BIST 9.965
DOLAR 35,35
EURO 36,50
ALTIN 3.037,52

İki dilli eğitim insanı olgunlaştırıyor!

Sadece bu üç örneğe bakarsak bile, hâlâ iki dilli eğitim bu ülkeyi böler diye endişe duyanlara hayret ediyorum.

Dil deyip geçmek akıl karı değil.

İnsan diliyle tanınır, bilinir. İnsan güzel sözle hayata huzur kazandırırken, kem sözle hayatın iştahını kesebiliyor. Var olan dillerin tarih ve derinliklerine inmek insanı olgunlaştırdığı gibi hayata kalite kazandırıyor.

Bu ara Kürtçe eğitim dili olsun mu olmasın mı tartışmaları yapılmaktayken, konunun önemine binaen bir şeyler yazmaya niyetlendim. Doğrusu dünyanın bir çok ülkesinde çok dilli eğitim yapılıyor, ama ülkemizde mesele polemik halini aldığı için bu mevzulara sıcak bakılmıyor. Ben hoş görünüze dayanarak bu konuyu örneklerle ele amaya çalışacağım.

Malumunuz ülkemizde çarpık yönetim yüzünden bir sürü kabahat yaşanmıştır. Bunlardan biri de Anadolu’da özellikle de Kürt bölgesinde var olan eğitim kurumları olan medreselerin kapanmasıdır. Her ne kadar bu eğitim sistemi yasaklansada dini eğitim kurumları oldukları için faaliyet göstermeye devam etmiştir. Örneğin Diyarbakır’ın Hazro ilçesinde bulunan Seydayı Heci Medresesi'nde bizzat Seyda tarafından 1700 icazetname verildiği rivayet edilir.

Bu tür kurumlarda okuyan kimi mollalar Cumhuriyet'in okullarını da imtihanlarla kazanıp hayata ciddi katkıları olmuş, olmaya devam etmektedir.

Bu konuda hayata katkı veren kimseleri yazarak bitiremem, ancak şu anda hayata katkı veren üç isimden bahsetmek isterim.

Prof.Dr. Mehmet Yalar-Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,

Prof.Dr. Kadri yıldırım-Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı (HDP Milletvekili)

Prof.Dr. Hasan Tanrıverdi-Dicle üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı,

Bu üç bilim adamının ortak özellikleri,

1-Kürtçe-Türkçe-Arapça-İngilizce dillerini bilmeleri,

2-Medeni cesarete sahip olup ülkemizdeki sorunun çözümü için katkıda bulunmaları,

3-Mesai arkadaşlarına nazaran daha da başarılı olmaları,

4-Kendine olan özgüvenleri ve metin olmaları hasebiyle hayata daima pozitif bir katkı yapmaları,

5-Uluslararası şahsiyetler olarak bilinmeleri,

Bundan fazlasını yazmaya gerek var mı bilmiyorum. Sadece bu üç örneğe bakarsak bile, hâlâ iki dilli eğitim bu ülkeyi böler diye endişe duyanlara hayret ediyorum.

Ben dahi bu sınıf kimselerdenim 8 yıl anadilimle medresede eğitim gördükten sonra orta, liseyi dışarıdan bitirdim, ne fayda kimya fakültesinde okudum. Eğer sosyal bir alanda üniversite tahsilim olsaydı elbette ki yazılarım daha kaliteli, daha verimli olacaktı, ama buna da şükür diyorum.

1 Mart 2013 tarihinde İzmir Müçük Millet Meclisi (İKMM) davetlisi olarak İzmir’e DKMM Koordinatörü sıfatıyla katıldım. 5 dakika konuşma için İzmir meclisine gitmiştim, ilk söz hakkı bana verildi.

Ben özet olarak şöyle dedim,

“Arkadaşlar, devlet uzun süre Kürtçe eğitim ve irtica ile sizi korkuttu. Ben 8 yıl anadilimle yani Kürtçeyle eğitim görmüş, dindar insanların da rehberi düzeyinde bir müslümanım. Diyarbakır’dan size selam ve sevgi getirdim. Ben buraya size sıkıntılarımızı anlatmaya gelmedim. Kürt sorununu müzakeresiz ve muhasebesiz hal etmemiz lazımdır diye düşünüyorum. Verin elimize bir A4 kağıdı taleplerimizi yazalım, yasal güvenceye alınsın, bu ülkede huzur içinde, bir ve beraber olarak yaşayalım.”

İKMM’den müthiş bir ilgi topladım. Demem o ki korku ve endişelerimizi bir kenara atalım, siyasileri bir adım aşarak vatandaş olarak selamlaşalım. Bu ülke hepimize yeter.

Selam ve sevgilerimle.