BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

İki tipik kemalistin başörtü nefreti...

Türkiye ile İsveç arasında oynanan özel maçta iki ülke takımının futbolcuları 22 Suriyeli çocukla birlikte seramoniye çıktı. Amaçları, Suriye'deki katliama ve mülteci sorununa dikkat çekmekti.

Türkiye ile İsveç arasında oynanan özel maçta iki ülke takımının futbolcuları 22 Suriyeli çocukla birlikte seramoniye çıktı. Amaçları, Suriye'deki katliama ve mülteci sorununa dikkat çekmekti.

Ancak kendinden başkasına tahammülü olmayan iki tipik kemalist bu görüntüden dolayı çok rahatsız olmuş.

Biri Enver Aysever, diğeri Ayşenur Arslan...

İkilinin rahatsız olmasının nedeni, seramoniye çıkarılan Suriyeli iki kız çocuğunun başörtülü olması...

Enver Aysever, bu fotoğrafı, "Küçücük çocukların saçından tahrik olanların ülkesi... Yazıklar olsun!" ifadeleriyle Twitter hesabından paylaşıp nefret kusmuş.

Ayşenur Arslan ise "Böyle bir Türkiye yaratmak istiyorlar" diye itiraz ediyor Halk TV ekranlarından...

Aslında kovula kovula gidecek yerleri kalmayan bu ikili için yorum yapmaya değmez. Ancak veba niteliği taşıyan bu hastalıklı mantık dibine kadar yorumlanmalı diye düşünüyorum.

28 Şubat döneminde halkın yarısından fazlasını yok sayan bir zihniyetin son dönemlerde "özgürlük" temalı yorumlar yapması bana komik geliyor. Ancak bu zihniyetin özgürlük anlayışı, kendileri dışındaki insanların yasaklara ne kadar maruz kaldığıyla alakalı olduğu için yaptıkları yorumlara hiç de şaşırmıyorum.

Doğrusu Ayşenur Arslan çok doğru tahminde bulunmuş.

Halkın çoğunluğu tam da böyle bir ülke istiyor. Kimsenin dilinden, dininden, kıyafetinden, renginden dolayı horlanmadığı, herkesin eşit hak ve hürriyetlere sahip olduğu bir ülke hayali kuruyor.

Başörtülü kadınlar yıllardır "Örümcek kafalı ve cahil" denilerek aşağılandı. Eğitim ve çalışma hakları ellerinden alındı. Onlara, asortik hanımların evlerinde temizlikçi rolü uygun görüldü.

Hep söylediğim gibi...

Bu ülkenin solcuları kendileri gibi düşünmeyenleri ezmeyi ve sindirmeyi bir hak olarak görüyor, bunu başaramadıkları zaman bir eziklik hissedip, "Bu ülkede eziliyoruz" diye feveran ediyor.

Hoşlarına gitmeyen şey, "Örümcek kafalı ve cahil" buldukları kesimin artık toplum içinde olması ve saygı görmesi...

Ayşenur Arslan'ın hezeyanlar içinde feryat etmesinin nedeni tam bu!

28 Şubat'ın yasaklarını öven haber bültenleri hazırlayıp Ali Kırca'nın eline tutuşturamıyor. Bu nedenle başını örtüyle kapatarların aslında aklını kapattığını düşünüyor!

Şayet başın açıklığı aklın açıklığı anlamına geliyorsa, Ayşegül Hanım bu konuda net ve kesin bir istisna oluşturuyor.

Ne yazık ki kendisi bunun farkına varamıyor!

Enver Aysever'e gelince...

"Kıl fetişisti iki kızın saçını görememiş diye rahatsız olmuş" yorumunu dibine kadar hakediyor.

"Küçücük çocukların saçından tahrik olanların ülkesi... Yazıklar olsun!"
sözleriyle nasıl acizliği imza attığını bilmiyor.

Tahrik olan birinin tesettürlü görünce tahrik olamadığının itirafı sanırım yazdıkları....

Bana bak hastalıklı zihniyet...

Kimse kimsenin cinsel fantezilerine göre giyinmek zorunda değil. Allah'ın hiç bir kulu senin tahrik kriterlerine göre giyinip aşağılanmaktan kurtulma çabasına girmek zorunda da değil.

Küçücük çocukları böyle bir muhabbetin konusu yapman bile büyük ahlaksızlık.

Ne bekliyordun?

O çocukların bir CHP'li tarafından ikna odalarına alınıp soyundurulmasını mı?

Eskiler, "Bir adamın fikri neyse, zikri de o olur" demiş. Kimsenin kıldan tüyden tahrik olduğu yok.

Problem sende!

Kendini topluma bu kadar net gösterebildiğin için teşekkürler!