İğneada Resort & SPA Hotel
Trakya’nın kıyı ucundaki keşfedilmemiş bir cennet misali bir bölge ve bölgenin önde gelen örnek turizm yatırımı İğneada Resort&Spa, Alper Tekbaş’ın kalemin de sizlerle.
İğneada Resort & SPA
Tatilin ayaklı Google’ı Alper Tekbaş bu hafta İğneada Resort&Spa’da idi. Trakya’nın kıyı ucundaki keşfedilmemiş bir cennet misali bir bölge ve bölgenin önde gelen örnek turizm yatırımı İğneada Resort&Spa, Alper Tekbaş’ın kalemin de sizlerle.
Şehrin Tam Ortasındayken…
Şehrin tam ortasında, kalabalığın içinde, tam da sıkılmışken birde sıcaklar bunaltmış düşüncelere dalmışken, uzaklar da ıssız bir yerde gizli bir cennet misali bir yere gitmiş, her şeyi bir yana, geriye bırakmış, bir dostun sırf sizi özlediği için, öğle telefonu filanda olduğu için de değil sadece gel, yenilen, dinlen, temizlen demek için kuşlarla, böceklerle, bakir Ormanlarla, sularla size gel diyen çağrısını duysaydınız ne özel ne candan bir mutluluk olurdu …
İşte tam tamına böyle bir yer İğneada, ansızın, zamansız, mekansız, davet eder sizi… Yanı başınızdayım der. Gitme zamanı…
İğneada Nerede ?
İğneada Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı bir belde. Yıldız (Istıranca ) dağlarının deniz ile buluştuğu noktada, dünyada nadir bulunan Longoz (su basan) ormanlarıyla kaplı Erikli, Mert, Zindan dere, Saka, Hamam gölleriyle çevrili Türkiye’nin kuzey batıdaki son noktası Beğendik köyü, Mutlu(rezve) deresi ile de Bulgaristan sınırı olan ilginç bir coğrafyanın ta kendisi.
İstanbul’dan yola koyulduğunuzda ortalama 3 saat civarında bir süre ile İğneada’ya ulaşabilirsiniz. İstanbul Esenler Otogardan da düzenli olarak otobüs seferleri yapılmakta.
Temiz Hava Çarpar…
İğneada’ya giderken başınız ağrıya bilir ama bu baş ağrısı şehir trafiğinden stresten kalabalıktan değil temiz havadan, bol oksijenden, adeta şehir yaşamında karbon monoksit yutan ciğerlerimizin temizlendiği, oksijen sarhoşu olduğumuz bir atmosferde bulursunuz kendinizi.
İğneada’ya Her Zaman Gidilir 4 Mevsim Ayrı Güzel
İğneada, bulunduğu konumlandırmada yurdumuzun Bulgaristan ile sınır noktasında ama tatilde de de alternatif arayanlara farklı bir atmosferde doğallığı özleyenlere, Akdeniz’e Ege’ye çok gittik birde Karadeniz olsun diyenlere her şeyden de ötesi nefes aldığımı hissedebiliyorum. Hiçbir şey yapmasam bile orada olmak yeter diyenlere tatilde son durak olabilecek bir alternatif ki daha yapacak çok şey var…
İşte Istranca Dağları zirvede, Longoz Ormanları arkasında, önünde Karadeniz ama ne deniz; iğneada’da oldu mu deniz oluyor tabiri çok kullanılır ama Karadeniz’in güneye ve doğuya bakan kısmında sığ deniz. Havasını yakaladı mı tadına, suyuna, kumsalına, manzarasına hiç doyum olmaz.
Ve İğneada’dayım…
İğneada denildi mi Türkiye’de ve dünyada artık İğneada Resort & SPA Hotel’i ün yapmaya başladı. Bir yerde ilk olmak, öncü olmak hep zordur. Her şey ile mücadele etmeniz gerekir. İşte İğneada Resort otelinin de dününden bugününe bir hayal ile başlayan ve bölgenin kaderini turizme yönlendiren, inandıran ve yaşatan bir otel. Otelin yatırımcıları Ahmet Bey, Emre Bey ve Engin Bey de ne işiniz var İğneada’da otel mi olur? Böyle bir risk alınır mı? Gelin Antalya ya Bodrum’a serzenişlerine aldırmayıp durmaksızın çalışıp tüm olumsuzluklara göğüs gerip ve her geçen gün kendini yenileyerek İğneada’yı markalaştıran, hareketlendiren, farklı bakış açılarını hissettiren bir duruş …
İğneadalıların şansı bir yana aslında ülkemizin ve farklı ülkelerin tatilci potansiyelinin alternatif, farklı ve çok yönlü tatil merkezi olarak her derde deva bir bölgede adeta mevsimsiz bir turizm anlayışının tanıtılması ve böyle bir atmosferde bir tarafınızda dünyada ender rastlanan Longoz Ormanları, bir tarafınızda deniz, bir tarafınızda yaşanmışlıklar, göller, akarsular ve bakirliğini bizlere rağmen bozmamış bir coğrafya ve bu coğrafyanın farklı kültürlerdeki insanlarının buluştuğu İğneada aslında platonik aşklar misali keşke bir mektup gelse diye uzak postanelerden o yazmış gibi aslında kendinizin yazdığı mektupları alıp mutlu olmak gibi bir şey, tıpkı Engin Bey’in yaşanmışlığı gibi…
İğneada Resort Otel’de samimiyet ve mütevazılık ne olursa olsun değişmez ama sanmayın ki biz bu otele gidersek ne yaparız? Bu otele giderseniz çok şey yaparsınız. Senenin 12 ayı canlı müzik, Balili masaj uzmanlarının, uzman ellerinde yenilenirsiniz, bisikletlerle çevreyi keşfe çıkarsınız, doğa yürüyüşleri yaparsınız, çevre turlarına katılabilirsiniz, tüm su sporları, hovercraft’a varana kadar deniz ile ilgili her şeyin tadını çıkarabilirsiniz. Uçsuz bucaksız kumsalda uzun yürüyüşler yapabilir, gece disco da eğlenebilir, ailenizle güvenle birlikte olmanın mutluluğunu yaşayabilir, farklı bir balayı için düşünebilir, iş ve performans toplantılarınızı deniz manzarası eşliğinde yapıp, motivasyonel güç kazanabilir yada benim gibi İğneada Resort Otelin faytoncusu Bayram Ali Karaslan ile kah oraya kah buraya gezebilirsiniz.
Atı da Arap Kendisi de Arap
Hadi çakır… Koş oğlum…
Yalnız I, Yalnız II ve Anıl üçüncü teknesinin ismi, her elinde bir marifet, yalnız başına balığa çıkar gece gündüz hiç fark etmez. Tek farklı şeyi İğneada dan dışarı çıkmaz. Anne tarafı Suriye den baba tarafı Bulgaristan dan.
Arap münevver, Arap Sahit, Arap Hamdi, Limanköy de Arapoğulları Teknesi, derken hava kararınca ay çıkmazsa yakamoz ile görerek ağ atarsın. Fosfor fosfor dalgalar beyaz köpüklere karışır İğneada da…
Bol Misafirler Olsun Recep Usta
Sohbete dalmışken 30 yıllık tecrübenin ismi dondurmacı Recep Usta da İğneada’nın ormanlarında otlayan hayvanların sütünden yapılmış dondurmayı tattığımda keyfime diyecek yoktu. Bu dondurma hasta yapmaz dediler, niye diye sordum çünkü bu dondurmayı Recep Usta yaptı dediler . Recep Ustaya veda ettikten sonra gerçi çok defa uğradığım İğneada sokaklarında Faytonumuzla Sisli Oba tarafına doğru orman esintisinde çoktan yola koyulduk, birde bakmışız ki Longoz ormanlarında çoktan kaybolmuşuz… Ta ki Mert gölündeki gün batımında oltalarıyla balık tutan yaşlısı genci bir çok balıkçıya rastgele diyene kadar. “Bir gün açılalım” diyen faytoncu Bayram Ali ile İğneada Resort otelinin önünde, bize bu keyifli günü yaşatan Çakır’ın da başını okşayarak vedalaştık.
Emeti Teyzeyi ziyaret ettiğimde bir kış günüydü helallik aldım, elini öptüm köhne sobasında yorgun ve halsiz sesiyle anlattı ve onu son görüşüm oldu. Hakkın Rahmetine Kavuştu.
Emeti Teyze Söylemişti…
Emeti Teyze , Çocukları Toplamış Başına Anlatıyordu…
“Bir hayal kuralım şimdi, sizi öyle bir yere götüreceğim ki
çocuklar, atlarınıza gök yüzündeki kuşlar yol gösterecek, kuğular,
kazlar, ördekler selamlayacak, ormanda sevimli ağaçkakanlar,
kelebekler, böcekler sizinle konuşacak. Orman gülleri, salkım
çiçekler etrafınızı saracak ,altın rengi nehirlerden geçip,
geyikler, sincaplar, kurtlar, karacalar ve daha bir çok sevimli
hayvancıklar kafese konmamış, alabildiğine özgür evleri olan
Longoz ormanlarında sizleri selamlayıp yol gösterecekler. Ansızın
sahile vuran dalgalarda, atlarınızla ilerlerken birde bakmışsınız
Akdeniz foku (Monachus Manachuslar) size gülümseyecek. Deniz kızı
ise sizleri görünce çok mutlu olacak. Sizi götüreceğim yerde
doğanın ve çevrenin kirlenmediği dostluğun din, dil,ırk, cinsiyet
tanımaksızın birleştiği, yeşilin ve mavinin sonsuzluğunda düşlerin
gerçek olduğu bir cennet orası kuzucuklarım” diye devam ederken,
köhne sobanın kenarında hepsi çoktan hayale dalmıştı…
Bu Doktor Başka Doktor
Çaresiz Derdimin Sebebi Belli
Dermanı Yaramda Arama Doktor
Şifa Bulmaz Gönlüm Senin Elinden
Boşuna Benimle Uğraşma Doktor…
Bu akşam İğneada Resort Otelinde Ümit Yaşar var, Ümit kardeşim İTÜ Konservatuar mezunu, Baran ve Batu’nun babası, müzik öğretmeni, ney, ritim sazlar, nefesli sazlar, piyano derken Ateşlerde Yanacağım klibi ile isminden söz ettirmeye başlamıştı. Magazinlere konu olmadı, Almanya’dan Yunanistan’a her yerde sesiyle sanatı ile kendini sevdirdi, ayakta alkışlandı, ülkemizi gururla temsil ederken neyinde üflediği gönül dolusu sevgisiydi…
Bayram Şenpınar’ın bestesi ile 1988 den beri müzik severlerin gönlünde taht kurdu. Dördüncü Albümünü çok yakında sevenleriyle buluşturacak olmanın heyecanında. Adaletsiz Seçimle yine isminden çok söz ettirecek. Müzik dünyasının renkli siması Mr.Zago ve ekibinin eşliğinde Ümit Yaşar İğneadalılar ile bütünleşti. Sen Hep Böyle Kal Ümit…
Savaş Ersekli “1976 da Lüleburgaz karpuz Festivalinde söyledim, Firuze’yi evlat” derken gözleri dolu doluydu, geçmişin izleri ayın denize bakan sessiz manalı duruşu gibiydi… “ İnsana doğduğunda bir bilet veriliyor ağlamakta gülmekte bu hayatta… Bir orman kuytusu gibisin sen Firuze…” derken Ersekli, Zago’yu ayakta alkışlıyor, gözyaşlarıysa denize karışıyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde oda teknesiyle Beğendik'e doğru ay ışında sessizce kayboldu. Son durak İğneada diye…
Kolay değil dünya’ya direksiyon salladı, İğneada o kadar büyük ki dünyayı ağırlar. Kırklareli plakası görünce sanki annemi, babamı görmüş gibiydim diye iç çeken Savaş Ersekli iğneada’nın kendine özgü simalarından. Kartında ise emekli yazıyor…
İğneada’da Bir Berber Var; İşinin Piri Ahmet
Berber Ahmet gün geldi aşktan mapus yattı, gün geldi kendini berber dükkanına kilitledi ama hep kendine özgü kaldı. Yanlışları yok mu? Belki çoğu yanlış ama berberliğine diyecek yok. Ahmet bu tıraşın ismi ne? “Alper Tekbaş…” kendine özgü, işinin erbabı, geçmişinden derslerini almış bir İğneadalı benim berberim. Berber deyince de bozulmuyor, aferin Ahmet hep kendine yakışanı yap.
Ormanı Deniz ile Buluşturan 12 Ay Hep Tatil Dedirten İğneada Resort Otelin’de;
Otelin emektarı Erçin Çorba yaşlı bir misafir ile konuşuyor. Misafir bir dokun bir ah işit dercesine anlatıyor “ Evladım, şu otelde kaldım kimse benimle ilgilenmedi, bir çay bile istemeye çekindim.” Erçin Bey derin bir saygı ve dikkatle amcayı dinlerken “Evladım senin görevin neydi?” diye soran amcaya “Genel Müdürüm, ismim Erçin Çorba, çok memnun oldum sizin isminiz neydi?” derken” Bekir” dedi amca. Hızır servis Şef Hüseyin tüm ekibine örnek olurcasına buyur Bekir amca çayın diye servis yaparken, kış demedi yaz demedi hep çalıştı diye ifade ettiğim Erçin Çorba “sizleri otelimizde ağırlamaktan büyük onur duyacağız Bekir amca” derken bana da elveda vakti çoktan geldi…
İğneada Resort & Spa Hotel’i sıklıkla ziyaret edeceğim ve hiç sıkılmadan yazacağım…
İğneada’nın Unutulmazları
İğneadalıların Orhan Abisi
İğneada onun için bir sevdadan daha öteydi. İğneada var olsun diye yaşadı. Varlıklı olmaktansa var olmayı tercih edip başaranlardan olarak hayata gözlerini yumdu.
Benim Cennetim dediği İğneada’sı Orhan Uyanık için hep özeldi Benim Cennetim İğneada isimli kitabında iğne adada insanlar doğdular, yaşadılar ve öldüler demişti. Dağlarda odun kesmiş, torluk yakmış, bin bir emekle odununu, kömürünü iskeleye taşımış, önemsenmemiş, yok sayılmış, ezilmiş ve halada ezilmekte olan garip orman köylülerini,
Akşam Güneşi Batarken ya da Şafak vakti,
Kim bilir Hangi Umutlarla
Kara denizin serin sularına ağlarını bırakan balıkçıların
Bu Coğrafyada Yaşamış, Adı Sanı unutulmuş İğneada’yı sevmiş
İğneada için çalışmış tüm İnsanların Aziz Hatırasına
Saygılarımla Demiştin Benim Cennetim İsimli Kitabında
Orhan Uyanık İğneada 2006’da
Bu yazıda İğneadalıların Orhan ağabeylerine hediyesi olsun…
Yerin Dolmaz Orhan Abi
İşte Alper Tekbaş'ın İğneada'nın yıldızı İğneada Resort Hoteli ve İğneada ile ilgili izlenimleri ve muhteşem görüntüleri...