BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,66
ALTIN 2.965,33
HABER /  GÜNCEL  /  EĞİTİM

İkna odaları karargah ürünü çıktı

YÖK 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilerin başlarını açmaları için kurduğu ikna odaları'nın mimarının Batı Çalışma Grubu olduğu ortaya çıktı.

Abone ol

Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) 28 Şubat sürecinde başörtülü öğrencilerin başlarını açmaları için kurduğu ‘ikna odaları'nın mimarının Batı Çalışma Grubu (BÇG) olduğu ortaya çıktı.

28 Şubat iddianamesinde bu durum açık bir şekilde ortaya konuyor. Dönemin İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan CHP Milletvekili Prof. Dr. Nur Serter'in ‘eseri' diye bilinen ikna odaları projesinin BÇG'ye ait olduğu anlatılıyor. ‘Ümit ve Yavuz' adlı psikolojik harekat planlarında başörtülü öğrencilerin başlarını açmaya ikna edilmeleri gerektiği belirtilerek “Kabul etmeyenlere disiplin cezası verilmeli.” deniyor.

İddianamede ayrıca planları başarıyla uyguladığı için Genelkurmay'ın YÖK Başkanı Kemal Gürüz'e teşekkür mektubu gönderdiği ifade ediliyor. Mektupta, 8 yıllık zorunlu eğitim sayesinde imam hatip liselerine ilginin azalmasından duyulan memnuniyet dile getiriliyor.

Kemal Gürüz’e üniversitelerdeki başörtüsü yasağının uygulanması konusunda gösterdiği kararlılığa teşekkür edilen mektupta, ‘türbanın çıkarılması konusunda ikna yönteminin çok başarılı olduğu’ belirtiliyor. Gürüz’ün özellikle rektörlerin bu konudaki farklı uygulamalarını netleştirip tartışmalara son vermesinden duyulan memnuniyetin dile getirildiği mektupta, imam hatip liselerinin 8 yıllık zorunlu eğitim yasası, üniversitelere girişte uygulanacak tek basamaklı sınav sistemi ve türbanla ilgili alınan müeyyideler nedeniyle artık ilgi görmediği kaydediliyor. İmam hatip liselerine müracaatların yüzde 15’lere düştüğü ve bu öğrencilerin büyük bölümünün meslek-teknik liselerine kayıt oldukları belirtilen mektupta, bu durum ‘sevindirici bir gelişme’ olarak değerlendiriliyor.

Gürüz’e gönderilen teşekkür mektubu şöyle devam ediyor: “Türbanın çıkarılması konusunda “ikna” yönteminin çok başarılı olduğunu müşahede ediyorum. Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin devreye sokulması menfi faktörleri elimine etmiştir. Bu çevrelerin üniversitelerde kadrolaşması çok tehlikeli, ancak, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü A.G. ile Denizli Pamukkale Üniversitesi Rektörü M.A.A.’nin görevlerinden istifa ettiklerini öğrendim. Mutlaka sizlerin baskısı olduğunu değerlendiriyorum. Hakkında soruşturma yürütülen Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ş.Y.’nin YÖK tarafından istifaya zorlandığını da basından öğrenmiş bulunuyorum.”

YÖK’ün aldığı tedbirlerin memnuniyetle karşılandığı belirtilen mektupta Genelkurmay Başkanlığı’nın üniversitelerle ilgili istedikleri şöyle sıralanıyor: “Öncelikle tarikatçı ve dinci kesimlere taviz veren öğretim üyelerinin süratle temizlenmesi ve yeniden yuvalanmalarına imkân vermeyecek şekilde tedbir alınması, çağ dışı kıyafetlerin boy göstermemesi, yasa dışı, irticai faaliyetler ve izinsiz gösterilerin tekrarlanmaması ve irticai görüşlü şahısları kayırmak maksadıyla yetkilerin kötüye kullanılmasına son verilmesi.”

Dönemin YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. İsmail Tosun imzasıyla MGK Genel Sekreterliği’ne gönderilen 6 Mart 1993 tarihli yazıda ise YÖK’ün Yavuz Psikolojik Harekat Planı doğrultusunda 1997 Ekim-1998 Ocak dönemindeki faaliyetleri raporlaştırdığı ifade ediliyor. Raporda, YÖK Yürütme Kurulu’nun yurtdışı yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören ve denklik belgesi talep eden öğrencilerin denkliğinin iptal edilmesi ve öğretmenlik yolunun kapatılması detaylarıyla anlatılıyor.

BÇG’nin dershane rahatsızlığı

Üniversite sınavlarının tek basamaklı sisteme dönüşmesinin, dershanelerin işlevlerini büyük ölçüde azalttığı kaydedilen mektupta, bu durumun irticayı destekleyen finans kaynaklarının kesilmesini sağlaması nedeniyle önemli olduğu ifade ediliyor. Gürüz’e gönderilen mektupta, öğretim üyelerinin mahkeme kararıyla üniversiteye dönmesinden de ‘sıkıntı’ olarak bahsediliyor. Mektuptaki şu sözler dikkat çekiyor: “İrticai faaliyetler nedeniyle ilişiği kesilen öğrenim üyelerinin mahkemeye başvurarak geri gelmesi, haylice sıkıntılı. Yargı sıkıntılı… ‘İyi kanunlar yoktur, iyi yargıçlar vardır.’ ilkesi eğitimde de geçerlidir.”