Bülent Yıldırım, İsrail ve yargıdaki cemaat yapılanmasının İHH'yı hedef aldığını anlatırken, ilginç bir örnek verdi.
Abone olTIR komplosuna maruz kalan İHH Başkanı Bülent Yıldırım, "Mavi Marmara katliamı için dava açılacağı zaman, bu grubun savcıları 'eğer dosyayı açarsanız İHH ile ilgili El Kaide dosyası da açılır' dedi. Yargı içinde masaya dosya koyarak tehdit eden savcılar var." iddiasında bulundu.
Suriye'ye giden ve içinde silah olduğu iddiasıyla durdurulan TIR'ın İHH'ya ait olduğu iddiası ilk olarak cemaate yakın medyada yer aldı. Son günlerde gündemden düşmeyen İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Yeni Şafak sine konuştu. TIR, Mavi Marmara davası ve cemaate ilişkin ilgniç açıklamalarda bulundu. İşte o dan bir bölüm:
Önceki gece İHH TIR'ında silah iddiası haberleştirildi. Çok geçmeden doğru olmadığı ortaya çıktı. Bu olayı nasıl yorumluyorsunuz?
Mavi Marmara hadisesinden sonra Türkiye İsrail ilişkileri dibe vurdu ve İsrail yalnızlaştı. Türkiye'yi kaybetmeleri Siyonist sermayenin büyük yara almasına sebep oldu Bu nedenle paniklediler. Türkiye ile ilişkileri eski düzeyine hatta daha büyük bir ittifaka çevirmek istiyorlar. Bunun için çok çeşitli tekliflerde bulundular. Bize de geldiler. İsrail Türkiye ilişkilerinin tekrar düzelmesi için yapılan anlaşmalara ses çıkarmamamız istendi.
Teklifler İsrail hükümeti tarafından mı geldi?
Tabii. Aracılar vasıtasıyla. Bazıları başka ülkeler üzerinden geldi. Biz bu teklifleri reddettik. Dolayısıyla İHH'yı bitirme kararı aldılar.
DOSYALAR HAZIRLADILAR
Nasıl yapacaklar bunu?
Üç konu üzerinde tartıştılar. Birincisi Bülent Yıldırım'ı öldürelim. Fakat öldürürsek kahraman olur dediler. İkincisi vakfa çeşitli devlet kurumları tarafından baskı yaptıralım başkanı değişsin, ki paralel devlet mensupları bu baskıyı yaptılar. Sonra Bülent Yıldırım gitse geride kalanlar aynı misyonu devam ettirecek dediler. O yüzden üçüncü yol olarak itibarsızlaştırmaya karar verdiler. Dosyalar hazırladılar.
Ne gibi dosyalar?
El Kaideci, İrancı dediler, özel hayatı öne sürdüler... Aklınıza gelen her iftirayı attılar. Fakat hiç biri tutmadı. Son olayın da İHH'yı itibarsızlaştırmak için yapıldığını düşünüyoruz. Demek ki İsrail'e bir söz verdiler. Bu sözün gereğini yerine getirmeleri isteniyor artık. Sanki bir TIR yakalanmış, içinde İHH'nın Suriye'ye götürdüğü silahlar varmış gibi bir kamuoyu oluşturma gayretine girdiler. Bunu İngilizce olarak da bütün dünyaya yaydılar. Bizler hemen net tepkimizi verdik. Jandarmaya ulaştık. Jandarma böyle bir TIR'ın kontrolleri altında olduğunu ancak İHH ile hiçbir ilgisi olmadığını bize bildirdi.
İTİBAR OPERASYONU VAR
TIR'ın kime ait olduğu, içinde ne olduğu açıklığa kavuştu mu?
Onu bilmiyoruz. Bir iftira atıldı. İftiranın asıl sebebini de biliyorsunuz, 3-4 gün önce İsrail Dışişleri Bakanı Liberman 'İHH bizim için büyük bir tehdittir' diye açıklama yaptı. Biz 2 gün önce Gazze'yle ilgili dünya çapında bir kampanya başlattık. Bu arada Türkiye'ye gelen bir suikast timi var. Arkasından da bir grubun mensupları İHH'nın silah yüklü TIR'ı yakalandı diye iftira kampanyası başlatıyor. Bu tabloyu okuyun.
Haberde TIR MİT'le de ilişkilendiriliyordu. Buradan konu Türkiye'nin teröre destek veren ülke imajı verilmesi noktasına gidiyor değil mi?
Şu anda uluslararası ceza mahkemesinde bir dosya hazırlıyorlar. Türkiye'yi teröre destek veren ülke konumuna düşürmek istiyorlar. Çünkü biz İsrail'i uluslararası ceza mahkemesinde yargılatmak için başvurduk ve ilk defa dünyada bu kabul edildi. Buna karşılık Sayın Başbakan'ı, arkadaşlarını ve İHH'yı teröre destek veren kişi ve kurumlar olarak göstermek istiyorlar. Sayın Başbakan İsrail'e karşı çok net tavır içinde. Mavi Marmara'dan sonra abluka kaldırılmadı, ambargo kaldırılmadı, tazminat miktarında da anlaşılamadı. İsrail bunları yapabilecek konumda kendisini göremiyor.
Neden?
Çünkü ablukanın asıl sebeplerinden biri de İsrail'in Filistin'e ait olan doğalgazdan Filistin'e pay vermek istememesi. Bunu Başbakan iktidarda oldukça yapamayacağını düşünüyor.
BİR CEMAAT GİZLİ SERVİSLE GÖRÜŞEMEZ
Cemaatin ülke ekonomisine ve STK'lara zarar verdiğini savunan Bülent Yıldırım, Türkiye'nin kasetlerle anıldığını söyledi. "Bir an önce özür dileyip tövbe edin ve geri çekilin. Aksi takdirde bu millet sizi unutmayacak" diyen Yıldırım, cemaate yönelik eleştirileri sıraladı.
-Onu bilemeyiz. Tetikçiler A ülkesinden kullanılabilir, B ülkesinden kullanılabilir. Dünyada herkesle iletişime geçebiliyorlar. Utanmadan ve övünerek 'Biz sadece FBI ile değil, CIA'le, Mossad'la, İngiliz istihbaratıyla da, hepsiyle iletişim içindeyiz' diyen bir grup var Türkiye'de. Bir devlet bu ülkelerle gider, konuşur ama bir STK, bir cemaat böyle bir şey yapamaz.
-Rusya'dan, 'Bu okullar CIA merkezi diye' açıklama yapılıyor. Türkiye'de herkes bu işin arkasında Mossad, CIA var diye bas bas bağırıyor. Bu bütün dünyaya yayıldı. Sadece Türkiye'de değil, Avrupa, İslam dünyasında, her tarafta 'Kime çalışıyorlar, arkalarında kim var' diye soruluyor. Okulların olduğu heryerde bu konuşuluyor. Onun için aslında cemaat tasfiye ediliyor. Cemaate bir görev veriliyor. Yapamayınca tasfiye ediliyor. Cemaatin üst düzeyleri bu oyunu görmeli.