İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, hayali ‘Selam’ soruşturması kapsamında ifade verdi.
Abone olİHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Suriye4de esirlerin kurtarılması için yaptığı görüşmelerin dava dosyasına koyanları alçak ilan etti.
‘paralel yapı’nın 7 bin kişinin telefonlarının yasadışı dinlenmesinde paravan olarak kullandığı hayali ‘Selam’ soruşturması kapsamında ifade verdi.
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Genel Başkanı Bülent Yıldırım, “Selam” örgütü soruşturması kapsamında ifade verdi. Yıldırım, “Bu dosyayı hazırlayanlar hakkında hiçbir iyi niyetli düşüncem kalmadı. Çünkü İsrail’in bize sormuş olduğu sorular üzerine benzerliklerle bir dosya hazırlamışlar” dedi.
‘Selam örgütü soruşturması’ kapsamında ifadeye çağrılan İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne geldi. Cumhuriyet Savcısı İrfan Fidan’a ifade veren Yıldırım, adliye çıkışında basın mensuplarına açıklama yaptı. Selam ve Tevhid örgütü hakkında açılan dosya ile ilgili ifade verdiğini belirten Yıldırım, “Doğrusu ben de merak ediyordum. Hangi konuda bu dosyaya dahil etmişler. Burada meseleyi öğrendiğimizde bu dosyayı hazırlayanlar hakkında hiçbir iyi niyetli düşüncem kalmadı. Çünkü İsrail’in bize sormuş olduğu sorular üzerine benzerliklerle bir dosya hazırlamışlar. İsrail bize ‘Tayyip Erdoğan ve Ahmedinejat’la, Nasrallah’la hangi hukuk var. Aralarında bir ilişki var mı?’ diye sormuştu. Bir de ‘Selam örgütünü biliyor musunuz?’ diye sormuştu. Biz tabi o gün anlamamıştık. O gün İsrail’de var olan bir dosyanın bugün buraya yansıdığını görmüş olduk” dedi.
ESİR PAZARLIĞI GÖRÜŞMELERİ DOSYAYA KONULMUŞ
Örgütün mensubu olmakla suçlandıklarını belirten Yıldırım, “Delil olarak benim telefon konuşmalarımı dosyaya koymuşlar. Dosyayı incelediğimizde gerçekten üzüldüm. Çünkü Suriye’deki esir değiş tokuşu esnasında yapmış olduğum konuşmaları delil olarak ortaya koymuşlar. Nedir bu konuşmalar? 48 tane İranlının serbest bırakılması karşılığında 2 bin 130 tane Suriyeli muhalifin cezaevlerinden ve işkencelerden kurtulması için yaptığımız karşılıklı pazarlıklar delil olarak sunulmuş. Yani ben orda diyorum ki 230 tane kadının çıkarılması lazım. Karşı taraf da diyor ki 71 tane kadın çıkartabiliriz. Ben de diyorum ki 71’i kabul etmiyoruz. Onlar da diyor ki o zaman görüşmeyi keseriz. Ben de diyorum ki kesin. Yani cezaevlerinde tecavüze uğramış, işkence görmüş kadınların kurtarılması için yapmış olduğum bütün görüşmeler dosyaya delil olarak sunulmuş. Benim o dosyada konuştuğum kişiler bir tanesi İranlıymış. Zaten İranlı esirler olduğu için İranlılarla konuşacağım. Uzaydan gelen biriyle mi konuşacağım” diye konuştu.
Bir gazetecinin “O görüştüğünüz İranlı kişi kimmiş?’’ sorusu üzerine Yıldırım, “Benim Hamit olarak tanıdığım, onların da Seyid diye dosyaya koyduğu bir isim. Görevi ister istihbarat, ister başka. Ben onu sorgulamıyorum. Çünkü zaten ben İranlılarla esir değiş tokuşuna ilgili konuşma yaptığımda herhalde sıradan bir adam benle muhatap olmayacak. Yani şu anda ben Türkiye’de herhangi bir görüşme yaptığımda geçen Mısır Konsolosluğu’na giren Mısırlıların alınması için Mısır Konsolosluğu’yla pazarlık yaptığımda Mısır’daki istihbarat yetkilileriyle pazarlık yaptım. Mısır Konsolosluğu’nun çay ocağında çalışan bir çaycının benle pazarlık yapma yetkisine sahip mi?’’ ifadelerini kullandı.
ALÇAK İLAN EDİYORUM
İHH’nın insani diplomasi yapma çalışması olduğunu savunan Yıldırım, “O nedenle bu insani diplomasi yapma çalışması sırasında bizim bu görüşmelerimizin hepsini delil olarak ortaya koymuşlar. Ve bizi Selam ve Tevhid örgütü içersinde değerlendirmişler. Burada bu dosyayı hazırlayan bütün herkese sesleniyorum. İyi ki bizi bu şekilde yargıladınız. İyi ki insan kurtardığımız için, tecavüze uğrayan kadınlar için pazarlık yaptığımız telefon görüşmelerini dosyaya koydunuz. Ve bu konuda yargılanmaktan da onur duyuyorum. Böyle her türlü yargılanmayı da kabul ediyorum. Ve bu dosyayı bu şekilde hazırlayan herkesi de alçak olarak ilan ediyorum. Bu konuda da bu dosyayı hazırlayan herkesin yarın Allah korusun yakınları da herhangi bir yerde zulme uğrarsa hiç tereddüt etmeden bize gelsinler. Biz onları kurtarılması için aynı gayreti gösteririz” dedi.
Dosyadaki kişileri tanıyıp tanımadığının kendisine sorulduğunu söyleyen Yıldırım, “Bu dosyadaki kişilerle Suriye’de görüştük, şu telefon konuşmasını hatırlıyorum, şu kişi ile şu pazarlığı yaptık, pazarlıkta şuradaki, şu hapishanedeki şu kadar insanın çıkarılmasıyla ilgili diye kendilerine söyledik. Ve bununla ilgili çalışmanın tüm safhasını görüntülemiştik. Görüntülerin hepsini dosyaya delil olarak sunduk. Biz kadın ve çocukları kurtarmaktan memnunuz. Bu konuda da bizi yargılamak isteyen herkesin de her türlü şekilde mücadele etmesini de biliriz” şeklinde konuştu.
“Tevhid ve Selam örgütünün Yargıtay tarafından çıkan bir karar üzerine tescillendiği ve Bahriye Uçak ile Uğur Mumcu cinayetlerini işlediğine yönelik atıflar var kararda. Size bu kapsamda sorular soruldu mu?” sorusu üzerine Yıldırım şunları kaydetti:
“Bu konuyla ilgili hiçbir soru sorulmadı. Çünkü bu dosyayı çok genişletmişler. Bizi sadece o görüşmelerle ilgili İran’la ilişkisi var mı şeklinde değerlendirmişler. Biz de İran’la görüşmelerimizi bütün dünyaya verdiğimizi söyledik. Bütün delilleri ortaya koyduk. Bu dosyadan bizi yargılamak isteyenlere bir ekmek çıkmaz.”
Yıldırım, son olarak 3 yıllık bir dinlemenin olduğunu, ama dosyaya sadece delil olarak sundukları 2012 yılındaki esirlerin çıkma anında İranlılarla yapmış olduğu görüşmeler olduğunu sözlerine ekledi.
Soruşturma kapsamında daha önce gazeteci yazar Hüsnü Mahalli, Hüseyin Avni Yazıcıoğlu, oğlu Seccad Yzıcıoğlu, Mustafa İslamoğlu ve gazeteci Adnan İnanç da ifade vermişti.