Katsayılar kalktı, İHL mezunlarının üniversite için önü açıldı. Ama eskiler "şimdiki aklım olsa gitmezdim" diyorlar.
Abone olİNTERNETHABER
H. Kübra Kocaoğlu
İmam hatip mevzusunun gündemde olduğu şu günlerde, imam hatip mezunu Şule ve Seher ile gündeme oturtulan başörtüsü polemiklerini konuşuyoruz. Bunun yanında konu dönüp dolaşıp imam hatiplere de geliyor tabi. Ve başlıyor eskiden imam hatip neydi şimdi ne oldu kıyaslamaları…
H. Kübra Kocaoğlu : Şule sen yerel siyasetin içindesin. Neden siyaset gibi bir alanı seçtin?
Şule : Toplumun her ferdine sınıf ve çıkar gözetmeksizin faydalı olabilmek istiyorum. Bu düşünce doğrultusunda hizmet etmek isteyen gençlere de mutlak destek verilmeli diye düşünüyorum.
"ŞİMDİKİ AKLIM OLSA ASLA İMAM HATİBE GİTMEZDİM" |
H. Kübra Kocaoğlu : Sen aynı zamanda açık öğretim işletme okuyorsun. Meslek liselerinin önündeki kat sayı problemi kalktı. Tekrar sınava girip bir üniversite okuma düşüncen var mı?
Şule : Öyle bir düşüncem yok ama zamanında imkân olsaydı siyasal bilgiler okumak isterdim. Zaten şu anki aklım olsa kesinlikle imam hatibe gitmezdim. Bir bayan imam hatibi bitirince imam olamaz ki, ne olacak peki? Hiçbir şey olamayacak. Ben normal okulda okuyordum, oradan nakil yaptırıp gitmiştim imam hatibe, sırf başörtümle okuyayım diye. Fakat daha sonra çıkan kat sayı problemi otomatikman engelledi bizi. |
UZAYDAN GELMİŞ GİBİ MUAMELE GÖRDÜK
H. Kübra Kocaoğlu: Siyasetin içinde bir kadın olarak yer almanın zorluklarını biliyoruz. Buna ek olarak başörtülü olarak siyaset yapmanın daha da zor olduğunu düşünüyor musun?
Şule : Daha önce birçok ortama girdiğimizde uzaydan gelmiş gibi muamele görüyorduk. Başörtülü olarak yok sayılıyorduk. Hala da yok saymak isteyen kişiler, gruplar var ama eskisi kadar başarılı olamıyorlar. Şimdi eskiye nazaran durum daha iyi. Bunda AK Parti iktidarının elbette etkisi oldu. Şimdiye kadar hiçbir first lady kapalı değildi. Bu bizim gibi bayanlara da etki etti muhakkak ki. Başörtüsünü sadece inancımız gereği takıyoruz. Asla siyasi bir simge değil, olamaz da. Fakat ülkemizde yıllardır başörtülü kadınların varlığını hazmedemeyen ve sosyal hayatın dışına iten bazı kesimler tarafından siyasi bir simgeymiş gibi gösterilmeye çalışıldı.
DIŞARIDA BAŞÖRTÜSÜNE DAHA SAYGILILAR
H. Kübra Kocaoğlu : Peki gündeme gelen başörtüsü polemikleri hakkında sen neler düşünüyorsun?
Şule : Her gün medyada başörtüsü ile ilgili yazılan yazılar, ülkenin en önemli sorunu buymuş gibi bazı kesimlerin ısrarla başörtüsüyle uğraşmaları ve bunların prim yapmasından rahatsızlık duyuyoruz. Mesela Belçika’da Türk asıllı başörtülü milletvekili Mahinur Hanım'ın kendisinin başörtüsü ile değil Brüksel' in en genç milletvekili olması ve yaptığı işlere odaklandıklarını söylemiş. Müslüman bir ülke olmamıza karşı bizde ise tam tersi. Onlar bizim başörtümüze daha saygılı. Tesettürlü bir insanı ikinci sınıf görme modundan kurtulmalılar artık. Belçika’da başörtülü bayanın meclise girmesinde bile problem yokken, Türkiye’de ise bırakın meclisi birçok yere girmede hala sorun yaşıyoruz.
"TÜRBANLI KIZLAR ZENCİ GİBİ DOLAŞMIYORLAR"
Mesela en son yaşanan “türbanlılarla kim evlenecek” polemiği gündemi baya bir meşgul etti. Türbanlı kızların zenci gibi ortalıkta dolaştıkları falan yok Ahmet Hakan, Arabistan’daki kadınlarla karıştırdı herhalde burada başörtülü bayanlarımızı.
AHMET HAKAN'IN TUZU KURU
Öncelikle Ahmet Hakan, ülkenin birçok sorunu varken neden gidip onlarla uğraşmıyor da türbanlıların kimlerle evleneceğini kendine dert ediniyor? İnsanlarımızın birçok derdi varken böyle gereksiz bir konuyla ancak Ahmet Hakan ve onun gibi geçim derdi olmayan, işsizlik sorunu olmayan, tuzu kuru insanlar uğraşırlar. Evlilik insanların kişisel tercihleridir. Bu ne Ahmet Hakan’ı ne de başka kimseyi ilgilendirmez. Ahmet Hakan ve Ahmet Hakan gibi düşünen erkekler, kendi evlenecekleri ya da evlendikleri bayanlarla uğraşırlarsa daha isabetli olur.
"BİZİ HAZMEDEMİYORLAR"
H. Kübra Kocaoğlu : Muhafazakâr kesimde yaşanan değişimler başörtülülere olan bakış açısını değiştirdi mi sence?
Şule : Başörtülü insanların ya da eşleri başörtülü olanların bir yerlere gelmesini istemeyen hazmedemeyen birçok insan var. Bu insanların bakış açılarında elbette değişiklikler olmuştur. Ama olmayanlar da var ve dediğim gibi bunu bir hazım sorunu haline getiren insanlar var. Bunun yanında şöyle bir durum da var: Kendi içimizde bile bizi başörtümüzle kabullenemeyenler var. Bilhassa erkeklerimiz tarafından engellendiğimiz durumlar oluyor. Bunun olmaması için siyasette özellikle ciddi bir ortam olması gerekir ya da arkanızda çok iyi bir isim olması gerekiyor. İl yönetimlerine girmek için bile birçok referansa ihtiyaç var.
Fakat yine de eskiye nazaran durumun bir nebze de olsa iyi olduğunu düşünüyorum. AK Parti iktidarı dönemine kadar ben imam hatip mezunu olduğumu bile söyleyemiyordum. Özellikle iş başvurularında bunu söylediğinizde ortamda rahatsızlık meydana getiriyordu.
İŞE GİRMEK İÇİN AÇILDIM
Ben bir dönem işe girmek için açıldım. Çünkü işe girmem gerekiyordu ve başörtülü iş bulamıyordum. 5–6 sene başımı açtım sonra tekrar kapattım. Başörtümüzü inancımız gereği takıyoruz ve yaşantımızda da inancımız neyi gerektiriyorsa öyle olmalıyız diye düşünüyorum. Ben başörtüsünün getirdiği bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Sizin yaptığınız her davranış toplum tarafından başörtüsüyle ilişkilendiriliyor. Bunun için de ona göre davranmamız gerekiyor.
İMAM HATİP ZATEN MESLEK LİSESİ DEĞİL Mİ?
İMAM HATİPE ESKİSİ KADAR RAĞBET OLMAZ
[PAGE]
"KAPIDAN KOVDULAR BACADAN GİRDİM"
Şule gibi imam hatip mezunu olan Seher özel sektörde çalışıyor. Üniversite mezunu olan Seher aynı zamanda yüksek lisans yapıyor. Ona soruyoruz; “İmam hatip liselerinin önünde katsayı problemi varken bunu aşmak zor olmadı mı?”
Seher : Benim için çok zor oldu. Ben imam hatiplerin en parlak olduğu dönemlerde okudum imam hatipte. İmam hatip liseleri üniversiteye giren öğrenci sayısına baktığınızda çok başarılıydı. Fakat o zamanlar isim yapmış belli okullar vardı. Onun haricindeki imam hatiplerin durumu eğitim olarak çok da iyi değildi ama öğrencileri idealistti.
ÜNİVERSİTE KAZANMAK İÇİN 3 SENEMİ VERDİM
Meslek dersi ağırlıklı okuyor ve üniversite sınavına yönelik dersleri doğru düzgün görmüyordunuz. Benim mezun olduğum sene çıktı, katsayı problemi. Ve ben zaten kötü olan altyapımla 3 senemi verdim üniversitede istediğim bölümü kazanmak için. Sonuçta da 4 yıllık bir okul değil 2 yıllık bir okula gidebildim. Oradan dikey geçiş sınavıyla lisansa geçtim. Şimdi de yüksek lisans yapıyorum. Benim ki biraz kapıdan kovsanız bacadan girerim gibi olduJ
İMAM HATİP ZATEN MESLEK LİSESİ DEĞİL Mİ?
H. Kübra Kocaoğlu : Meslek dersi ağırlıklı okuyoruz dedin. İmam hatip liseleri zaten meslek liseleri bunun böyle olması doğal değil mi?
Seher : Evet elbette doğal. Fakat sıkıntı şurada. Muhafazakar bir ailenin kızı olarak başörtüsüyle okuyabileceğiniz, dini bilgilerle donanabileceğiniz tek okullar imam hatip liseleriydi. Aile yapınız sizi buna yönlendiriyor. Fakat iş artık üniversite sınavına girmeye gelince, hele de idealleriniz varsa ve bu idealler Kur’an Kursu hocalığı, ilahiyat ya da din kültürü öğretmenliği değilse başlıyor problemler. Ben her şeye rağmen imam hatibe gittiğim için pişman değilim. Hatta gururluyum. Fakat Şule’nin de dediği gibi bu gururu içerden yaşamanız gerekiyor. Hele önceden hiç söyleyemiyordunuz imam hatip mezunuyum diye.
KIZ KARDEŞİM İMAM HATİPTE DEĞİL
Erkek kardeşim de imam hatipliydi mesela. Ama katsayı problemini benle yaşayınca ailem onu imam hatipten aldı. Kız kardeşim şu an örtülü olmasına rağmen imam hatipte değil. Ama şunu da biliyorum o zaman kat sayı problemi olmasaydı kız kardeşim de erkek kardeşim de birer imam hatip mezunu olurlardı.
İMAM HATİPE ESKİSİ KADAR RAĞBET OLMAZ
H. Kübra Kocaoğlu : O zaman meslek liselerindeki bu katsayı probleminin ortadan kalkması sence tekrar imam hatiplere bir rağbet olmasına neden olacak mı?
Seher : Belki olur, bunu zaman gösterir ama eskisi kadar olacağını sanmam. Yaşanan süreç bazı dinamikleri dönüştürüyor. Artık muhafazakâr kesimin kızları ya başlarını örtmüyor ya da örtüp okulda açmaya alıştılar. Bunun için belirli idealleri olan gençler yine imam hatibi tercih etmeyecektir diye düşünüyorum. Bence imam hatipler diğer meslek liselerinden farklı tutulmalı. Bana öyle geliyor ki zamanında imam hatiplilerin önünü kesmek için diğer meslek lisesi mezunları kurban verildi bu ülkede. Eğitim sistemimiz adam akıllı bir revizyona uğramadıkça bu ülkede birçok problem olduğu yerde çözülemeden kalır.
Kuzenim var imamhatipte okuyor şimdi. Gelecekle ilgili kafasında net birşey yoktu. Ne yapacağını bilmiyordu. Bu katsayı probleminin ortadan kalkmasından sonra konuştuğumda " Şimdi benim ve arkadaşlarım için en azından bir umut oldu" dedi.
Üniversitelerde, kamusal alan diye tabir ettikleri ama, aslında bir türlü gerçek tabirini de bulamamış o alanda başörtüsü sorunu çözülmese de biz, dışlanarak, ötekileştirilerek ve hatta yok sayılarak ideallerimizin peşinden gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz. Yani özetle imam hatipliler sadece imam olsun, hatip olsun diyorlar ya… Evet, öyle olsun ama illaki de başka bir şey olmak istiyorsa bırakın onu da olsun. Nitekim oluyorlar da zaten.
İLLAKİ İMAM OLSUN DİYE DİRETİYORLAR
Kimse aşçılık mezunu birisi illaki aşçı olsun demiyor ya da niye aşçılık yapmıyor demiyor. Ama imam hatip mezunu olunca illaki de imam olsun başka da bir şey olmasın diye diretiyorlar. Ben bunu anlamıyorum. Evet meslek liseleri elbette bir mesleğe yöneliktir ama sonradan insan o mesleği yapmak istemediğini düşünemez mi? Böyle bir çok örnek var hayatta. Müzisyen bir çok doktor var mesela. Ama konu imam hatipliler olunca kıyametler kopuyor. O zaman insan bu tepkinin masumiyetinden de şüphe duyuyor.