geçtikten sonra özkaynaklarının çok önemli bir bölümünün grup şirketlerine kullandırıldığını ifade eden uzmanlar, bankanın aktif kalitesinin bu yüzden sürekli düştüğüne dikkat çekiyorlar. Gerçekleştirilen her bankacılık operasyonu sonrasında bütçe hedeflerinin tutturulmasının zorlaştığına dikkat çeken bankacılık uzmanları IMF ve Dünya Bankası’ndan İmar Bankası’nın zararlarının kapatılması için hükümetin ek kaynak talebinde bulunabileceğini ifade ediyor. İlk etapta yaklaşık 700 milyon dolarlık bir kaynak aktarılan İmar Bankası’nın kamuya toplam zararının 1 milyar dolara ulaşması bekleniyor. IMF’den ek kaynak istenebilir Haliç Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Mehmet Hüseyin bankaların içinin boşaltılması sonrasında gerçekleşen el koymaların mali disipline ciddi zarar verdiğine dikkat çekiyor. 2000 yılından itibaren Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (WB)’yla yürütülen ekonomik programın temel amacının kamu açıklarının azaltılması, mali disiplinin sağlanması ve faiz dışı fazla hedefinin gerçekleştirilmesi olduğunu hatırlatan Doç. Dr Hüseyin, 1997 yılından bu yana devredilen 21 bankanın kamunun sırtına 31,4 milyar dolarlık ek yük getirdiğinin altını çiziyor. El konulan bankaların toplam zararlarının 17,3 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Doç. Dr. Hüseyin, Hazine’ye yüklenen bu rakamların kamu açıklarının azaltılması yönündeki çabaları engellediğine dikkat çekiyor. Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. İbrahim Turhan ise yaptığı değerlendirmede bankanın hesaplarına ulaşılamadığı için İmar Bankası’nın toplam zararının tam olarak bilinmesinin mümkün olmadığını ancak kredilerin grup şirketlerine kullandırılması nedeniyle karşılığının bulunduğunu belirtiyor. “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), yönetimi ve denetimini üstlendiği İmar Bankası’nın mevduatlarını ödemek için ilk etapta Hazine’den 1 katrilyonluk devlet tahvili istedi. Bunun ilk etapta iç borca direkt bir etkisi olmayacaktır.” diyen Turhan, İmar Bankası’na el konulmasının kısa vadede bir kaynak ihtiyacı doğurmayacağını ancak orta vadede kamu iç borçlarında sıkıntı teşkil edeceğini sözlerine ekledi.