BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,18
ALTIN 2.967,53
HABER /  MEDYA

İlk yazısında uyuyan hakimleri yazdı!

Balçiçek İlter, bugün Türkiye gazetesindeki ilk yazısıyla okur merhaba dedi.

Abone ol

Türkiye gazetesindeki ilk yazısı bugün yayınlanan Balçiçek İlter, köşesini ilk olarak teşekkürlere ayırdı. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak'a suç atmayı düşündüğünü belirten İlter'in yazısı şu şekilde:

BİR CAM AÇSAK FERAHLAR MIYIZ?

Aslında teşekkürleri sıralayacaktım alt alta...

Aslında teşekkürleri sıralayacaktım alt alta... Türkiye Gazetesi'ne geçiş sürecinde verilen desteklere, kösteklere, kaş kaldıranlara, alay edenlere, iyi, kötü niyetlerini sunanlara kocaman bir 'sağ olun' diyecektim...

Hatta televizyon reklamında bana ait olmayan bir BMW'ye herhalde biraz da absürt olsun diye takılan ''Bal'' plakasını ciddiye alıp kişilik analizimi yapanlara dek minnet sunmayı düşünüyordum. Madem assolist muamelesiyle taçlandırdınız, ben de ilk yazımı teşekkürlere ayırayım, alt alta isimleri yazayım diyordum. Yakışırdı!

''Bizim coşkumuz size de bulaşsın canım asmayın öyle yüzünüzü'' diyecektim.

Vallahi de billahi de listem bile hazırdı...

Hatta şöyle bir giriş planlamıştım...

NASIL BİR KİMLİK KARMAŞASIDIR SORMAYIN 

Bir Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından ''gezici'' ilan edildim, ekranlarda hedef gösterildim. Fakat ne tesadüftür ki geziciler tarafından 'Kabataş mağduru' ile yüz yüze görüştüğüm için kara listeye alınmam da aynı zamana rastladı... Ardından eski sıfatlarım çıktı ortaya... Kürtçü oldum, AKP'li oldum, yetmez ama evetçiydim... Nasıl bir kimlik karmaşasıdır sormayın...

Aramızda kalsın ama ilk yazımda tüm suçu gazetenin genel yayın yönetmeni Nuh Albayrak'ın üzerine atmayı düşünüyordum.

Öyle bir filmde oynattı ki, kimliğimi tamamen şaşırdım diyecektim....

Olmadı sevgili okur, olmadı...

Çünkü adam uyudu...

Pardon adamlar uyudu...."

MAHKEME HAKİMİ VE SAVCISI UYUDU 

Türkiye'nin en önemli davalarından(*) birinin duruşma salonunda...
Hayır sanık, tanık yakınları değil, mahkeme hakimi ve savcısı uyudu...
Sadece gözleri kapanmakla kalmadı, şöyle bir uzanıverdiler makamlarına kollarını uzattılar, başlarını yasladılar.

Onlar uyuyunca birileri de uyandı....

Hiç uyuyamayanlar oldukları yerde rahatsızca kıpırdandılar..
Aslında bütün suçlu Acun... Ardından bizim öteki gündemciler...
İnsan önce ''Yetenek Sizsiniz'' diye dalıveriyor hayal âlemine pazar pazar... 'Âlemde ne yetenekler var, bak bir yere ancak varıyorlar, ben çalış çalış sabahlara kadar üç kuruş paraya' diye dertleniyorsunuz ister istemez... Ardından ruhani meselelere dalıp rahatlıyorsunuz... Maddiyat önemini yitiriveriyor, huşu içinde ekran başından ayrılırken bakıyorsunuz sabah üç olmuş...
Yok yarın Türkiye'nin önemli bir davası varmış, bir can gitmiş, hesabı verilmemiş, dava güvenlik sebebiyle başka bir şehre alınmış, yok her duruşma, protestolarıyla ülke gündemini belirlemiş, yok siz orada hâkimsiniz, savcısınız...

ORTAK ADALET ANLAYIŞI

Onların uyuduğu günün ilerleyen saatlerinde ünlü tarihçi Prof. Dr. Kemal Karpat(**) ile kimlik üzerine sohbet ediyorduk... Hoca 'Din ve ırk yetmez millet olmaya' diye başladı anlatmaya... “Dış kimlik görünendir, önemli olan iç kimliktir, her şeye rağmen bizi bağlayan çimento odur. Bu iç kimliği ne oluşturur? Ekonomik birliktelik, ortak adalet anlayışı...''
''Hah orada duralım hocam, bu uyku mevzu beni geriyor” diyecek oldum, Karpat, pek anlamadı ne dediğimi... Aklı almadı bu kadar önemli bir davada hakimin de savcının da uyuyabileceğini...
Siz şimdi bu yazıyı okurken ''Yorulmuşlardır evladım, hanım kızım, niye ilk yazıdan sert giriyorsun hiç de öyle birine benzemiyorsun'' diyorsanız, amcacım, teyzecim, kardeşim... Ufak bir notum olacak... Anlamam öyle derin gazetecilikten, 23 yıldır elimden geldiğince, günahlarımla sevaplarımla dümdüz yazıp çiziyorum... Komplolar, arkadan çevrilen oyunlar, kim neyle neyi demek istedi analizleri bana göre değil. Şimdiye kadar gördüğümü, hissettiğimi, bana ters geleni yazdım, öyle devam edeceğim, biraz çeperlerde dolaşacağım izninizle.
Ha bir de rahatsızlık vermezsem eğer biraz soracağım.
Bazen hatırlatmak bazen gerçekten merak ettiğim için...

OLMAZ OLSUN!

Dönelim şu uyku mevzuuna...
Er Sevag Balıkçı davasının görüldüğü Diyarbakır'da 20 metrekarelik askerî mahkemede de savcı uyumuştu, katılan arkadaşlar cam falan açmışlardı, uykuyu dağıtmak için.
Bu benim duyduğum ikinci vaka...
Diyeceğim odur ki, açalım memleketin bütün camlarını, ferahlayalım, uyku açılır açılmasına da...
Ya o uykuda olma hâli? En tehlikelisi o değil mi peki?
Herkese ''Kocaman bir merhaba'' derken usta şair Özdemir Asaf'la bitirelim mi bugün?
İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun