Kore’de kahramanca savaşan ve ilk Çinli askeri esir olarak Türk ordusu saflarına getiren Torbalılı iki kafadar Kore Gazisi İhsan Baytüş ve H...
Abone olKore’de kahramanca savaşan ve ilk Çinli askeri esir olarak Türk ordusu saflarına getiren Torbalılı iki kafadar Kore Gazisi İhsan Baytüş ve Hakkı Kırlı, o günlerde yaşadıkları zorlukları İHA’ya anlattı. Her ikisi de çatışmalarda yaralanmasına rağmen bugünlere ’’yaşayan tarih” diye isimlerini yazdıran Kore Gazisi iki arkadaş, savaşın çarpıcı anlarını paylaştı.
1950 yılında Güney Kore’de Çinlilere karşı aynı cephede savaşan Torbalılı iki arkadaş 85 yaşındaki İhsan Baytüş ve 87 yaşındaki Hakkı Kırlı, korkusuzca savaşarak bugünlere Kore Gazisi unvanıyla adlarını tarihe yazdırdı. Çıkan çatışmalarda biri göğsünden diğeri elinden yaralandı ama ülkelerini en iyi şekilde Asya topraklarında temsil ederek bir gecede 30 şehidin verildiği çatışmalarda yara almalarına rağmen sağ olarak kurtulmayı başardı. Kahraman Türk ordusunun 2 üyesi olan Baytüş ve Kırlı, Kore’de yaşadıkları o zorlu yaşam ve savaşın ince notlarını İHA’ya aktardı. İki asker cephede düşman ordusu ile çarpışırken bir gecede onlarca arkadaşlarının gözleri önünde şehit olduğunu söyleyerek, “o günlerde çok sıkıntılar çektik. Allah yaşadığımız o anı bir kere daha kimseye yaşatmasın” dedi.
“İLK ESİRİ BEN ALDIM”
22 gün süren uzun deniz yolculuğunu ardından Kore’deki bir bölgeye ulaştıklarını anlatan İhsan Baytüş, “Gözlerimin önünde onlarca asker arkadaşım şehit oldu. Sıkı ve uzun süren bir çatışma olmuştu. Neredeyse mevzilerimizden kafamızı dışarı çıkaramaz hale gelmiştik. Ben bir boşluktan faydalanarak düşman askerlerinin bulunduğu bölgeye doğru ilerledim. Bunu başarmıştım başımızdaki komutanımız benim gitmemem için emir vermişti ama ben onu dinlemeden mevziden biranda fırladım. O zaman biz Japon askerlerinden yana idik. Çinlilerle savaşıyorduk. Düşman mevzisine yaklaştığımda biranda Çinli bir askere denk geldim ve onu tüfeğimle etkisiz hale getirdim. Esir aldığım Çinli askeri bizim saflarımıza doğru götürdüm ve komutanımıza teslim ettim. Ve o esir asker sayesinde o gece ateşkes olmuştu. Belki çatışma sürse daha çok arkadaşımız şehit olacaktı” şeklinde konuştu.
“1929 DOĞUMLULARDAN SEÇİLDİK”
Aynı cephede savaşan Hakkı Kırlı da, “25 Haziran 1950 tarihinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, müdahale kararı aldığında, Kore’ye asker göndermeyi ilk teklif eden ülke ‘Türkiye’ oldu. Ama aynı zamanda, diğer 15 ülkeden farklı olarak, savaşa sembolik değil de, Tugay seviyesinde büyük askeri güçle katılmayı teklif eden bir ülke. Bununla da bitmedi: Türkiye, diğer ülkelerden ayrı olarak, askerlerini Amerikan ordusunun emrine vermeyi kabul eden, tek ülke olarak da tarihte yerini aldı. Türk askeri gücü: 1 Tugay ve 241.Piyade Alayı: Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasına verildi. Askeri birliğin personel mevcudu: 259 Subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 Astsubay, 4414 Erbaş ve Er olmak üzere, toplam: 5090 personelden oluşmaktaydı. Savaşa katılacak askerler, özellikle 1929 doğumlular arasından seçiliyorlardı” dedi.
“DENİZ YOLCULUĞU 22 GÜN SÜRDÜ”
Uzun ve yorucu bir gemi yolculuğunun ardından harp edilen Kore’ye ulaştıklarını anlatan Kırlı, “Gemilerde her türlü konfor vardı. Yemekler bol ve güzeldi. Ama, ekmek ancak 2 ince dilimden ibaretti. Gemilerdeki un stokları ancak adam başına 2 ince dilim ekmeğe göre düzenlenmişti. Ekmek eksiğini gidermek için, patates eklenmeye başlandı. İlk durak yeri olan Seylan Adası’ndan, un sipariş edildi. Ancak, bu unlar da kurtlu çıktı ve ekmek sıkıntısı, Kore’ye kadar sürdü. Gemilerde, başka sorunlar da yaşandı. Özellikle: alışık olmadıkları Amerikan tuvaletleri, rezervuarları, duş ve lavabo gibi aletleri kullanmakta sıkıntılar yaşandı. Bu sorunlar, erlere teorik ve uygulamalı dersler verilerek aşıldı. Ortalama 22 gün süren deniz yolculuğu: teorik ve silahlı eğitimle değerlendirildi. Bizlere Kore savaşları bilgiler veriliyor, derslerde değişik savaş eğitimleri öğretiliyordu. Ayrıca, beraberlerinde götürdükleri Amerikan M1 piyade tüfeği atışları yaptırılıyordu” diye konuştu.
“YAŞAYAN TARİH GİBİLER”
Aradan yıllar geçmesine rağmen milli mücadelenin verildiği o günleri halen yaşayan bir tarih olarak günümüze taşıyan Baytüş ve Kırlı, “Türk Tugayının kayıpları çok ağırdı. 26 Kasım-1 Aralık 1950 günleri arasında süregelen bir haftalık çatışmalarda: Türk Tugayı, Birleşmiş Milletler Ordusu içinde: asker sayısına oranla, en çok kayıp veren birlik oldu. Bu çatışmalarda: 12 subay, 7 astsubay ve 199 erbaş ve er olmak üzere, toplam: 218 şehit verdik. Ve onlarca da yaralı arkadaşımız vardı. Türk ordusu müttefik olarak katılsa da o günkü savaşlarda çok kayıplar verdik. Allah tüm ulusumuza bir daha o günleri yaşatmasın. Çok zor ve daha anlatamadığımız onlarca konu ve anılarımız var. Umarım artık o savaşlar sadece bizlerde birer anı olarak kalır ve tekrarı yaşanmaz” dediler.
(İHA)