Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, Son günlerin en sıcak konusu S-400'lerle ilgili "Hiç tartışmasız S-400 sistemi, Patriot sisteminden çok çok üstündür. Dünyadaki en etkin yüksek irtifa, uzun menzil hava savunma sistemi S-400'dür" dedi.
Abone ol26. Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Habertürk'te Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtladı. Başbuğ, ABD ile krize neden olan S-400 sistemiyle ilgili önemli açıklamalar yaptı.
S-400'ün etkisiz hale getiremediği hedef yok
Hiç tartışmasız S-400 sistemi, Patriot sisteminden çok çok üstündür. Dünyadaki en etkin yüksek irtifa, uzun menzil hava savunma sistemi S-400'dürler. 600 kilometreden hedefi tespit ediyor. Uçak, balistik füze olabilir hedef. Seyir füzesi olabilir. 400 kilometreye geldiği zaman hedefi düşürüyor. S-400'ün etkisiz hale getiremediği hedef yok. S-400'lerin irtifası 30 km. yüksekliğe kadar çıkabiliyor. S-400'leri, Patriot'lara göre hakim kılan batarya olarak bakarsak bir batarya kendi kendine hem hedefi tespit ediyor, hem hedefe kilitleniyor hem de imha ediyor. Sistem etkili bir sistem sinek uçmaz. S-400'ler kendi kendine hedef tespiti yapıyor hem etkisiz hale getiriyor.
Örneğin bu sistemi götürdünüz Güney'de bir yere koydunuz. Bütün Suriye'yi, Irak'ı, Doğu Akdeniz'i, Kıbrıs'ı kapatıyorsunuz. Yani orada uçak uçamaz. Kimsenin uçağı uçamaz. Hele bir de 'ben burada uçuşa yasak bölge ilan ediyorum' derseniz bayağı bir o bölgeyi kontrol altına alıyorsunuz. Batı'da bir yere koyun, bütün Ege'yi, Doğu Akdeniz'i her tarafı kontrol altına alıyorsunuz. Yani size büyük, müthiş bir güç veren bir sistemden bahsediyoruz
Sistem olarak dünyanın en iyi sistemi
S-400'lerde hedefi vurma mesafesi 400, Patriot'larda bu rakam 150'ye düşüyor. Salt hava savunma sistemi olarak baktığımızda tartışmasız ileriye geliyor. NATO içinde bir entegre sistem. Erken ihbar sistemi bütün ülkelerin sistemlerini entegre ettiği zaman Patriot'ların hedefi 600'ün üzerinde de, her ne kadar 250 dedik, daha önce de tespit edebilir. Ama önemli olan 150'ye yaklaşıncaya kadar vuramıyorsunuz Patriot sisteminde. S-400 sistem olarak baktığımız zaman dünyanın en iyi sistemi.
F-35'lerde 9 ülke var Almanya ve Fransa yok
Sorunun bir bacağı S-400, ikinci bacağı F-35 uçakları. Birbiriyle bağlantılı. F-35 savaş uçakları, beşinci nesil uçak. F-16'lardan bir üst kademe. Bu uçakların, tayyare der havacılar. Bu tayyarelerin en önemli özelliği radara yakalanmaması. Radara düşük görünürlü bir tayyare modeli olarak karşımıza çıkıyor. F-35'i, S-400 yakalar mı, yakalayamaz mı? Bu soruyu bir kenara koyun. Temel soru bu. İşin düğüm noktası bu. Bu uçak 2001 yılında prototipi yapılıyor. 18 sene geçmiş. Türkiye projeye 2002'de giriyor. Hem tedarik edici hem de üretilecek tayyarelerin bazı bölümleri de Türkiye'de yapılacak. Şu anda 9 ülke bunu alacağım dedi. Başta Amerika, İngiltere, İtalya, Avusturalya, Hollanda, Norveç, Danimarka, Kanada ve Türkiye. Burada Fransa, Almanya yok. Kendi uçaklarını yapmak istiyorlar. Türkiye 3 bin 370 tayyarenin toplam maliyeti ne kadar?
ABD 1,5 trilyon dolar kazanacak
1,5 trilyon dolar F-35'i yapan firmaya ödenecek. Çok büyük para. Amerika'nın bile pek kolaylıkla itebileceği bir rakam değil. Türkiye burada parçalara girdiği için kazancı da söz konusu. 6 milyar ile 12 milyar dolar. Önemli olan ABD'li firma bu tayyareleri yapıp, ülkelere verirse ABD 1,5 trilyon dolar kazanacak. Bu savunma sanayi alanında çok büyük para. Uçak tek motorlu. Hantal bir görüntü veriyor. Burada en önemli nokta, acaba F-35'ler projede ifade edildiği gibi radarlar tarafından görünememe yeteneğine sahip olacak mı, olmayacak mı? Bu belli değil. Bu konuda şüphe var. Bu tayyare S-400 gibi en gelişmiş sistemin radarları bunu yakalarsa o zaman riske girer.
O uçağın bütün elektronik bilgilerini S-400'e yüklemek durumundasınız
ABD için çok büyük proje. 1,5 trilyon. Savunması için de önemli bir proje. Şimdi Türkiye S-400'leri Rusya'dan alma kararı verdi. Bugün yarın S-400'ler Türkiye'ye gelecek. Bu andan itibaren gelmemesini düşünmek demek Türkiye devleti olarak itibarınızın çökertmek demek. Bir Türk olarak biz de bunu kabul edemeyiz, devlet bunu taahhüt etmiş, ödemişsiniz, dolayısıyla bu sistem gelecek. Aksini düşünmek olmaz. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak aksini düşünemezsiniz. Artık bu olay bitmiştir. Bu gelecek. Bunun geri dönüşü yok. Sorun şurada, Amerika gözüyle bakalım. Size F-35'leri verirse, siz ilk başta F-35'lerle ilgili bilgileri biz havacılıkta buna 'elektronik iz' deriz. O uçağın bütün elektronik bilgilerini S-400'e yüklemek durumundasınız. S-400'lere F-35'lerle ilgili bilgilerin yüklenmesi demek, bir bakıma radarda görünür veya görünmez olduğunun test edilmesi demek. Bunu ABD'nin kabul etmesi söz konusu değil. Edemez. Benim kişisel görüşüm şu, 1,5 trilyon dolarlık proje söz konusu. Projede problem var. Problemli nokta radara yakalanıp, yakalanmaması noktasında toplanıyor. Bunu en iyi S-400 test eder. Dolayısıyla F-35'ler ölür.
"F-16'ların bir bölünün gövde ömrü 4-5 sene sonra doluyor
Türkiye'nin F-35 tayyarelerini alması bence mümkün değil. Dolayısıyla burada devlet olarak düşen bir görevimiz var. Planlamanızı yapmanız lazım, F-35'lerin verilmeyeceği noktasından haraket ederek bu boşluğu nasıl kapatacağımızı planlamanız lazım. Mutlaka Genelkurmay, Hava Kuvvetlerimiz bunu planlıyorduk. Bizim ana savaş uçağımız F-16'lar. Şu anda güçlüyüz. Her uçağın gövde ömrü vardır. F-16'lar için bu 8 bin saattir. 8 bin saat uçtuktan sonra gövdesinin elden geçirmesi lazım. Biz ona gövde güçlendirme diyoruz. Bizde F-16'lar üç model. 4-5 sene sonra blok 30'ların gövde ömürleri doluyor. Sizin beşinci nesil bir savaş uçağınızı envanterinize alacak şekilde hareket etmeniz lazım. Ya bir ülkeden alacaksınız, bilemem a, b, c ülkesi. Veya kendiniz bir milli uçak üretmeye başlamışsınız da, olayı hareketlenmeye çalışacaksınız.
Türkiye'ye gelmeyi kabul ettiler ama 'gelsin aktive etmeyin' diyorlar
S-400 hakikaten stratejik bir savunma sistemi. Size çok büyük avantaj ve üstünlük sağlıyor. Bölge hava savunma sistemini getirdiniz güneye koydunuz. Doğu Akdeniz, Suriye, Kıbrıs'ı kapatıyorsunuz. Orada kimsenin uçağı uçamaz. O bölgeyi kontrol altına alıyorsunuz. Batı'da koyun Ege'yi, Akdeniz'i kontrol altına alıyorsunuz. Size büyük bir güç veriyor. Bunlar nereye konuşlanacak? Bu soruya ben cevap veremem. Devlette ilgili makamların vereceği bir karar. İlk önce şöyle söylendi, efendim S-400'leri Türkiye alacak ama depoya koyacak diyenler oldu. İki gün evvel ABD'li Senatör S. Abraham bu konuda ilginç bir açıklama yaptı. 'Tamam S-400'ler Türkiye'ye gelsin ama aktive edilmesin' dedi. Peki biz aktive edersek tespit edilir mi, tabii edilir. Uydudan hemen tespit edilir. Amerikalılar şunu söylüyordu ilk başlarda, bu sistem Türkiye'ye geldiği an biz yaptırımları uygularız. Orada biraz yumuşama görüyoruz. Türkiye'ye gelmeyi kabul ettiler ama 'gelsin aktive etmeyin' diyorlar.
Siyasi iktidarın politikasının doğru olduğunu düşünüyorum
Sistemi kullanmazsanız bunun eğitimini nasıl yapacaksınız. İlgili personelin eğitimini yapmanız lazım, onun için de sistemi aktive etmeniz lazım. Denildi ki, 'biz sistemi alalım, Azerbaycan gibi dost bir ülkede konuşlansın, orada personelimiz olsun, orada aktif olarak kullanalım'. Önemli olan ihtiyacınız olduğu anda hazır olmasıdır. Bu da eğitimle ilgili konu. O zaman sistemin aktive edilmesi lazım değil mi? Bazıları tehdit ve risk altında aktive ederiz diyorlar, peki o zaman eğitimi nasıl vereceksiniz? Biz bu sistemin arkasındayız, kamuoyu araştırmalarına bakın yüzde 100 bu sistem gelecek deniyor. Önemli olan bunu en avantajlı bir şekilde kullanabilmemiz gerekiyor. Bize yönelik tehditlere karşı kullanabilecek tehditlere karşı kullanmamız lazım. Yer konusu ayrı bir tartışma konusu. Yer konusunu belki de NATO ve ABD ile görüşeceğiniz bir realite olarak karşınıza çıkıyor. Şu anda siyasi iktidarın bu konuda yürüttüğü politakının doğru olduğunu düşünüyorum. ABD'yle ipleri koparmadan bunu sağlamanız lazım.
ABD ve NATO'yu rahatsız etmeyen bir çözüm bulunması gerekiyor
Bu sistemi Türkiye'deki durumunu Türkiye'de menfaatlerine ve cevaplarına en uygun tarzda yerleştirip, kullanmanız, çözmeniz lazım. Bu noktada NATO'nun ve ABD'nin görüşlerini dikkate almanız lazım. Böyle bir durum da var. Siyasi iktidar benim de anladığım kadarıyla bu çizgide devam ediyor gibi gözüküyor. S-400'ler aktif olunca F-35'lerle aynı anda olması olmaz. Orayı da rahatsız etmeyecek ortak bir çözüm bulmak zorundasınız. Şimdi yer konusunda bir görüşme sözkonusu olabilir. Bana sorsan, Ege'ye ve güneye koyun derim. Belki Rusya bile güneye konulmasını ne kadar kabul eder? Bu konu bir noktada ortak tartışarak çözüme götürmek durumunda olduğunuz bir sorun olarak karşınıza çıkıyor.
Yaptırımlar konusunda Başkan Trump'ın inisiyatifiyle karşı karşıyayız
ABD'nin hasımlarına, düşman olarak kabul ettiklerine karşı yaptırımlarla mukabele yasası var. S-400 konusu onlardan bir tanesi. S-400'ü alan ülkelere yaptırım uygulaması söz konusu. Rus firması da bunu biliyor. Yaptırımlar 12 tane. Burada ABD Başkanı'nın yetkisi var. Bir kere bu bir yasa. ABD Kongresi'nden geçen ve Başkan tarafından onaylanan yasa. Bu yasa ABD Başkanı'na yetki veriyor. 12'den 5 tanesini sen seç diyor. Yaptırımlardan ağır olanlar var çok hafif olanlar var. Başkan isterse ağır yaptırımları veya çok hafif yaptırımları seçebilir. Bazı analistler 5 bile olsa 1 tanesi ağır olabilir diyor. Başkan Trump, Japonya'da yaptığı konuşmada S-400 konusunda Türkiye'nin itildiğini, sanki yaptırımlar olmayabilir gibi bir kanaat hasıl oldu. Türkiye'yi rahatsız etmeyecek yaptırımları oluşturailir. Veya Amerikan milli menfaatleri Türkiye'nin ağır yaptırımlara girmesi doğru değil, dolayısıyla uygulamıyorum diyor. 6 ay bırakabilir ama temelli sıfırlama imkanı yok. Şu anda yaptırımlar konusunda Başkan Trump'ın inisiyatifiyle karşı karşıyayız.
Trump bir şey almadan bir şey vermez
Trump'un çeşitli pozisyonlar malesef kısa zamanda değişikliğe uğrayabiliyor. Trump'un sözüne ne kadar güvenebilirsiniz. Güvenirliği zayıf. İki, Amerika seçim sürecine girdi. 2020'de ABD'de Başkanlık seçimi var. Cumhuriyetçi ve Demokratlar, Türkiye'ye karşı tedbirler alma konusunu işliyor. Trump belki bu uygulamayı uzatacak. Ama karşımızda bir Trump var. Trump biraz olaylara pazarlık, al-ver diye bakan bir yapıda. Size bu yaptırımları uygulamayacak veyahut tehir edecek, ama bu neyin karşılığı? Soru bu. Bunu da iyi değerlendirmek lazım. Trump bir şey almadan bir şey vermez. Bu ne olabilir?
Bir ABD var fakat ABD'de anayasal kurumlar var. Çok güçlü kurumlar
ABD'yi iyi okumanız lazım. Tek ABD yok. Sanki ABD tek bir sistem. Herşeyde bilgisi var, herşeye o karar veriyor, böyle bir şey yok. Bir ABD var fakat ABD'de anayasal kurumlar var. Çok güçlü kurumlar. Belki de en büyük özelliği o kadar sistem, anayasası, onların tabiriyle balansı, dengeyi çok güzel kurmuş. Yasama, kongre, yürütme, başkan ve yargı. Yargı bir kere tamamen, inanılmaz boyutta bağımsız. ABD Başkanı kongrede yıllık konuşmaya geliyor, en ön sırada Anayasa Mahkemesi yargıçları oturuyor, herkes ayağa kalkıyor, onlar kalkmıyor. Onları başkanlar seçiyor ve ömür boyu oradalar. ABD'deki yargı sisteminin yüzde 100'e yakın bağımsız olduğunu ifade edelim. Kongre o kadar güçlü ki, eğer Temsilciler Meclisi ve Senato karar verirse Başkan'ı bile görevden almaya gidecek bir kongre karşımızda.