Tarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarını ciddi bir şekilde araması gerektiğini belirterek, "Doğu Akdeniz'de bu kaynaklara hükmetmek zorundayız bir ucundan, Türkiye buradan çıkamaz" dedi.
Abone olTarihçi ve yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, bu yıl 'Enerjide Dönüşüm ve Değişim' temasıyla düzenlenen 25. ICCI Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansında (ICCI 2019), 'Enerji Tarihi ve Savaşları' başlığı altında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Danışmanı Barış Sanlı'nın sorularını yanıtladı.
Doğu Akdeniz'deki gelişmelere ilişkin değerlendirmesinin sorulduğu Ortaylı, Akdeniz'in en verimli kesiminin Doğu Akdeniz Bölgesi olduğunu söyledi.
Tarihin, Türkiye'yi 16. yüzyılda Kıbrıs'a çıkardığını anlatan Ortaylı, 19. yüzyılda Kıbrıs'ın Türkiye'nin elinden çıktığını ama 20. yüzyılda tekrar büyük bir gürültüyle tekrar Kıbrıs'a çıkıldığını kaydetti.
Türkiye'nin bu bölgedeki enerji kaynaklarını hesaba katamadığını dile getiren Ortaylı, şöyle devam etti:
"Enerji kaynaklarını Türkiye demek ki yeterince bilmiyor veya bilenleri dinlemiyor. 60-70'lerde niye bilmiyorlar? Bu geri kalmışlık oluyor. İstihbarat diye bir şey var bu sektörde. Sağında solunda gaz ve petrol bulunan bir ülke bunları merak etmez mi? Etmiyor demek ki. Bu çok açık. Petrol deyince herkes Güneydoğu Anadolu'ya bakıyor. Oranın petrolünün ne olduğu belli. Olsa bile çıkması pahalı. Şu anda da zaten hepinizin bildiği gibi dünya ham petrolden gazlara doğru gidiyor. Çok iyi gaz yatakları çıktı. Türkiye için bence tek akıllı seçim, Katar'la ittifakı ne olursa olsun sağlam götürmemiz. Doğu Akdeniz'i de 12'ye ayırdılar. Bütünüyle çok büyük bir çoğunluğu İtalya'dan başlayarak aç Avrupa'ya veriyorlar sahalarını. Hepsinin sanayisi var ve müthiş bir enerji sıkıntısı çekiyorlar. İngiltere hariç. İngiltere'nin bir takım bölgeleri yok ama şimdi Brexit'le çıkar, bu gibi kavgaların da içine girmez. Norveç'in de alakası yok. O zaten hiç Avrupa Birliğinde falan değil. Geriye kalan Batı Avrupa bloku ilk ortak pazar yerleri, burada hisse senetleri alıyorlar. Yetmedi İsrail'e de veriyorlar. Onlar birlikte işletirlerse para ve teknolojiyle işi sağlama alınmış oluyor ve Türkiye'yi burada tabii ki dışlıyor. Bizim hiç yerimiz yok. Ama bizim yerimiz var. Allah'tan Kuzey'e çıktık. Kapasitenin ne olduğunu bilmiyoruz ama mutlaka burada bir şeyler var. Onun için sahip çıkmamız lazım bölgeye. Bugüne kadar da kurtul diyenlerin bu işlerden ne kadar yanıldıkları anlaşılıyor. Strateji dediğin zaman, 'Burada strateji olmaz' diyorlardı. Tek şansımız Kuzey Kıbrıs'ın elimizde olması. Bu gaz yatakları herhalde oraya kadar uzayacak bir şekilde. Ciddi arama yaparsak veya beceremeyeceksek bu işi, olabilir, çok ciddi bir müttefik bulursak bu bize kalır. Bu çok önemli. Çünkü Doğu Akdeniz yeryüzünün bereketli bir bölgesi. Doğu Akdeniz'de bu kaynaklara hükmetmek zorundayız bir ucundan, Türkiye buradan çıkamaz."
Bu yaklaşımın emperyalizmle ilgisinin olmadığını belirten Ortaylı, "Türkiye'nin enerji piyasaları Avrupa ile entegre olabilir mi?" yönündeki soruya ise, "Mümkün değil" yanıtını verdi.
Ortaylı, Avrupa ülkelerinin, Doğu Akdeniz'deki kaynaklar için konsorsiyum kurduğunu anımsatarak, "Yarın yüz versen benimkine de el atacak ve seni yine üye yapmak niyetinde değil." ifadesini kullandı.
"ABD'nin ambargosunun kendine göre hükmü var"
1974 Petrol Krizi'nde hem Türkiye hem de Amerika'da bulunduğu anımsatılan Ortaylı, 'bu dönemde Türkiye'de donduklarını ve Amerika'da da yakıt fiyatlarının aşırı yüksek olduğunu' hatırlattı.
Ortaylı, İran'ın ise zengin olduğunu belirterek, "Şah'ın küstahlığı iki misli arttı. Arapların yanına yanaşılmıyordu 74'te. Üstüne bir de Vietnam krizi patlayınca, Amerika'nın Amerikalığı sallantıya girdi. Bu çok önemliydi" diye konuştu.
Amerika'nın, İran'a yönelik ambargolarına ilişkin soruyu ise Ortaylı, "ABD ambargolarının kendine göre hükmü vardır. İnsanlar direnir. İran'da hiç ilaç yoktu, ikinci senenin sonunda bir sürü şey yapmaya başladılar. Adamlar İbni Sina'nın torunları. Senin ambargondan mı korkacak? Elinden geldiği kadar o da üretir, o da kimya okuyor. ABD'nin de ne olduğu belli değil tarihte. Ebediyyen kalacak da değil" şeklinde yanıtladı.
"Türkiye'nin nükleer enerjiye geçmesi lazım"
Ortaylı, yenilenebilir enerjiye yaklaşımının ne olduğu yönündeki soruya ise, Türkiye'nin güneş ve rüzgardaki potansiyelinin kullanılması gerektiğini belirtti.
Bu kapsamda Türkiye'nin ne yapacağına karar vermesinin gereğine işaret eden Ortaylı, "Rüzgar güllerinin kullanılacağı bir bölgeye hava yolu yapamazsın. Hem hava yolu yatırımları hem de rüzgar potansiyeli sekteye uğrar. Güneşte ise depolama teknolojisini bir halletsek, Türkiye güneş enerjisini çok rahat kullanabilir" dedi.
Ortaylı, öte yandan, bazılarının nükleer enerjiye rüzgar gülüyle karşı çıktığını ama maalesef rüzgar enerjisiyle, petrolün, gazın veya nükleerin yerinin tutulamayacağını vurguladı.
Nükleeri tasvip etmediğini fakat gerekli olduğunun altını çizen Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin nükleer enerjiye geçmesi lazım. Tasvip etmiyorum ama bütün etrafımız nükleer silahlarla donanmış durumda. Yani, Çin diye son derece iptidai bir ideolojiyle yönetilen bir ülke var. Bunun gibi bazı ülkelerin nükleer gücü var ve Avrupa ile iş birliği yapıyorlar, her bakımdan. Rusya zaten nükleer enerjide, Amerika da. Şimdi bir de İran, Hindistan, İsrail, Pakistan çıktı. Belki daha kimler çıkacak. Biz ortada nasıl olur da böyle bilmem neredeki santralle idare edebiliriz?"
Ortaylı, suyun da çok önemli olduğuna dikkati çekerek, "Gelecekte savaş, su savaşı olacak. En büyük kaynak su. En büyük enerji su. Petrol içebilir misiniz? Türkiye, su savaşına girdi. Bir şeyler yaptı, şimdi o kaynakları korumak zorundayız" ifadesini kullandı.