Dünkü köşesinde Cavit Çağlara'a övgüler dizen Sabah yazarı Hıncal Uluç'un hafızasını kaybettiğini belirten Ilıcak, hırsızlarla yazarların kol kola girdiğini savundu.
Abone olİşte Nazlı Ilıcak'ın yazısı.. "KİBAR HIRSIZLAR" KÖŞE YAZARLARIYLA KOL KOLA Cemil Çiçek, batık bankacıların affına zemin hazırlayacak bir yasa tasarısından söz ediyor. Ümidimiz Tayyip Erdoğan'da. Ömür boyu ödeyemeyeceği böyle bir faturanın altına sakın girmesin. Peşin ödeme veya bir yıl içinde ödeme halinde cezadan bir miktar indirim yapmak mümkün. Ama TMSF ile imzalanan protokoller suç işleyenleri kurtarmamalı. Veyahut ödeme süresi bir yılı aşmamalı. Hortumcuların affı için el altından bir lobi faaliyeti yürütülüyor. Bu faaliyetin 3 yıla mahkûm olan Cavit Çağlar'ın ricasıyla sürdüğüne inanmak imkânsız. Ön planda onun ismi dolaşmakla birlikte, Çağlar ile aynı akıbeti paylaşmaya hazırlanan medya patronları da mutlaka işin içinde. Beni şaşırtan, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, dünyada da bunun benzeri uygulamalar bulunduğunu söyleyerek, -ki bu iddia doğru değil- Ocak ayında böyle bir yasal düzenlemenin gündeme geleceğini açıklaması. 11 milyar dolar borç Her şeyden önce, siz, bu şekilde dolandırıcılıktan ve zimmetten yargılananlara sürekli ümit verirseniz, onlar elbette borçlarını ödemeyip, kanunun çıkmasını bekleyeceklerdir. Tevekkeli değil, topluma 47 milyar dolarlık bir fatura yükleyen batık bankaların sahiplerinden şimdiye kadar sadece 587 milyon dolarlık tahsilat yapılabilmiş. Adam borcunu öder mi; ödemez, hapis yatmamasının karşılığı olarak pazarlık yapmayı bekler. İmar Bankası hariç tutulursa, hâkim ortakların, kendi bankalarından, bankalarına el konulduğu tarih itibariyle, 9 milyar 114 milyon dolar, diğer TMSF bankalarından da 1 milyar 919 milyon dolar kullanıp, toplam 11 milyar 33 milyon dolarlık bir borç yükü altına girdikleri BDDK raporlarından anlaşılıyor. Bu rakama back to back krediler de dahil. Bankaların, bilinçli olarak içinin boşaltıldığı, back to back uygulamasından da belli. Hâkim sermayedar, kendi bankasından kullanabileceği kredi limitini aştığı için, başka bir bankaya depo yapıyor,başka bir banka sahibine kredi kullandırıyor. Bunun karşılığını da, aynı miktardaki krediyi kendi kullanarak, alıyor. Bütün bu işlemler, ağır cezada, dolandırıcılık ve zimmet başlıkları altında yargılanıyor. Hıncal Uluç'un gerekçesi Gizliden gizliye yürütülen lobi faaliyetini fark etmeseydik, belki bu konu üzerinde ısrarla durmayacaktık. Güngör Mengi'nin Vatan'da (26 Aralık 2004), Yavuz Donat'ın da Sabah'taki (27 Aralık 2004) yazılarından sonra, dün de Hıncal Uluç, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'i öven bir yazı kaleme aldı. Cemil Çiçek'in yanı sıra, Cavit Çağlar'ı da o kadar övüyor ki, neredeyse, kendisine, Çağlar'a yılın işadamı ödülünü vereceğiniz geliyor. İşte Hıncal Uluç'un cümleleri: "Diyelim ki Cavit Çağlar İnterbank'tan bazı haksız krediler aldı. Peki ne yaptı bu kredilerle, paraları yurt dışına kaçırıp, milyarlarla dolarlık hesaplar mı açtırdı, başı sıkışınca kaçıp yemek için. Tam tersine, hakkında dava açıldığında yurt dışındaydı. Döndü geldi, istese Türkiye ile suçlu iade anlaşması olmayan bir ülkeye sığınır, kaçırdığı o hayalî milyarlarla beyler gibi yaşardı. Ağır tedavi görüyordu New York'ta, bitmesini bekledi ve ülkesine, vatanına geldi. Usulsüz krediler Cavit Çağlar'ın kişisel hesabına gitmedi. Nereye gitti peki... Nergis Holding'e. Nergis Holding, Bursa'da 20 bin dolayında insana iş sağlıyor. Ailesiyle birlikte 100 bin kişinin aşında Cavit Çağlar var. Çağlar, üç yıl hapis yatarsa, kesilen 1 katrilyona yakın ceza tahsil edilirse, Nergis çöker. Çökünce 20 bin aile işsiz kalır... Devlet de alacağını tahsil edemez." Kapitalizm, kâr ve zarar Çağlar'ın kendi bankası İnterbank ve TMSF bankalarından kullandığı kaynakların toplamı BDDK'nın raporunda 1.440 milyar dolar olarak gözüküyor. Bugün Nergis Holding'in değeri ancak 400 milyon dolar civarında. Hıncal Uluç'un dediği gibi, paralar, Nergis Holding'e gittiyse, demek ki Çağlar, hiç de akıllı bir yatırım yapmamış. İşi bir başka tarafından alırsak, şöyle bir muhakeme yürütebiliriz: Aklı başında kime bu kadar büyük bir para verirseniz, o kişi, 5 tane Nergis Holding kurabilir; dolayısıyla, 500 bin kişiye ailesiyle birlikte istihdam sağlardı. Bir tesbit yapmak isteriz: Kapitalizmin fazileti, kâr ve zarar hesabında ve sermayenin verimli kullanılmasında yatıyor. Patron, hem zarar edecek, hem devleti, dolayısıyla milleti ağır bir yük altında bırakacak, hem de gene işinin sahibi olacak. Eğer, bankacılık sektörü hassas bir ekonomik tablo sergilemeseydi ve peş peşe yeni batıkların ortaya çıkma ihtimali olmasaydı, zaten bu bankaların devlete intikali yerine iflası öngörülecekti. Dolayısıyla, banka patronları da, bütün mallarını mülkleri satarak, halkın borcunu karşılamak mükellefiyetinde olacaklardı. Çünkü parasını alamayan halk, onları yaşatmazdı. Böyle keyifli hayat sürmelerine imkân vermezdi. İnterpol arıyordu Hıncal Uluç, Cavit Çağlar'ın kendi iradesiyle Türkiye'ye döndüğünü yazıyor. Ya bir hafıza kaybı söz konusu, ya da bilinçli bir aldatma. Kırmızı bültenle aranan Cavit Çağlar, Amerika Birleşik Devletleri'nde yakalandı. Kefaletle serbest bırakılması için 5 milyon dolar teklif etti. (Yurt dışında parası yoksa, bu 5 milyon doları nasıl hemen verecekti Bu da ayrı bir soru) Hâkim kefaletle tahliyeyi reddedince, Metropolitan Correctional Center cezaevine konuldu. İki ranzalı çıplak bir odada kalıyordu; tuvalet açıktaydı ve odada lavabodan başka bir şey yoktu. Tutuklular arasında uyuşturucu kaçakçısından, katile, tecavüzcüsünden soyguncusuna kadar her türlü suçlu vardı ve belirli saatlerde mahkûmlar toplu olarak yemek yiyor, bahçeye çıkıp, televizyon seyrediyorlardı. Çağlar'ın üzerine mavi tutuklu gömleği giydirilmişti. Öyle Hıncal Uluç'un iddia ettiği gibi, yurt dışında paşa gibi yaşaması mümkün değildi. Çağlar Türkiye'ye gelirken, uçakta gazetecilere "Üç ayda hallederim" diye beyanat vermişti. (29 Nisan 2001) Kendisinden bu kadar emindi. Nitekim, İstanbul'da yargılanırken, davasını, Bursa Ağır Ceza'ya nakletmeyi ve beraat almayı başardı. Ama Yargıtay bu kararı bozdu. Dünyadaki örnekler Şimdi de, Cemil Çiçek'in desteğini görüyoruz. Çiçek, "Dünyada örneklerine rastlıyoruz" derken, doğru konuşmuyor. Milyar dolarlık servete sahip olan Martha Stewart, borsacı Peter Bavanovic'ten aldığı tüyoya dayanarak, bioteknoloji şirketi İmclone Systems'in hisselerini iyi bir zamanlamayla sattığı ve bu sayede büyük zarardan kurtulduğu için hakkındaki her iddia sebebiyle, 5 yıl hapis istemiyle yargılandı. Sonuçta, 5 aylık hapis cezasına çarptırıldı. İflâs eden enerji devi Enron'un eski başkan yardımcısı Clifford Baxter intihar ederek hayatına kıydı. Enron, Arthur Andersen firmasıyla anlaşarak, gerçeği yansıtmayan bir kâr göstermişti. Bu meydana çıkınca çok kişi hapse girdi, sorumluluk taşıyan Clifford Baxter ise dayanamayıp intihar etti. "Kibar hırsızlar" Vatan gazetesi "Yolsuzlukların üzerine gidiyorum" diye zaman zaman övünüyor. Eğer Güngör Mengi'nin yürüttüğü muhakeme doğruysa, ne suçu var emekli Oramiral İlhami Erdil'in veyahut Özel Kuvvetler Tesisleri inşaatını yapan müteahhit Ali Osman Özmen'in? Erdil 2 dairesini versin, Özmen de, zarar diye gösterilen 130 trilyon lirayı ödesin kurtulsun. Böylece devlet de açıktan gelir sağlamış olur. Baklava çalan çocuk, parasını ödeyemediği için hırsızlıktan yatar, "kibar hırsızlar" bizim köşe yazarlarıyla kol kola kafa çekip, bu ülke için yaptıkları fedakârlıkları anlatırlar!