10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Balbay'la yaptığı bir telefon görüşmesi iddianamede yer alıyor. Sezer'in Gül konusundaki bir değerlendirmesi...
Abone olİddianamede, Balbay’ın 10’uncu Cumhurbaşkanı Sezer’le yaptığı telefon görüşmesi de yer alıyor
İddianamedeki diyalogda, 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, gazeteci Mustafa Balbay’a ’Kayıp trilyon’ davasında Gül’ün ’sorumsuz olması’ konusundaki bir değerlendirmesinin çok yanlış anlaşıldığından yakınıyor...
A.N.S. (Ahmet Necdet Sezer): Şimdi okudum da bu Fikret B’nin yazısını, sanki açılan dava konusunda görüş bildirmişim gibi Gül’le ilgili... Başka bir şey çağrıştırmak istemiş o, bilerek ve bilmeyerek. Ben onu söylemedim hatta dolaylı dokundurdum. Sanki görevden sonra da sorumsuz dokunulmazlık devam ediyormuş gibi izlenim yaratmış o. Aksine, bu görevden önce işlediği suç için elbette yargılanacaktır. Öyle bir izlenim var da kendisine de açmak istemedim ben... Başka anlam çıkartmış bilerek veya bilmeyerek, bilemiyorum da bir bakarsan şimdi onu bir düzeltiver kendisi ile konuş da. Kendisine de açsam mülakat yapmış gibi telefon konuşmalarını yazıyor, sevmiyorum da onu...
Balbay: Hıhıh yani görev süresi bittikten sonra yargılanabilire getirdiniz...
A.N.S: Hayır ona getirmedim efendim ne münasebet. İşte siz de yanlış değerlendiniz...
Balbay: Ha hayır ben öyle okudum o zaman.
A.N.S: Hayır o öyle izlenim yaratmak istiyor. Ben nerdeyse dedim sorumsuzluluğu görev bittikten sonra da devam ettirecekler anlamında söyledim. Yanlış anlamış bu bilerek veya bilmeyerek.
Balbay: Tamam tamam. Anladım... Nasıl yapalım, ben Fikret’le konuşurum yani o sürekli temasımız olan bir arkadaşım.
A.N.S.: Konuşursun, o nedenle kendisine açmadım. Şey telefon açıp, onu da sevmiyorum da...
Balbay: Biliyorum efendim
A.N.S.: Yanlış bir değerlendirmesi var. Aksine o göreve başlamadan önce işlediği, Allah aşkına bunun işte kural yok diye savcıda kural yoksa özel kural yoksa genel kural nedir? Görevden önce işlediği suçlardan yargılanır. Görevdeyken bile kişisel suçlardan yargılanır.
Balbay: Hıhıh anladım efendim. Anladım efendim anladım. Anladım efendim tamam.
A.N.S: Şey etmiş ters. Hani etmek istemiyorum şimdi baktım ben. Onu bi düzelttir bir, sanki efendim şey sonunda yargılar gibi yok ne münasebet efendim göreve başlamadan önceki suçlardan yargılanmaz olur mu? Benim kişisel kanım bu. Ters bir şey yaratmış o izlenim. Şeyi etkileyecek bir değerlendirme yaptıysa görevi bittikten sonra yargılanır. Ne münasebet diyelim ki bir trafik kazası yapsa araç kullanırken yargılanmayacak mı? Şeyetti rahatsızlık verdi bilerek veya bilmeyerek anlamamış anlasa doğrusunu yazardı... (anlaşılmadı) Bakın sizde de öyle bir izlenim yarattı.
Balbay: Hayır ben öyle okudum acaba felan dedim.
ESPRİ YAPTIM BEN ORADA
DİĞER SAYFADA
A.N.S: Tabii o öyle şey yaratıyor. Hayır doğru değil yani bi ses çıkarmayayım dedim bi de huzursuz oldum hadi. Anlaşılmadı. Hiç olmazsa. Neredeyse espiri yaptım ben orada yani nerdeyse dedim görevden ayrıldıktan sonra dokunulmaz sorumsuz sayacaklar dedim. Ya böyle saçma şey olur mu anlamında söyledim. Şeyde o sanki görevden sonra yargılanır gibi, ne münasebet.
BALBAY: Tamam tamamdır efendim.
A.N.S.: Görev dışındaki her suçtan yargılanır bence. Hele hele göreve başlamadan önceki yaptığı suçlardan haydi haydi. Hah hah şeyi de okumuyorum artık.
BALBAY: ’Yargılanmasını istedi’ diye başlık atar bu sefer. Bire bir böyle bir şey arzu ettiğine getirir.
A.N.S.: Hah onu şey ediyorum onu da istemiyorum yani tamam yarın da doldurduk bunu büyütür testiyi doldurur onu da.
BALBAY: Ama bütün bunlardan öte çok samimiyetle söylüyorum dün bizi çok onore ettiniz efendim yani gerçekten bugün pek çok şeyi çok kez kulağınızı çınlattık yani çok onore ettiniz efendim yani.
A.N.S.: Görev, görev saydım ben...
BALBAY: Bilmiyorum orada beğendiniz değil mi efendim, böyle tümüyle orasını bir kültür merkezi havasında artık şey yapacağız.
A.N.S.: Çok güzel de rahat gezemedim sayın Balbay.
BALBAY: Bir gün o zaman
A.N.S.: Çok güzel kimileriyle de şey etmekten rahatsızlık duydum doğrusu aklıma geldi ya işte üstümüze gelenler felan oldu pek memnun olmadım doğrusu o gelenlerden yani.
BALBAY: Çok saygılar efendim.
A.N.S.: Şey iyi oldu sizinle de görüştüğüm bak siz bile...
BALBAY: Ben bir an evet, ben de o şeyliğe...
A.N.S.: Hayır benim söylediğim şu aynen. Aklımda unutmam söylediğimi ‘Neredeyse’ dedim ‘Görevden ayrıldıktan sonra da sorumsuz sayacaklar’ hatırladın mı?
SEZER'İN YAKINDIĞI O KONUŞMA
DİĞER SAYFADA
Sezer, yakındığı değerlendirmeyi 25 Haziran 2008’de CHP Lideri Baykal ve eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu’nun da katıldığı resepsiyonda yapmıştı. Değerlendirme ertesi gün Milliyet gazetesinde şöyle haber olmuştu: ”Sezer emeklilik günlerinde ilk kez konuştu. Resepsiyonda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “milletvekilinin dokunulmazlığı varsa, cumhurbaşkanının dokunulmazlığı olmalı” gerekçesine dayanarak Kayıp Trilyon davasında Gül’ün sorumsuz olduğuna ilişkin kararı da gündeme geldi. Kanadoğlu, ’Bana ’fena tökezledi’ diyorlar. ’Sorumsuz cumhurbaşkanı’ tahayyül ediyorlar. Asıl, savcılığın takipsizlik kararı sorumsuzluktur’ dedi. Devreye giren Sezer ise, ’Emekli olduktan sonra da sorumsuz olmaz, öyle değil mi?’ diyerek Gül’ün yargılanması konusunda ilk kez konuştu.“