İlk kez Hatay'da paylaşıldı! İşte Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun tanıtım logosu
Millet İttifakı, seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu göstermişti. Kılıçdaroğlu adaylığı sonrasında tanıtım logosu Hatay'da ilk kez kamuoyuyla paylaşıldı.
Abone olCumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, depremden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Hatay’a geldi. Kılıçdaroğlu’na buradaki ziyaretlerinde Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da eşlik etti. Kılıçdaroğlu ve beraberindekiler ilk olarak Antakya’daki Narlıca Mezarlığına giderek, depremde hayatını kaybedenlerin mezarına karanfil bıraktı.
Kılıçdaroğlu, buradaki ziyaretinin ardından EXPO Hatay’a geçerek partililerle bir araya geldi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın yaptığı açılış konuşmasından sonra kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, partilileri selamlayıp, depremde hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet diledi.
Kürsüde dikkat çeken pankart
Kılıçdaroğlu'nun seçim sürecinde kullanacağı logo da ilk kez bu programda kullanıldı. Hatay'da yaptığı konuşmada sahnede ilk kez yer alan logoda dikkat çekici bir de detay yer aldı. Logodaki "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu" yazısında; sadece "Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu" kelimelerinin büyük puntolar ile yazılması, "adayı" yazısının ise küçük punto ile alt kısımda verilmesi dikkat çekti.
Slogan atanları uyardı
Kılıçdaroğlu, slogan atanları uyararak "Slogan da yok pankart da yok. Hepinize teşekkür ederim. 85 milyon insanı hiçbir ayrım yapmadan kucaklamak benim boynumun borcudur. Bayrağımızın ne kadar değerli olduğunu biliriz. Vatanımız da bizim için değerlidir. Bu yurt bize dedelerimizden miras kalan kadim bir yurttur. Gözümüzü kırpmadan yurdumuz için her türlü mücadeleyi yaparız." ifadelerini kullandı.
"Ankara'dan bayrakların kaldırılması için talimat geldi"
Kılıçdaroğlu devamında şu sözleri söyledi:
"Buraya gelmeden önce Hatay depreminde hayatını kaybeden vatandaşların mezarını ziyaret ettim. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanımız mezara Türk bayraklarını ve Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin bayraklarını asmış. Ankara'dan bayrakların kaldırılması için talimat geldi.
"Hayatımda hiçbir zaman bu kadar üzülmedim"
Hayatımda hiçbir zaman bu kadar üzülmedim. Türk bayrağını indirin diyor, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın bayrağını indirin diyor. Hatay Büyükşehir Belediyesi başka bir devlete mi ait arkadaşlar? Emin olun önce inanmadım, böyle şey olmaz dedim. Ama bunun olur olmadığını görmek benim vicdanımda derin yaralar açtı. Asla kabul etmiyoruz.
"Bir bakan telefon edecek indirin bayrakları diyecek!"
Bayrağımıza sahip çıkmak namusumuzdur. Vatanımıza sahip çıkmak da namusumuzdur. Depremde hayatını kaybeden vatandaşların yattığı mezarlık da büyükşehir belediye başkanlığına aittir. Bir toplumu ayrıştırmak kadar tehlikeli bir şey yoktur. Benim ahlakım da vicdanım da inancım da hiç kimseyi ötekileştirmeden herkesi kucaklamaya açıktır. Böyle bir tabloyla karşılaşacağımı hiç düşünmüyordum. Bir bakan telefon edecek indirin bayrakları diyecek! Ne günlere kaldık. Her birimiz bunun gereğini yapmak zorundayız. Bazı acılar yüreğimizde durur.
Bakan Süleyman Soylu: Bu ayıp bir şeydir
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları sonrası Antakya'da açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu "Eğer Kılıçdaroğlu gelecek diye mezarlık büyükşehir flamalarıyla süsleniyorsa bu ayıp bir şeydir" dedi. Bakan Soylu, "Sayın Kılıçdaroğlu mezarlıkta bayrağı kaldırdığımıza yönelik ve benim bunun talimatını verdiğime yönelik söylemde bulundu. Deprem bölgesinde yalan üzerinden siyaset yapılırsa Allah adama hesabını sorar. Bugün flama günü değil. Ne gerek var bunlara, niye böyle açıklamalar yapılması hususunda bizi zorunlu bırakıyorlar? Elinde İBB var, Ankara Büyükşehir Belediyesi var, gelip hemen bu meseleyi karıştırmanın burada çalışan insanları karıştırmanın ne anlamı var. Mezarlık yerini Denizli Belediyesi açmış. Bu tartışmayı yapmayı hakikaten doğru bulmadığımızı, Kılıçdaroğlu'nun buralara geldiğinde insanların morallerini yükseltecek açıklamalar yapmasının doğru olabileceğini söylüyoruz. Ne olursunuz başkasını karalamaya yönelik adımlara atmayacak bir dönemdeyiz ve yerdeyiz." ifadelerini kullandı.
"Olağanüstü dönemlerde olağanüstü kararlar alınır"
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından diğer bölümler şöyle:
Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Ölürsünüz ama vatanınız için ölürsünüz. Olağanüstü dönemlerde olağanüstü kararlar alınır. Olağanüstü dönem var. 50 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Olağanüstü kararlar almak zorundasınız. Belediyelerimiz depremin olduğu saatlerden itibaren hepimiz hareket halindeydik, hiçbir ayrım yapmadan.
11 büyükşehir belediye başkanımı, depremin etkilediği kentlerde koordinatör olarak görev yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu da Hatay'da koordinatör olarak görev yapıyor. Kendisini hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ederim.
"14 Mayıs'tan sonra yeni bir güne başlayacağız hep beraber"
14 Mayıs'tan sonra yeni bir güne başlayacağız hep beraber. Hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir ufku görecek. Öyle bir tablomuz var ki arkadaşlar, esnafın dükkanı yıkılmış, çiftçi yem bulamıyor. Olağanüstü dönemler devletin olağanüstü fedakarlıklar yaptığı dönemlerdir.
Samandağ’da yazı göndermişler. Yeteri kadar su gönderemeyeceğiz, az su tüketen ürünleri ekin diye. Bir devlet bunu yapar mı? Verin kardeşim bize, deyin ki DSİ yapamıyor, bizim belediye başkanlarımız süratli bir şekilde yaparlar.
Bakınız 37 gün geçti, hâlâ molozlar, enkazlar var. 180 milyon ton enkaz bir yerlere taşınacak. Asbesti düşünüyorlar mı acaba? Gerekli önlemler alınmadığı takdirde kentlerin kanser üreten bölgelere dönüşebileceğini düşünüyorlar mı acaba? Bir çevre mühendisiyle görüştüler mi acaba? Devleti yöneten kişi bütün ayrıntıları düşünmek zorundadır.
Biz afetten sakınmayı adeta defterimizden silmişiz. Oysa devletin liyakatli kadroları bunu belirlemiş durumda. Kahramanmaraş’ta şu şiddette olacak diye raporlar yazılmış. Rapor öyle mükemmel yazılmış ki şu kadar büyüklükte olacak, şu kadar can kaybı olacak, şu kadar bina yıkılacak diye…. Deprem oldu, hepsi oldu.
"Afet bölgesinin tümüyle özel planlaması lazım"
Afet bölgesinin tümüyle özel planlaması lazım. Buraya gelecek olan insanlara belli avantajların sağlanması lazım. Biz çalışmalarımızı yaptık, rapor hazırladık uzmanlarla.
750 bin depremde yıkılan orta ve ağır hasarlı bina var. 250 bin güçlendirmeye muhtaç, 500 bin de yeniden inşa edilecek konut var. 750 bin konut ne demek, 750 bin kapı, dolap, musluk demek…
Buraya özel düzenleme yapılmalı. Erzurum’u özel ekonomi bölgesi yapacağız. Büyük bir tarım ve hayvancılık özel ihtisas bölgesi yapılması lazım. Bu bölgenin de kendine özgü koşulları düşünülerek. Hem istihdam yaratırsınız, bölgeyi ayağa kaldırırsınız. Hiç endişe etmeyin. Yapamadılar, yapmadılar, bu memleket bizim memleketimiz. Bu bölge için özel yasa ve teşvikler getirin.
Orta Doğu’nun ve Akdeniz havzasının en güçlü ekonomik yapılanmasını bu bölgede yapabiliriz. Her şeyimiz var. Eksik olan geleceği iyi görmeyen siyaset…
"İnşallah o binaların tamamını biz tamamlayacağız, hiç kimse endişe etmesin"
Deprem sonrası temeller atıldı eyvallah. İnşallah o binaların tamamını biz tamamlayacağız, hiç kimse endişe etmesin.
Tedbirleri devlet alır. Şimdi diyorlar ki size ev yapacağız ama sizi borçlandıracağız, niçin kardeşim? O imzaların hiçbirisi bana ait değil. O imzaları ben atmadım. Devlet olarak her türlü teminat verdin.
"Vatandaş nereden bilecek fay hattı nereden geçiyor"
Şimdi depremzedeyi borçlu çıkarıyorlar, böyle şey olur mu? İmar affını sen çıkarıyorsun, denetleyecek olan iktidar, vatandaş nereden bilecek fay hattı nereden geçiyor.
"İktidarı olduğumuzda herkesin anahtarını teslim edeceğiz beş kuruş almayacağız"
İktidarı olduğumuzda herkesin anahtarını teslim edeceğiz beş kuruş almayacağız. Eğer bir helalleşme olacaksa anahtarı teslim edeceksiniz, ölen canlar için özür dileyeceksiniz. Vatandaşın devlete borcu yok, devletin vatandaşa borcu var. 418 milyar doları hortumlayanlardan parayı alacaksın vatandaşa vereceksin. Devlet akılla, irfanla yönetilir."