BIST 9.322
DOLAR 38,24
EURO 44,02
ALTIN 4.254,17
11°İstanbul

"İmam Götürse Bırakmaz!"

Birlik, beraberlik, kardeşlik ve dayanışma ruhunun zirvesi olması gereken bayramlarda siyaset yapacak değiliz. 

Tevfik Fikret, “Haluk’un Bayramı” adlı şiirinde oğlu Haluk ile yetim ve öksüz çocukların bayramını kıyaslar ve “Meserret çocukların, yalnız çocukların payıdır” der. 

Meserretin yalnızca çocukların payı olduğu ve Gazzeli çocukların meserretten uzak kaldığı şu günlerde ne yazsak boş. 

Onun için bugün aforizma niteliğinde bayramlık bir anımı paylaşmak istedim. 

Uzun yıllar önceydi... 
Sakarya’nın şirin, şirin olduğu kadar da meşhur bir ilçesinde çalışıyordum. 
Göreve başladığımın ilk günleriydi. 
Çarşıya, pazara çıktığımda dikkatimi hep bir genç çekiyordu. 
Ayakkabı boyacılığı yapan kendi halinde bir genç, sürekli karşıma çıkıyordu. 
Genci ilginç kılan ne boynunda taşıdığı lostrası ne de lakayt tavırlarıydı. 
Enteresan hale getiren boya sandığının üzerindeki büyükçe resimdi. 
Kardeşimiz adeta reklam yapıyordu. 
Bir bakıma suçu ve suçluyu övüyordu. 
O zamanlar suç örgütü lideri olmaktan hükümlü, şimdilerde Dubai’de mukim Sedat Peker’in büyükçe bir posteriydi bu. 
İnsanların gözüne gözüne soktuğu fotoğrafa, polis niye müdahale etmez diye hep düşünmüştüm.
Aradan epey bir müddet geçmişti ki, Bursa’dan arkadaşım ziyaretime gelmişti. 
Ziyaretçiyi ağırlamak ve şehir turu attırmak farz. 
Arkadaşla şehrin meşhur kafesine gittik. 
Tam siparişleri verecektik ki, bizim boyacı gelmez mi! 
“Boyayım mı abi?” diye, bize yaklaştı. 
Arkadaşım da sandıktaki resmi görünce haliyle şaşırdı. 
Çok meraklı olduğundan hemen boyacıya atıldı: 
-Sen böyle nasıl geziyorsun; polisten, jandarmadan korkmuyor musun? 
Boyacı: 
- Abi, ben bir tek imamdan korkarım. 
Ben, “Galiba, zamane imamlarından şekvacı” diye düşündüm. 
Tanımadığım, bilmediğim insanlarla polemiğe girmeyi pek sevmem. 
Tanısın, tanımasın herkesle tartışmaya girmekten çekinmeyen arkadaşımın merakı depreşmişti. 
Arkadaş: 
-İmamdan niye korkuyorsun? 
Boyacı: 
-Polis, jandarma götürse bırakır da abi; imam götürürse bırakmaz! 
Gencin cevabı sonrasında ikimizde dumura uğramıştık. 
Cevaptan sonra çocuk, ağır adımlarla masamızdan uzaklaştı. 
Arkasından ağzımız açık bakakaldık. 
Garsonun “Ne alırsınız abi? sorusuyla kendimize gelebildik.
Sadece “Soğuk su” diyebildik. 

Boyacının “Polis, jandarma götürse bırakır; imam götürürse bırakmaz abi!” veciz sözü, adalete bakışını özetliyordu. 
Nereden baktığınıza bağlı olarak hem güveni hem de güvensizliği gösterebilmesi açısından önemli ve değişken bir bakış.

Bendeniz de ABD’de tutuklanan Türk öğrenci üzerinden polis, jandarma ve yargı sistemimizi değerlendirmek isterim. 

Rümeysa Öztürk isimli kardeşimiz, İsrail soykırımını telin ettiği için ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) görevlileri tarafından tutuklandı. 
Tutuklanma görüntüleri medyamızda geniş yer buldu. 
Rümeysa, evinden ya da yurttan çıktığında önünü siyah kıyafetli biri kesiyor. Kardeşimize aniden saldırıyor, önce bileklerini tutuyor; hemen arkasında iki kişi daha beliriyor. Öndeki elinden cep telefonunu alırken arkasındaki iki kişi kızcağıza ters kelepçe takıyor. Üç görevli kardeşimizi etkisiz hale getirirken, diğer üç kişi de çevre emniyeti alıyor. Bir savunmasız kadını altı kişi çembere alıyor.

Başka bir olay da cezaevinde geçiyor. Gardiyanlar yaşlı bir mahkuma dayak atıyorlar. Darp sonucu sağlık sorunu yaşayan mahkum, tıbbi tedaviye eriştirilmediği için yedinci günün sonunda ölüyor. 

Bu ibretlik olaylar, ABD polis ve yargısının savunmasız insanlara bile muamelesini göstermesi bakımından dikkate değer. ABD polisi ve yargısının gaddarlığı ve zalimliğini görünce insan; polisimize, askerimize ve yargımıza dua ediyor. 
Türkiye suçlular için nimet nimet! 

Close menu