BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

İlhan'ın Cumhuriyet'e veda mesajı

Edebiyat dünyasının önemli ismi Attila İlhan'ı kaybettik. Ölümünden kısa bür süre önce Cumhuriyet'teki yazılarına son veren yazarın veda mesajındaki iki kelime dikkat çekti.

Abone ol

Hürriyet yazarı Yalçın Bayer Attila İlhan'ın Cumhuriyet gazetesinde ayrılışını gündeme getirdi. Bayer, İlhan'ın ayrılış biçimini mercek altına aldı. İşte Bayer'in yazısı.. -DÜN kaybettiğimiz Attilá İlhan, ‘Cumhuriyet’ten ayrıldı mı, ayrılmaya zorlandı mı sorularının yanıtı çok tartışıldı. Bunun yanıtını geçen pazartesi günü Genel Yayın Müdürü İbrahim Yıldız’ın köşesinde vermişti Attilá İlhan... Sağlık sorunları nedeniyle bundan sonra yazılarına ara verdiğini bildiriyordu. İlhan’ın küçük notunda şöyle bir cümle dikkat çekiyor: ‘Benim sicilimde bir enfarktüs sabıkası vardır; geçtiğimiz yayın döneminde -hekimlere bakarsan, aşırı çalışmadan- bazı arazı nüksetti, gazeteye mümkün mertebe aksettirmeden, iki defa ‘yoğun bakım’da kızağa çekildim.’ Attilá İlhan, dört doktorunun iki yayınevi, bir gazete ve bir TV’deki çalışmalarını hafifletmesini istediklerini hatırlatıyor ve Cumhuriyet yönetimine ‘tahammülleri ve sabırları’ için teşekkür ediyor. Bu cümle çarpıcı; bununla okurları ne demek istediğini anladılar. Hatta bunun altında ‘ayrılmaya zorlandığı’ anlamları çıkaran da oldu. İlhan’ın İnönü’ye karşı olması, Köy Enstitülerine karşı görüşleri, dil devrimine karşı eleştirileri de, bir kısım Cumhuriyet okurları arasında tepki çekiyordu. Nitekim, bundan bir süre önce çarşamba günleri yayınlanan ‘Söz Okur’un köşesinde en çok eleştiri alan yazarlardan biri Attilá İlhan’dı. Onun ünlü şiirlerinden biri ‘An Gelir’dir. ‘Milli Gazete’den Selami Çalışkan geçen 2 Haziran’daki söyleşisinde bu şiiri hatırlatıyor, İlhan ‘Hastalandığım zaman yazmıştım’ diyor. İlginç saptamalarından bazıları özetle şöyle: ‘Ülkenin sağcıları ve solcuları birbirlerini tanımıyorlar... Biz birbirimizi tanısak, meseleler daha kolay çözülür... Çünkü aydın sorgulayan insandır.... (...) Türkiye’de bizim Cumhuriyet hareketinin en büyük vasfı olarak ‘laiklik’ söylenir. Laiklik en baştadır. Halbuki 1919 ve 20’den itibaren başlayan hareketin içinde önde olan asıl mesele anti-emperyalizm’dir. Laiklik değildir. Batı karşıtlığı. Gazi Mustafa Kemal, Batı emperyalizmine karşı. Bunun üstünde duruyor. Bunun kavgasını yapıyor. Gazi, ‘Batı bizi batırmak istiyor. Batı bizi paylaşmak istiyor. Biz bağımsız bir devletiz. Biz bu ülkede kendi devletimizi kurarız ve yaşatırız. Hayır diyenlerle de savaşırız’ diyor. Gazi, bu savaşı kazanıyor. Sonra da yeni bir devlet kuruluyor. Bu yeni devletin içinde laiklik daha sonra CHP kurulurken söz konusu oluyor. Fakat Türkiye Cumhuriyeti 1937’ye kadar laik değildir...’ Attilá İlhan, geçmişi, günümüzü ve geleceği anlatırken özetle şöyle diyor: ‘Batı bizi batırmak istiyor... Dış borç bizi kemiriyor... Türkiye’nin toprakları satılıyor.... Geçenlerde Bursa’ya gittim, oradaki konuşmamın ser levhası neydi biliyor musunuz? ‘Parola Vatan, işareti Namus’... Osmanlıca mecburi ders olmalı... ABD fırıldak peşinde.. Batı’yı taklit eden ülkeler batmaya mahkum...’ Attilá İlhan şiirleriyle, romanlarıyla, makaleleriyle pek tartışılacak.