İklim değişikliği Türkiye'de en çok o bölgeyi vuracak! Tayfunlar, hortumlar kapıda...
Akdeniz Havzası’nın eskiye göre daha az yağış alması, yağışların daha kısa süreli ve şiddetli olmasından dolayı sel ve taşkınlarda artış yaşanması, sıcak hava dalgaları, kuraklık ve buna bağlı olarak orman yangınlarında ve şiddetinde artış olması, fırtına, tayfun, hortum, dolu ve benzeri olaylar yaşanacak.
Abone olMilyonlarca nüfusun yaşadığı kentlerin iklim değişikliğinin başlıca sorumlularından olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Bengi Korgavuş, kentlerin peyzajı, tasarımı ve planlanmasının iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir yer tuttuğuna işaret etti. Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğine karşı en kırılgan bölgelerden biri olduğuna dikkat çeken Korgavuş, “İklim değişikliği etkilerinin en şiddetli yaşanacağı Akdeniz Havzası’nın eskiye göre daha az yağış alması, yağışların daha kısa süreli ve şiddetli olmasından dolayı sel ve taşkınlarda artış yaşanması, sıcak hava dalgaları, kuraklık ve buna bağlı olarak orman yangınlarında ve şiddetinde artış olması biyoçeşitliliğin azalması, tarımsal verim kaybı gibi etkilerin yaşanacağı ön görülmektedir” dedi.
Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı, Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Bengi Korgavuş, iklim değişikliği ile mücadelede kentsel tasarımın önemine ilişkin bilgi verdi. Son yıllarda gerçekleşen doğa olaylarının çoğunun doğrudan ya da dolaylı olarak küresel iklim değişikliği ile bağlantılı olduğunu kaydeden Bengi Korgavuş, bu nedenle insan sağlığı ve yaşam alanlarının tehdit altında olduğunu anımsattı.
En şiddetli Akdeniz Havzası'nda yaşanacak
Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğine karşı en kırılgan bölgelerden biri olduğuna işaret eden Korgavuş, “Gerekli önlemleri almadığımız ve küresel ısınma aynı şekilde devam ettiği sürece iklim değişikliği etkilerinin en şiddetli yaşanacağı Akdeniz Havzası’nın eskiye göre daha az yağış alması, yağışların daha kısa süreli ve şiddetli olmasından dolayı sel ve taşkınlarda artış yaşanması, sıcak hava dalgaları, kuraklık ve buna bağlı olarak orman yangınlarında ve şiddetinde artış olması, fırtına, tayfun, hortum, dolu ve benzeri gibi ekstrem hava olaylarının sıklığı ve şiddetinde artış yaşanması, biyoçeşitliliğin azalması, tarımsal verim kaybı gibi etkilerin yaşanacağı ön görülmektedir” diye konuştu.
Küresel iş birliği yapılmalı
İklim değişikliğinin, çok yönlü ve karmaşık küresel bir kriz olduğunu vurgulayan Korgavuş, iklim değişikliğinin geri dönülemez noktaya gelmeden ve iklim krizine dönüşmeden önce küresel iş birliği yapılması gerektiğini vurguladı.
Yüzde 80'inden kentler sorumlu
Dr. Öğr. Üyesi Bengi Korgavuş, günümüzde dünya nüfusunun yarısından fazlasının kentlerde yaşadığını anımsatarak “Kentler, toplam dünya yüzeyinin sadece yüzde 3’ünü kaplamalarına rağmen enerji tüketiminin yüzde 60 –80’inden ve karbon emisyonlarının yüzde 80’inden sorumludur. Yani milyonlarca nüfusun yaşadığı kentler iklim değişikliğinin başlıca sorumlularındandır ve aynı zamanda iklim değişikliğine bağlı felaketlerden en çok zarar gören alanlardır. Bu sebeple kentlerin peyzajı, tasarım ve planlanması iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir yer tutmaktadır” diye konuştu.
Politikalar geliştirilmeli
Dr. Öğr. Üyesi Bengi Korgavuş, kentlerde iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak ve kentleri iklim değişikliğine uyumlu hale getirecek planlama ve tasarım ilkelerinin geliştirilmesi gerektiğini kaydederek bu ilkelerin ilgili planlama politikalarına entegre edilmesinin önemine vurgu yaptı. “Bu çerçevede, kentsel tasarım ve peyzaj mimarlığı küresel iklim değişikliğinin ekolojik, ekonomik ve sosyal etkilerinin azaltılmasında önemli katkılar sağlayabilecek bir meslek disiplinidir” diyen Bengi Korgavuş, kentler için önerilerini şöyle sıraladı:
“Yaya odaklı kentsel tasarım, bisiklet ve yaya yollarının kent genelinde yaygınlaştırılması ve kolaylaştırılması, gündelik ihtiyaçların yürüme mesafesinde erişiminin sağlanması, kent içerisindeki ve çevresindeki yeşil alanların varlığının korunması ve genişletilmesi, yaya yolları ve taşıt yollarının ağaçlandırılarak yeşil koridorlar oluşturulması, yeşil çatılar, yeşil duvarlar, kentsel tarım, dikey tarım gibi uygulamaların yaygınlaştırılması, kentsel yeşil altyapı sistemleri oluşturulması ve yağmur suyu hasadı yapılması, kurakçıl peyzaj tasarımı, yerel bitki türlerinin kullanılması, fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ağırlık verilmesi.”