BIST 8.619
DOLAR 34,35
EURO 37,47
ALTIN 3.028,62
HABER /  POLİTİKA

İdris Bal'dan Erdoğan'a Gezi mektubu

Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, Başbakan Erdoğan'a mektup yazdığını, bunu basın toplantısı aracılığı ile ileteceğini ifade etti

Abone ol

AK Parti'den istifa eden Kütahya bağımsız milletvekili olan İdris Bal, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Tayyip Erdoğan'a mektup yazdığını açıkladı.

Bal, mektubunda Erdoğan'ın Gezi olayları sırasında iddia ettiği birçok suçlamaları ispat etmesi gerekliliğini vurgulayarak, "Gezi Parkı olaylarının bir misilleme olduğunu ve bu olayların içerden ve dışardan koordineli bir biçimde yürütüldüğünü iddia ettiniz. Bu konu ile ilgili elinizde belgeler olduğunu ve bu ihanet şebekesini halka açıklayacağınızı ifade ettiniz. Ancak aradan 9 ay geçmesine rağmen hiçbir belge açıklamadınız? Bu belgeleri ne zaman açıklayacaksınız?" dedi.

Başbakan'ın özellikle son dönemlerde kullanmaya başladığı dil ve üslubun, toplumu kucaklamayıp aksine hızlı bir şekilde kutuplaştırdığını öne süren Bal, "Başbakan'ın meydanlarda kullandığı üslup ve ifadeler, siyasetin ve siyasetçinin saygınlığına zarar vermekte, toplumu derinden yaralamakta, ayrıştırmakta ve kaosa doğru sürüklemektedir" diye konuştu. Bal, şunları söyledi:

"Bir Başbakan olarak, kamuoyunda en fazla bilinen kişilerden biri olarak hal, tavır ve söylemlerinizle örnek olmanız gerekirken mesnetsiz iddialar, çelişkili ifadeler, ispatlanamayan ithamlarla ve hakaretlerle dolu ifadeleriniz konumunuza ve sizden beklenenlere uygun düşmemektedir.

Türkiye ve dünya kamuoyuna mal olan ve artık açığa kavuşturulması bir zaruret haline gelen ifadelerinizi size tekrar hatırlatmak ve bunların biran önce cevaplanmasını kamuoyu adına sizden talep ediyorum. Sizin de birçok yerde ifade ettiğiniz gibi, iddia eden, iddiasını ispat etmekle mükelleftir. Kamu vicdanının rahatlatılması adına bu iddiaları ispat etmenizi bekliyoruz."

Bal, Başbakan'ın bazı olaylarla ilgili sözlerinden örnekler vererek, "bu iddialarını ispatlamasını" istedi.

İşte T24'ten Hülya Karabağlı'nın açıkladığı İdris Bal'ın o mektubu:

Sayın Başbakan;

Bu mektup, bazı konuların aydınlatılması için tarafınıza yazılmıştır.

Siz, 77 milyonun Başbakanı olduğunuzu her platformda ifade ediyorsunuz. Ancak, özellikle son dönemde kullanmaya başladığınız dil ve üslup, toplumu kucaklamamakta aksine hızlı bir şekilde kutuplaştırmaktadır. Meydanlarda kullandığınız üslup ve ifadedeler, siyasetin ve siyasetçinin saygınlığına zarar vermekte, toplumu derinden yaralamakta, ayrıştırmakta ve kaosa doğru sürüklemektedir.

Bir Başbakan olarak, kamuoyunda en fazla bilinen kişilerden biri olarak hal, tavır ve söylemlerinizle örnek olmanız gerekirken mesnetsiz iddialar, çelişkili ifadeler, ispatlanamayan ithamlarla ve hakaretlerle dolu ifadeleriniz konumunuza ve sizden beklenenlere uygun düşmemektedir.

Türkiye ve dünya kamuoyuna mal olan ve artık açığa kavuşturulması bir zaruret haline gelen ifadelerinizi size tekrar hatırlatmak ve bunların biran önce cevaplanmasını kamuoyu adına sizden talep ediyorum. Sizin de birçok yerde ifade ettiğiniz gibi ‘iddia eden, iddiasını ispat etmekle mükelleftir’. Bu çerçevede, iddialarınızı size hatırlatıyor ve kamu vicdanının rahatlatılması adına bu iddiaları ispat etmenizi bekliyoruz.

Maddeler halinde bu soruları aşağıda sıralıyorum.

1) Geçmişteki çalışmalarından dolayı hep takdirle andığınız ve kendisine başarılarından dolayı zırhlı araç hediye ettiğiniz bir savcıya 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra ciddi ithamlarda bulundunuz. 22 kez yurt dışına çıktığını ve tatil masraflarını başkasına ödettiğini söylediniz. Savcı ispat istedi ve ispat olursa istifa ederim dedi. Bir daha gündeme getirmediniz. İddialarınızı edecek misiniz ?

2) Reza Zerrap’la alakalı hayırsever işadamı dediniz fakat 8 ay önce MİT’in size Reza Zarrap’la alakalı rapor sunduğu iddia edildi. Eğer bu rapor doğru ise hangi sebeplerden dolayı böyle bir açıklama yaptınız. Neden MİT raporuna itibar etmediniz?

3) Her konuşmanızda milli irade vurgusu yapıyorsunuz. Bakanların fezlekeleri milli iradenin temsilcisi olan meclise niye bu kadar geç geldi ve neden klasörler ve içerikleri azaltıldı?

4) Sayın Fethullah Gülen’den size mektup geldiğini söylediniz. Mektubun içeriğinde pazarlık var dediniz. Mektubun Sayın Cumhurbaşkanına geldiği ve içeriğinde pazarlık olmadığı ortaya çıktı. Bir daha gündeme getirmediniz. Niye böyle bir iddiada bulunduğunuzu açıklayacak mısınız? Doğru olmadığı ortaya çıkan bu iddianızdan dolayı özür dileyecek misiniz?

5) Son günlerde ortaya çıkan sizin ve oğlunuza ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili neden tercihen ABD veya bir AB ülkesinde somut bir tetkik ve araştırma yaptırmıyorsunuz. Sayın Bakan’ın yaptığı ‘montaj olduğunu hissettim’ ifadesi kimseyi tatmin etmedi. Herkesin onay verebileceği bağımsız ve objektif kurumlara, bu ses kayıtlarını inceletecek misiniz?

6) 10 bin civarında polisi paralel yapı bağlantısı ile suçlayıp tasfiye mantığı ile tayin ettiniz. Belli birimlerde uzmanlaşmış ve tecrübe kazanmış bu polislerin tayin edilmesi, terör, istihbarat gibi farklı birimlerle alakalı bir zafiyete sebep olmayacak mı? Herhangi bir somut suçlama olmadan, kışın ortasında, ailelerini hiç hesaba katmadan bu kadar polisin tayinini nasıl izah edeceksiniz? Daha yakın zamandaki gezi olaylarında kahraman ilan ettiğiniz bir teşkilata şimdi böyle davranmanız bir çelişki değil mi? Emniyet Teşkilatında branşlaşmanın kaldırılması emniyette zafiyete yol açmaz mı?

7) Diplomasinin bir üslubu olduğu gibi siyasetin de bir üslubu olması gerekmez mi? Siyasetçilerin üslubundaki bozukluk halka nasıl yansır diye bir kaygı taşımanız gerekmez mi? Haşhaşi, kan emici vampir, virüs, sülük gibi ifadeler, bir Başbakan’a yakışan ifadeler midir? Sizi eleştiren demokrasiye, hukuk devletine davet edenleri, paralel, öteki, illegal ve hain ilan ederek, bu ülkeyi, ABD, AB ülkeleri gibi 1. Sınıf demokrasiye, sivil topluma, çoğulculuğa değil, Lübnanlaştırmaya götürdüğünüzün farkında mısınız?

8) 17 Aralık’tan bugüne kadar neredeyse her konuşmanızda bir ‘paralel yapı’ söyleminiz var. Sizce paralel yapı olma kriteri nedir? Hangi bilimsel ve sosyolojik kıstaslara dayanarak böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Daha da önemlisi hangi somut delillere dayanarak böyle bir iddiada bulunuyorsunuz? Belli bir grubu delilsiz bir şekilde paralel yapı ilan ederken, mahkemesi olan, vergi toplayan, her fırsatta sizi ve ülkeyi tehdit eden gerçek paralel yapıdan neden hiç bahsetmiyorsunuz?

9) 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna imza atmak isteyen Savcı Muammer Akkaş’ı hedef tahtasına koydunuz. Savcı Akkaş ile bizzat hesaplaşma yoluna gittiniz. “Seninle işimiz bitmedi, senin nereye çalıştığını biliyoruz, sen açıklamazsan biz açıklayacağız” dediniz. Bu iddianızda hava da kaldı. Bu konuya bir açıklık getirecek misiniz ?

10) Bazı siyasilerin mahrem görüntüleri için özel değil genel demiştiniz. Sizinle alakalı ortaya çıkan tapeler bahsedilen siyasiler ile ilgili iddialardan daha genel ve toplumun genelini ilgilendiren konular değil midir? Niçin daha somut cevaplar vermiyor, bilimsel araştırmalara dayanarak konuşmuyorsunuz?

11) Sayın Fethullah Gülen’e ve arkadaşlarına ait olduğu iddia edilen konuşmalardaki bazı ifadeleri, bilhassa ‘ananas’ ve ‘tuzluk’ ifadesini çok sık kullanıyorsunuz. Kaset ve ses kayıtlarına bu kadar tepki gösterirken bunları kullanmanız, çifte standart, yaman bir çelişki değil mi? Eğer Sayın Gülen’e ait olduğu iddia edilen ses kayıtları doğruysa bile, bu kayıtlar bir suç unsuru içermezken, mitinglerde, konuşmalarınızda kullanmanıza rağmen, sizin hakkınızda bu kadar büyük iddialar varken neden montaj deyip geçiştiriyor ve gereğini yapmıyorsunuz?

12) Kabataş’ta saldırıya uğradığını iddia ettiğiniz bayanla alakalı kamera görüntüleri ortaya çıktı ve iddia edildiği gibi bir saldırı olmadığı belirlendi. Israrla saldırıya dair görüntüler var dediniz fakat hala görüntüleri ortaya çıkarmadınız. Görüntüleri paylaşacak mısınız? Eğer görüntüler yoksa, kamuoyundan özür dileyip sizi yanıltanlardan hesap soracak mısınız?

13) Gezi olaylarında, camide içki içildiğini, görüntünün olduğunu iddia ettiniz. Caminin müezzini yalanladı ve bunun üzerine tayin edildi. Bu tayin, yalan söylemediği için müezzin sürüldü şeklinde basına yansıdı. Varsa ilgili görüntüleri yayınlatacak mısınız? Yoksa, toplumsal huzursuzluğa yol açan, birçok insanı kutuplaştıran bu iddianızdan dolayı özür dileyecek misiniz?

14) Gezi Parkı olaylarının bir misilleme olduğunu ve bu olayların içerden ve dışardan koordineli bir biçimde yürütüldüğünü iddia ettiniz. Bu konu ile ilgili elinizde belgeler olduğunu ve bu ihanet şebekesini halka açıklayacağınızı ifade ettiniz. Ancak aradan 9 ay geçmesine rağmen hiçbir belge açıklamadınız? Bu belgeleri ne zaman açıklayacaksınız?

15) İç İşleri Bakanı Sayın Efkan Ala’nın Bank Asya’ya yönelik olduğu iddia edilen, döviz topladı iddiası bir daha gündeme getirilemedi. Sayın Bakan bunun belgeli bir iddia olduğunu söylemişti. Ne Bank Asya ile ilgili ne de başka bir kurumla alakalı şimdiye kadar bir belge sunulmadı. Bu belgeyi Sayın Bakan’dan isteyecek misiniz? Eğer böyle bir belge yoksa Sayın Bakan’dan hesap soracak mısınız?

16) Operasyonların arkasında ABD var dediniz ve ABD Büyükelçisine yönelik ciddi ithamlarda bulundunuz. Daha sonra ABD’den gelen uyarılar sonunda bu iddialardan vazgeçtiniz. ABD’nin bu olaylarla ilgisini ispatlayan belgeleri gerekli kurumlara teslim edecek misiniz? Yoksa böyle bir belgenin olmadığını, iddiaların mesnetsiz olduğunu kabul mü ediyorsunuz?

17) Halk Bankası genel müdürünün evinden çıkan paraların Çorum Osmancık İHL’ni yaptırmak için ayrılan bağış parası olduğunu söylediniz. Ancak o İHL için Kalkınma Bakanlığının bütçe ayırdığı ortaya çıktı. Bu çelişkiyi izah etmeyi düşünüyor musunuz?

18) Urla’da yapılan villalarla alakalı 35 yıldır orada olduğunu söylediniz. Fakat Google Earth haritasından bu yapıların birkaçı hariç hemen hemen tamamının, daha yakın zamanda yapılmış olduğu kanıtlandı. Bu ciddi iddiayı vuzuha kavuşturmayı ya da sözlerinizi geri almayı düşünüyor musunuz?

19) Sınırdan geçerken savcı tarafından durdurulan tırlarla alakalı Türkmenlere yardım götürdüğü açıklaması yapıldı. Fakat bizzat Türkmenler bu iddiayı yalanladı. Tırların ne taşıdığı ile alakalı ciddi iddialar ortaya atıldı. Kimileri tırların para taşıdığını, kimileri de Esed’in meşrulaşmasında büyük payı olan dünyada genelde terör örgütü olarak kabul edilen El Kaide’ye silah taşındığını iddia etti. Eğer tırlarda taşınan şey MİT kontrolündeki yardım ise valiliğe bilgi verilmesi gerekmez miydi? Tırların içinde ne olduğu ile alakalı kamu vicdanını tatmin edecek bir açıklama yapacak mısınız?

20) Başka partilerden size katılan belediye başkanları ve milletvekillerini, törenle ve coşkuyla kabul ederken, parti rozetlerini şahsınız sevinçle takarken, bizzat parti tarafından, sadece düşüncelerini açıkladı diye disipline verilen ben ve benim gibi vekillerin istifasının siz ve parti yetkilileri tarafından ihanet olarak ilan edilmesi yaman bir çelişki, ilkesizlik değil midir?

21) ABD Başkanı Sayın Obama’yı arayarak Sayın Fethullah Gülen’i iade etmelerini istediğinizi söylediniz. Sayın Obama’nında bu konu ile ilgili “mesaj alınmıştır” dediğini belirttiniz. Ancak Beyaz Saray yaptığı açıklamada böyle bir ifadenin olmadığını açıkladı. Böylelikle dünyada ilk defa ABD Başkanı tarafından yalanlanan bir Başbakan olarak tarihe geçtiniz. Dünya ve Türkiye kamuoyu önünde ülkemizin itibarı adına zedeleyici olan bu durumdan dolayı bir açıklama yapacak mısınız?

22) Her fırsatta eleştirdiğiniz 28 Şubat sürecinde öğrencilere yapılan baskı benzeri uygulamaların okullarda müfettişler tarafından yapıldığı iddia ediliyor bu konuda bir açıklama yapacak mısınız?

23) Devlet kurumları bir partinin, bir görüşün ya da bir kişinin değil milletin kurumlarıdır. Son dönemde devlet kurumlarının siyasallaştığına dair kaygılar var. Bu hususta kamuoyunu aydınlatıp rahatlatacak mısınız?

Bu ve benzeri kamuoyuna mal olmuş soruların cevaplarını, bulunduğunuz makamın ve şahsınızın daha fazla yıpranmaması ve halk nezdinde itibar kaybetmemesi adına, kamuoyuyla paylaşmanızı sizden talep ediyorum. Bu soruların cevaplanmaması bulunduğunuz makama ve ülkemize çok büyük zararlar vermektedir. Daha vahim gördüğüm senaryo ise bu soruların cevabının bulunmamasıdır. Eğer bu kötü senaryo gerçek ise, ülkemizin selameti adına, bu sorular cevaplanana kadar ‘Başbakanlık’ makamını bırakmanızdır.

Saygılarımla…