İhanet ve sadâkat günü...
Bazı insanlar, birilerinin bam teline basmak için doğarlar. Kabul edelim Erdoğan, devlet ve millet düşmanlarının bam teline basmak için yaratılmış.
Bazı insanlar, birilerinin bam teline basmak için doğarlar.
Kabul edelim Erdoğan, devlet ve millet düşmanlarının bam teline
basmak için yaratılmış.
İçinde Osmanlı'nın kudretini ve ateşini taşıyor.
Bir kaç kişinin sahte sevgisini kazanmak için mazlumların iyiliğini
düşünmekten vazgeçmeyen duruşu sayesinde kaç badire atlattığını
artık sayamaz olduk.
En küçük tehdit karşısında çeneleri ishak kuşlarının gagaları gibi
birbirine vuran liderlerden olmadı hiç bir zaman. Ölüm, çığlıklar
atarak ona doğru gelirken, bir kez olsun sindiğine, korktuğuna ve
aman dilediğine tanık olmadık.
Bir celladın baltasının altında diz çökerek ölmektense, değerlerini
ve davasını korumak uğruna ayaklarının üstünde ve dövüşerek ölmeyi
tercih eden biri oldu hep...
Her defasında düşmanca ve zalimce tehditlere karşı, "Önümde
fazla bir ömür kalmadı. Bu ömrü sizden korkarak veya size boyun
eğerek geçirmektense savaşarak sonlandırmayı tercih
ederim" dercesine dimdik ayakta duruşuyla tanıdık
onu...
En zor zamanlarda bile çılgın gözlerinde zaferin ışığını
gördük.
İşte bu yüzdendir ki onu izleyenler artarak büyük bir güce dönüştü.
İşte bu yüzdendir ki bugün onun savunduğu dava uğruna yüzbinlerce,
milyonlarca insan onunla birlikte ölüme gitmeye talip oluyor. Bir
millet, yıllar sonra yakaladığı bahtının ipini elinden almak
isteyenlere işte bu yüzden direniyor.
Direnmenin ve mücadelenin sonuna geldik!
Güçlerini birleştirerek tek bir saldırı halinde yeniden ve son kez
geliyorlar. PKK'sıyla, DHKP-C'siyle, tapınaklarında son ayinlerini
yapan sözde cemaatleriyle, hainleriyle, casuslarıyla,
uğursuzlarıyla, şuursuzlarıyla ve arkalarına aldıkları
baronlarıyla son kez geliyorlar. Pazar günü yaşanacak bu son
çarpışma bütün meseleyi çözecek!
Sevgili kardeşlerim...
Geride bıraktığımız yıllarda hiçbir hikayenin gerçek anlamda
anlatamayacağı kederler yaşadık. Bize yıllar yılı yaşatılan
ızdırabı sessizlik içinde soğuk bir yürekle taşıdık. Arkamızda
büyük bir karanlık bıraktık. 13 yılda, Cumhuriyet tarihinde hiç
sahip olmadığımız büyük bir umutla aydınlık geleceğe yürüyoruz
şimdi...
Korkup geriye dönemeyecek kadar ilerledik!
Karşımızdakiler hırsın hüsrana neden olacağını bilecek erdeme sahip
değiller. Nefretleri büyük ama korkuları ondan daha büyük! Çünkü
yer küre üzerinde hiç kimsenin boy ölçüşemeyeceği bir güçle karşı
karşıya olduklarını biliyorlar. 90 yıldır ölümle, ölümle olmasa
bile zulümle ahbap olan mazlum kesimlerlerle karşı karşıya
olduklarının farkındalar...
Sonu acıyla ve zulümle bitmesi planlanan ölümcül bir tehdit bizi
buldu. Bu tehdit ancak ve ancak davaya inanan, cesaret sahibi
insanlar sayesinde geri döndürülebilir.
İmkan olsa boğazımızı bir kulağımızdan ötekine kadar kesecek
olanların bize vadettiği sahte cennete aldananlara aldırmayın.
Elinden gelse, ölümcül yaralarına dikiş atan hekimin elindeki iğne
ipliği ölme pahasına dahi olsa çalacak tıynette olanların,
çaldıkları paraları taşırken fıtık hastalığına yakalananların,
"Bunlar hırsız. Bunlara oy vermeyin!" şeklindeki
hezeyanlarına kulak asmayın.
Kurtla kuzuyu birbirinden ayırt edemeyen kadeh şövalyelerinin rakı
kaynaklı fikirlerine ve o fikirleri cilalayarak, katili mazlum,
mazlumu katil gibi gösteren yayın organlarına kanmayın.
Düne kadar "Göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, koyun
sürüsü" diyerek sizi aşağılayanlara, "Makarnacı
kömürcü, benim oyum bunların oyuyla bir mi sayılacak"
diyerek hakir görenlere, bugün iki maaş ikramiye ve daha iyi bir
asgari ücret vaadiyle iradenizi satın almaya çalışanlara, onların
kabul edilemez suçlarını hatırlatma günüdür.
"Varolma savaşının sonuncusu ve en büyük mücadelesi
kapımıza dayandı" dememi abartı olarak görmeyin.
"Seçime gidiyoruz, savaşa değil" diyerek beni
yadırgamayın.
Eğer bu ülkede baraj aşma uğruna insanlar canıyla ve malıyla tehdit
ediliyorsa... Eğer birkaç oy için masum insanlar kaçırılıyor ve
öldürülüyorsa... Eğer inançları olmayan bir terör örgütü ile düne
kadar dindar bildiğimiz cemaat aynı safta buluşuyorsa... Eğer barış
için müzakere masasına oturanları eleştirenler, yeni bir savaş için
terör örgütüne oylarıyla destek verme kararı alıyorsa... Eğer seçim
sonrası için iktidarda olanlara ve onları destekleyenlere cezadan
ve intikamdan başka bir şey vaadedilmiyorsa...
Bu bir savaş ve bu savaşta tek silahınız kullanacağınız oyunuz!
O oyu sandığa koyverin gitsinler!
GİDENLERE...
Kısacık ömrüne sığacak bütün şeytanlıkları bir kaç ay içinde yapan
vatan ve millet düşmanları ile aynı safta bulunmayı kendinize
yakıştırdıysanız, birbirinize hayırlı olasınız.
Bilesiniz ki bundan böyle bu ülkenin sürükleneceği her kaosun
vebaline ortaksınız.
Bundan böyle okullardan Din ve Kur'an dersini kaldırmayı, Diyanet
İşleri Başkanlığı'nı lağvetmeyi vadedenlerin günahına ortak olanlar
olarak anılacaksınız.
Barış masasına oturanların safında olmanın utancı
(!) bize , yeni bir savaş cephesi açabilmek için
PKK'ya oy verenlerle işbirliği yapmanın şerefi (!)
size kalsın.
Onbinlerce şehidin, şehit oğlunun madalya törenine alınmayan
annenin, başörtüsü taktığı için hayatı karartılanların, iki dağ
arasında teröristlerle savaşırken ellerine "İrticai
faliyetlerden dolayı" ihraç belgesi tutuşturulan er oğlu
erlerin velabi sizin boynunuzadır.
Depremzedelere verecekleri yalanıyla topladıkları paraları cebine
indirenlerin... Devletin bankalarını boşaltıp 350 milyar doları iç
edenlerin... "Direniyoruz" bahanesiyle
ayaklanıp devletin ve milletin malını yakıp yıkarak 120 milyar
dolar zarara neden olanların... "Hırsız
yakalıyoruz" diyerek darbe yapmaya çalışan gerçek
hırsızların ülkeye verdikleri 220 milyar dolar zararın...
Artık bu günahların hepsine ortaksınız.
Bilesiniz ki bu halinizle dünyanın tüm mazlum müslümanlarına
sırtınızı döndünüz. Bilesiniz ki tüm müslüman ülkeler içinde ayakta
kalan son kale Türkiye'nin kilidini zalimler ve onların
işbirlikçileri için açmaya çalıştınız.
Kendinizden aşağıdakilerin emellerine alet olmayı tercih
ettiniz.
Tarihin hiçbir döneminde bu ihaneti sergileyenler için kahramansı
şarkılar yazılmadı. Böyleleri tarihler boyunca hoşgörüyle
değil, horgörüyle... Sevgiyle değil, nefretle... Minnetle değil,
zilletle... Rahmetle değil, lanetle anıldı...
Şimdi gidin, vicdanınızın içinde attığı çığlığı boğarak
cellatlarınıza yeni zulümler için kapı aralayın...
Oy verin gelsinler!
Dipnot: Diyarbakır'daki patlamada hayatını
kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Olayın kim ya da kimler
tarafından yapıldığını söylemek için çok erken. Kahır zamanlarında
birilerine suç atmak adetimizdendir. İlahi adalet hiç bir şeyin
gizli kalmayacağını bize defalarca gösterdi. Bakalım bunun altından
kimler çıkacak.
Şunu veya bunu suçlamak yerine, "Böylesi bir provokasyon ve
katliam kimin işine yarar?" sorusuna cevap arasak sonuca
daha iyi ulaşırız kanaatindeyim...
twitter.com/slymnoz
facebook.com/slymnoz