İlker Başbuğ'un avukatı, İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ne "tahliye talepli" dilekçe sundu. Ardından ikinci başvuru 20. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yapıldı
Abone olErgenekon davası kapsamında tutuklu olan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer, müvekkilinin tahliye edilmesine ilişkin dilekçenin, İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiğini bildirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin müvekkiline ilişkin ihlal kararını açıklamasının ardından, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tahliye talebinde bulunan Sezer, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün TMK'nın 10. maddesi uyarınca kurulan ve kamuoyunda, "özel yetkili mahkemeler" olarak bilinen ağır ceza mahkemelerini tümüyle kaldıran kanunu onaylaması üzerine Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne gelerek, tekrar tahliye talebinde bulundu.
Adliye çıkışında basın mensuplarına açıklama yapan Sezer, dünkü talebine ilişkin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 6526 sayılı kanun yürürlüğe girinceye kadar herhangi bir karar vermediğini ifade ederek, hangi mahkemenin nöbetçi olacağına dair çizelgenin yeniden düzenlendiğini söyledi.
KARARI BEKLEYECEĞİZ
Sezer, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararının değerlendirilerek müvekkilinin tahliye edilmesini istedikleri İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, dosyalara tevzi nöbeti olarak baktığı için taleplerini UYAP çerçevesinde 20. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiğini belirterek, "Şu an itibarıyla 20. Ağır Ceza Mahkemesi Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı doğrultusunda bir değerlendirme yapıp karar vermek durumunda. Biz de bu kararı bekleyeceğiz" dedi.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nin şu anda duruşmada olduğunu ifade eden Sezer, "Bu mahkemeden ne yönde bir karar çıkmasını bekliyorsunuz?" sorusu üzerine, "Bundan sonra Anayasa Mahhkemesi'nin kararını, Balbay kararını beraber değerlendirirsek burada derhal ivedilikle bir tahliye kararı çıkması gerekir. Bugün görüşmelerini bekleriz. Başbuğ ve benzer durumda olan kişilerle ilgili olarak tahliye kararı verilmesi gerekir" diye konuştu.
HAKKIMIZI ARAYACAĞIZ
Sezer, "İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi dünkü talebinize cevap verdi mi?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Kalemden, değerlendirmelerin devam ettiğini öğrendim. Hatta talebimize ilişkin olarak iddia makamının kanun yürürlüğe girmeden önceki saatlerde bir mütalaa verdiğini duydum. Mütalaanın içeriği bana gösterilmedi. Anayasa Mahkemesi'nin Haberal dosyasında savcı mütalaasının gösterilmemesini ihlal kararı olduğuna dair hatırlatmayı da yapmış olmama rağmen ben iddia makamının düşüncesini öğrenmiş değilim.
13. Ağır Ceza Mahkemesi heyet olarak hiç bir karar alamaz. Resmi gazete yayınlandıktan sonra mahkeme, taleple ilgili olarak dosyanın 'ilgili ağır ceza mahkemesine gönderilmesi' şeklinde yazı yazabilirdi."
İlkay Sezer, bir vatandaşın, "İlker Başbuğ haksızlığa uğradığını düşünüyorsa, karşı dava açmayı düşünüyor mu?" sorusuna da, "Biz hakkımızı yerde bırakmadık. Her zaman, her yerde arıyoruz. Takipçisi olacağız" yanıtını verdi.
BAŞBUĞ'UN TALİHSİZLİĞİ Mİ?
Anayasa Mahkemesinin, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un "kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin haklarının ihlal edildiğine" ilişkin kararı ile özel yetkili mahkemeleri tümüyle ortadan kaldıran Kanun'un yürürlük tarihinin aynı güne denk gelmesi, Başbuğ hakkındaki tahliye kararına hangi mahkemenin bakacağı tartışmalarını gündeme getirmişti.
Hukukçular, dün yürürlüğe giren özel yetkili mahkemeleri tümüyle kaldıran Kanun gereğince Başbuğ hakkındaki tahliye talebine artık Ergenekon Davası'nda kararını açıklayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin değil, nöbetçi mahkemenin bakması gerektiğini belirtmişlerdi.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, Anayasa Mahkemesinin, İlker Başbuğ'un tutuklama tedbiriyle ilgili bireysel başvurusunu incelediğini ve hak ihlalleri tespit ettiğini hatırlattı.
Anayasa Mahkemesinin başvuruyu kısa sürede sonuçlandırmasının son derece olumlu karşılanması gerektiğini vurgulayan Şen, diğer hak ihlali iddiasında bulunanlar ve özellikle tutukluluk tedbirinden mağdur olduklarını iddia eden tüm başvurucuların başvurularının da kısa sürede sonuca bağlanmasını beklediklerini dile getirdi.
GEREKÇELİ KARAR ŞART
Anayasa Mahkemesi'nin kısa kararında, gerekçeli kararın süresinde yazılmamasının, bu sürede başvurucunun tutukluluk durumunun ve tahliye talebinin görüşülmemesinin hak ihlali oluşturduğuna hükmettiğinin görüldüğünü ifade eden Şen, Yüksek Mahkeme kararında, hak ihlali yönünden gereğinin yapılması ve başvurucunun tahliye talebi hakkında karar verilmesi amacıyla karar örneğinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verdiğini kaydetti.
İlker Başbuğ'un davasını gören yerel mahkemenin hem Anayasa Mahkemesinin hak ihlali tespiti kararı hem de dün yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanun uyarınca 15 gün içinde gerekçeli kararını tamamlamak zorunda olduğuna işaret eden Şen, "5 Ağustos 2013'ten bu yana yedi aydır beklenen gerekçeli karar artık tamamlanmalı ve dava dosyası Yargıtay'a gönderilmelidir. Yargılamanın makul sürede tamamlanamamasının ve sanıkların uzayan tutukluluklarının bir sebebinin de gerekçeli kararın dava dosyasına koyulamaması olduğu unutulmamalıdır. Gerekçeli karar yazımının gecikmesinin nedeni ne olursa olsun, bu durumdan özellikle tutuklu sanıkların olumsuz etkilendikleri tartışmasızdır" diye konuştu.
DOĞRUDAN TAHLİYE YOLU AÇMAZ
Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararının, başvurucu yönünden doğrudan tahliyenin önünü açmadığını vurgulayan Şen, yerel mahkemenin, geciken gerekçeli karar yazımını bir an önce tamamlaması ve dosyadan el çektiği gerekçesiyle yapmadığı tutukluluk incelemesini tamamlaması gerektiğini söyledi.