BIST 9.636
DOLAR 34,65
EURO 36,39
ALTIN 2.929,88
HABER /  GÜNCEL

Ilıcak:Talat, ülkücülerden rahatsız

Yazısında Talat'ın endişelerine yer veren Ilıcak, Başbakan'ın ülkücülerden duyduğu endişeyi de kaleme alıyor.

Abone ol KIBRIS'TA BAŞBAKAN TALAT'LA SOHBET

Başbakan Mehmet Ali Talat'ın başkanlığında gerçekleşen "Dünyaya açılan Kıbrıs" programı çerçevesinde yavru vatana geldik. Çeşitli gazeteler ve televizyon kuruluşlarından temsilciler davete katılmıştı. Meselâ, Ahmet Hakan (Kanal 7), Mehmet Altan (Sabah), Meliha Okur (CNN Türk), Kenan Akın (TV 8), Yalım Eralp (Tercüman) adına gelmişti.

Kıbrıs bizi güneşli bir hava ile karşıladı. Hemen kalacağımız Dome Otel'e hareket ettik. Ercan Havaalanı tamirde olduğu için, uçağımız askerî havaalanı olarak da kullanılan Geçitkale Havaalanına indi. Ercan'a göre, Geçitkale'den Girne'ye gelmek daha fazla vakit alıyor. 1 saat 15 dakika sonra oteldeydik.

Ekmek kadayıfı

Öğlen yemeğini Başbakan Mehmet Ali Talat'la beraber yedik. Talat, ertesi gün (bugün) Rum kesimine geçeceğini söyledi. İlk defa bir Türk başbakanı Rum kesimini ziyaret ediyordu. Ama Rumlar Talat'ı başbakan sıfatıyla değil, parti başkanı kimliğiyle kabul ediyorlar. CTP lideri Talat, Akel Genel Sekreteri Hristofiyas ve Disi Başkanı Klerides'le buluşacak; onlara ekmek kadayıfı götürecek.

Öğlen yemeğinde biz de lor peynirli ekmek kadayıfı yedik. Gerçekten de Denktaş'ın hediye diye Amerika'ya kadayıf götürmesinin sebebi hikmeti anlaşılıyor. Kıbrıs'lı Türkler kadayıfın içinde, kaymak yerine lor peyniri kullanıyorlar, hem daha hafif, hem daha lezzetli oluyor.

Bahçeli ve Ecevit

Mehmet Ali Talat, Bahçeli'yle Ecevit'in Kıbrıs'a geleceğini yazan haberlerden rahatsız. Ama gene de, bu iki siyaset adamının, Kıbrıs halkının iradesine müdahale etmek istemeyeceğini düşünüyor. "Her halde bu haberler yanlıştır" diyor. Mehmet Ali Talat'ı endişelendiren en önemli husus, özellikle gençlerde tabanı olan Ülkücüler yüzünden sürtüşme ve çatışma çıkma ihtimali.

* * *

Mehmet Ali Talat, ilk defa bir toplumun hazırlıksız olarak Avrupa Birliği'ne girdiğini de söyledi. Belki buna benzer bir durum, Doğu Almanya'da yaşayanlar için gerçekleşmişti. Üstelik bu defa Türkler Doğu Alman'lar gibi Batı Almanya'ya yamanmıyor, yeni bir devletin iki kurucu unsurundan biri oluyordu. Talat, ülkesinin insan kaynağı açısından çok zayıf olduğunu belirtti. Oysa, hem merkezî hükûmet, hem de kurucu devletin iyi yetişmiş bürokrata ihtiyacı bulunuyordu. Herhalde yurt dışına göç eden Kıbrıs'lı Türklerden bazıları bu ihtiyaca cevap vermek için kullanılacaktı.

Statüko ve Denktaş

Yalım Eralp, Ömer Madra, Kenan Akın, Ahmet Hakan başbakanla aynı masayı paylaşıyorduk. Kenan Akın, eski Tercümancı. Sonra Türkiye gazetesinde çalıştı. Şimdi TV 8'in Yönetim Kurulu Başkan vekili. Denktaş'la bir anısını nakletti. Denktaş kadar olmasa bile, Kenan Akın da "bir dirhem et bin ayıp örter" ilkesine inananlardandır; yani biraz topluca! Denktaş ile karşılaştığında, ona, göbeğini göstererek "Ne yapacağız?" diye sormuş. İşte Denktaş'ın cevabı: "Statükoyu muhafaza edeceğiz."

Kenan Akın, "Denktaş o günden beri statükocu" deyip basıyor kahkahayı.

* * *

Talat'a Denktaş'ın hayır kampanyasının Kıbrıs'ı nasıl etkiyeceğini de sorduk.

-Papadopulos'un hayır demesi, Kıbrıs'taki Türkleri olumlu etkiliyor. Buna mukabil, Rauf Denktaş'ın hayır demesi, Rum kesimdeki evetlerin oranını yükseltiyor. Bu yüzden iki liderin yürüttüğü hayır kampanyasının olumlu neticeleneceğini düşünüyorum.

Sorular ve cevaplar

Aklıma takılan bazı soruları başbakana ilettim.

-Neden Karpaz'lı Rum köylülerine geri dönüş ve mülk önceliği veriliyor?

-Çünkü, Cenevre anlaşmasında, Karpaz'da oturan Rum köylülere imtiyaz tanınmış, o bölgede kalmaları ve kültürel haklardan yararlanmaları kabul edilmişti. Kalamadılar. İşte o anlaşmanın teminat altına aldığı haklar iade ediliyor.

-Demirel, mülkiyet meselesi "Makarios ve Denktaş arasında 1974'te imzalanan mübadele anlaşmasına göre halledilmeliydi" diyor. O tarihte Rumlar mallarını Kuzey'de bırakıp Güney'e, Türkler de Güney'de bırakıp Kuzey'e göç etmişlerdi.

-Bu ciddi bir iddia değil. Makariosla Denktaş, sadece insan mübadelesinde anlaşmıştı. Mülkiyeti delen bir uygulama kabul edilemez. Nitekim, bu yüzden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Loizidou'nun açtığı davada kadının mülkiyet hakkını engellediği için Türkiye'yi mahkûm etti.

-New York'taki müzakerelerde Denktaş etkili oldu mu?

-Denktaş olmasaydı, biz pazarlıktan daha iyi netice alırdık. Bir örnek vereyim: Mülkiyet konusunda "Global exchange", topyekûn takas diye ısrar etti. Yani, Türklerin Güney'de bıraktıkları mallara karşılık, Rumların Kuzey'deki malları takas edilecekti. Aradaki farkı tazminat olarak Türk tarafı ödeyecekti. En az, Türk tarafı 5 milyar dolar tazminat yükümlülüğü altında kalacaktı. Oysa bugünkü formülde, tazminatın muhatabı Kurucu Türk Devleti değil.

-Son anlaşmada Kuzey'de mal sahibi olan Rumların üçte biri gayrimenkulünü alıyor, üçte ikisine tazminat ödeniyor. Karpaz'daki uygulama ise farklı.

-Evet. Karpaz'a dönen Rumlar mallarının hepsini alıyor; dönmeyenlerin ise ancak üçte biri gayrimenkulüne kavuşuyor.

-Neticede kaç bin Türk için, ne kadar yeni konut gerekli?

-Sınır düzenlemesi yüzünden 50 bin Türk evini Rumlara bırakıp, Kurucu Türk Devleti'ne gelecek. Ayrıca, Rumlara konutları iade edilirken 20 bin Türk de bu şekilde açıkta kalacak; işte 70 bin Türk için aşağı yukarı 17 bin yeni konut gerektiğini hesap ediyoruz. Şunu da hatırlatayım: Karpaz bölgesini Rumlara verseydik, toprakları Rum tarafında kalan Türklerin sayısı 10 bin azalacaktı.

* * *

24 Nisan'a kadar günler Kıbrıs'ta hareketlenerek geçecek. Yakında mitingler tertiplenecek. Sonunda Kıbrıs Türk halkı sandık başında önemli bir karar verecek. Ya kimsenin tanımadığı bir devlet olarak, bir nevi Türkiye Cumhuriyeti'nin hegomonyası altında yaşayacak, ya da Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin iki kurucu devletinden biri olacak.

Buyrun seçim sizin.