İl il dolaşıp AK Parti'nin tabanını yoklayan Hasan Cemal, Edirne'dediydi. Cemal, burada farklı bir noktaya dikkat çekti. Edirne insanı hem iktidarı, hem muhalefeti beğenmiy
Abone olİktidarı da, muhalefeti de beğenmiyor Edirne; AKP'ye oy veren de emanet vermiş. 'Muhalefetten alternatif çıkar mı?' sorusuna yanıtı da yok Edirnelinin
Burası bir tuhaf. Daha doğrusu siyaseten çok oynak! Ecevit'in DSP'si 1999 seçimlerinde oyların yüzde 45.5'ini almış. Ertesi seçimde, 2002'nin genel seçim sandığında yok olup gitmiş...
Tayyip Erdoğan'ın AKP'si, 2002 genel seçimlerini Türkiye'de kazanırken, Edirne'de ancak beşinci parti olabilmiş...
Uzan'ın GP'si 2002'de ülke çapında baraja takılırken, burada yüzde 18.5'le ikinci sıraya oturmuş...
Baykal'ın CHP'si 1999'da yüzde 9.3 almış Edirne'de, ama bir seçim sonra yüzde 28.8'le birinci parti olmuş...
Unakıtan'ın vaadi
2004'te, yerel seçimlerde Maliye Bakanı Kemal Unakıtan sahneye çıkmış. Meydan meydan dolaşıp, "Benim elimden geçen paranın tozu Edirne'ye gelse, ihya olursunuz" diyerek AKP'yi CHP ile başa baş getirmiş, belediye başkanlığı 700 oy farkla kaybedilmiş...
Böylesine inişli çıkışlı Edirne.
Siyaseten çok kıvrak!
Edirnespor Parkı'na uğruyorum.
2002'de böyle yapmıştım. Rastlantıya bakın, dört kişiden biriyle, 2 yıl önce de aynı yerde, aynı masada sohbet etmiştim.
"Çiftçi gerçekten perişan!"
Devam ediyor:
"Buğday 300 bin lira, üç yıl öncesinin parası... Mazot 2 milyon. Evine icra geliyor. Bağ-Kur'u ödeyemiyor."
'Türkiye lider çıkaramadı'
Ali Paşa Çarşısı'nın arkası.
Bebe araç gereçleri, züccaciye.
Anlatıyor, makineli tüfek gibi:
"AKP'ye verdim oyumu. Kendimi bildim bileli esnaflık yapıyorum. Aile köklerim DP'ye, AP'ye gidiyor. Bir noktayı belirteyim. Parti teşkilatları işinin ehli olabileceklere gitmiyor. Parti içlerinde demokrasi yok. AKP genel seçimlerden sonraki belediye seçimlerinde daha farklı yol izledi. Yelpazesini genişletti. Merkez sağdan soldan adam aldı. Ben de bu yüzden destekledim AKP'yi..."
Piyasadaki durgunluktan yakınıyor:
"Faizlerin düşmesi esnafı rahatlattı. Ama piyasa hâlâ canlanmadı. Banka borçları, vergi borçları bir sisteme girdi."
Arkasından ekliyor:
"Türkiye istediği lideri hâlâ çıkaramadı. Siyaset bir türlü tam temizlenemiyor. Bir büyük sorun da kayıt dışı ekonomi... Edirne gibi küçük bir şehirde beş altı tane pazar var. Ucuz diye bu pazarlara gidiyor millet. Haksız rekabet bu. İnsanları namussuzluğa götürüyor."
Bu noktada CHP'li Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi eleştirisi başlıyor.
Hem de adım başı...
"Adam ağır cezada yargılanıyor, hani şu Beyaz Ahtapot Operasyonu var ya... Bir de bu pazarları başımıza bela etti" diyor. Bir diğeri, "AKP, Refahçı o aday yerine, bir doktor vardı, merkeze yakın, onu aday gösterseydi, CHP belediye başkanlığını kazanamazdı" diye ekliyor.
'Aşırıya oy vermeyiz'
Hafif kışkırtıyorum:
"Hükümeti beğenmiyorsunuz, haklı nedenleriniz var. Ama muhalefet deyince de ses vermiyorsunuz. Ne olacak yarın seçim olsa?.."
"Mehmet Ağar'ın DYP'si mi?.. Bak abi, Mehmet Ağar iyi konuşuyor, hoş konuşuyor ama polislikten geliyor. Devlet gibi... Erkan Mumcu iyi güzel konuşuyor ama ANAP'la olur mu? Kirli değil mi ismi?.. Ağır cezada yargılanan Belediye Başkanı'na bak, CHP'yi düşün. Baykal'la olur mu? MHP burada yok gibi... Aşırı sağa, sola oy vermez burası. Arayış var Edirne'de! Sonuç verir mi, bilemem."
'Çiftçinin anası ağladı'
Çilingirler Çarşısı.
Zirai ilaç bayiliği yapan bir dükkâna oturuyoruz. İçeride Sazlıdere Köyü'nden bir çiftçi var. 450 dönüm tarlasında pancar, buğday, ayçiçeği, mısır ekiyor.
2002 seçimlerinde Genç Parti'nin Edirne'de yüzde 18.5 oy almasını izah ederken, Cem Uzan'ın gençliğini, para dağıtmasını, heyecanını ve alternatif yokluğunu gösteriyor.
Hiç duraksamadan patlatıyor:
"Bu hükümet çiftçinin anasını ağlattı."
"Yalnız bu hükümet mi?"
"Evet öyle."
"Yok canım. Bunlar da Derviş'in politikalarını uyguluyorlar. Geçen yıl buğdayı 425'e sattım. Bu sene 300 liraya satıyorum. Kiloda 125 lira zarar var. Geçen sene buğdayı biçerken mazot 1 milyon 940'tı. Hayvancılık ve süt geriye gidiyor. Tohum ve ilaç fiyatları da artıyor."
Yarın seçim olsa...
"Hangi partiye oy attınız?"
2 DYP, 1 ANAP, 1 CHP çıkıyor.
"Peki, yarın seçim olsa?.."
DYP'ye oy atmış olan:
"Ben şaşkınım. Bilemiyorum. Tayyip bırakıyorum dese ne olur? Muhalefetten de umudum yok."
DYP'ye oy veren anlatıyor:
"Şunu itiraf etmekte fayda var. Çiftçiye vergi affı çıkarmadı bu hükümet. Ama vergilere ödeme kolaylığı getirdi. Zamana yaydı. Borçları yeniden yapılandırdı. Faizler düştü. Böylece borcumu ödeyebildim. Yani rahat bir nefes almamızı sağladı."
Ve yine aynı nokta:
"Evet çiftçi olarak sıkıntıdayız. Mercimek ithal, pirinç ithal, ayçiçeği, yağ ithal. Bizim ürettiğimiz ürün ise para etmiyor. Ama buna rağmen şimdi gönül rahatlığıyla muhalefette şuna oy atarım diyemiyorum. Bu da bir gerçek."
'AKP'ye dönüş olabilir'
Kurukahveci.
"Sosyal demokrat görüşlüyüm" dedikten sonra konuşuyor:
"Kerhen CHP'ye verdim son seçimlerde. Baykal'a inat diyenlerden yani... AKP gelmesin diye... Ama şimdi Edirne'de de AKP'ye dönüş olabilir. Yolsuzlukları, hortumları kesmeye başladılar havası yayılıyor. DYP, ANAP denendi. Baykal'ı isteyene güç rastlanıyor. Yani bir muhalefet ve alternatif meselesi var, sizin anlayacağınız. Bu yüzden bir seçim daha alabilir AKP..."
Bir başka konuyu açıyor:
"Bulgaristan'dan buraya her gün kaçak mazot giriyor. Kaçağı 900 bin lira, Bizdeyse 1.940..."
Burası kapalı çarşı
Ali Paşa Kapalı Çarşısı.
Hükümeti de beğenmiyor, muhalefeti de. Bin yıllık konfeksiyoncu. Babası devlet memurluğundan emekli. "1990'da Körfez krizinde, 1998 krizinde bile böylesine durgunluk görmedim. Para bir anda çekildi piyasadan, yok oldu" diyor.
Güler yüzlü bir hanım.
Kayınpederinin dükkânında mutfak eşyası satıyor. Ortalık çok tenha Ali Paşa'da deyince dert döküyor:
"Haklısınız. Bugün pazartesi, Pazartesi Pazarı var. Bu yüzden el ayak çekildi buradan. Millet ucuz diye oraya bırakıyor parayı... Gelsinler Edirne esnafından vergi toplasınlar bundan sonra... Bakalım, pazardan vergi toplayabilecekler mi? Bu CHP'li Belediye Başkanı, İstanbul esnafını getirdi pazara ve Edirne'yi sattı pazarlara..."
Kime oy versek?
"Bugün seçim olsa..."
"Herkes şaşkın kime versek diye... Bundan önceki ortak koalisyon geldi. Çeneleşmekten başka bir şey yapmadılar. Birbirlerini kötülediler, o kadar. Şimdi kime vereceğiz? Hangisi iş yapar?"
Başörtülü bir kadın. Çocukları ellerinden tutmuş. Aydınlık yüzlü.
Hangi partiye oy verdiğini pat diye soruyorum, o da pat diye yanıtlıyor:
"AK Parti'ye attık... Kemal Köy'de hayvan bakıyorum. Kocam lokantada çalışıyor. 16-17 yıl önce Ordu'dan geldik. AKP iyi. Öbürleri geldi de ne yaptı? Bir Özal yapmıştı bizim Ordu taraflarına da. Şimdi de Tayyip..."
Edirne'nin aynalı süpürgesini satıyor. Hayatından memnun. Yunan ve Bulgar turistlerinin piyasayı canlandırdığını söylüyor. Genç Parti'ye atmış oyunu. AKP'ye veremeyeceğini ekliyor. "CHP'yi severim ama..." diyor.
İşte böyle.
Muhalefet yapacak güçte parti yok
Palmiye Cafe.
Üniversite öğrencilerinin bulunduğu bir masada sohbet. İç mimari okuyan iki kız öğrenciyle, solcu bir öğretmen.
Diyor ki:
"Muhalefet yapacak güçte bir parti yok ki. CHP, kendi iç sorunlarını çözemedi. Bana göre Baykal bir sorun... Bugün yargılanan bir belediye başkanı var CHP'nin, karşısına AKP'den doğru dürüst bir aday çıksa seçilemezdi. Güvenilebilecek bir aday yok sahnede..."
İç mimari okuyan öğrenci:
"Baykal ilgi çekmiyor ama bu AKP de çok tutucu... Herkes şikâyetçi ama bir seçim daha verebilirler Tayyip'e..."
Menekşe Sofular Köyü'nden gelmişler, Selimiye Cami'nin parkında dinleniyorlar. Çiftçi ailesi. Başörtülü olan genç kadın konuşuyor:
"AKP'ye kızan da var, seven de bizim yerde. Buğday düşük, süt düşük. Bu yılki kadar hiç kötü olmadı. Buğdayımız ucuz. Ama esnafta da fiyatlar artmıyor. Enflasyon indi. Bu da işin iyi yanı..."
Edirne böyle.
İktidarı da, muhalefeti de beğenmiyor Edirneli. Oyunu AKP'ye verenler de emanet vermiş. Muhalefetten seçime kadar alternatif çıkar mı sorusunun yanıtını da bilemiyor Edirneli...
Yarınki durak KIRKLARELİ
YAZI: Hasan CEMAL
KAYNAK: