İçlerine Akar Onların Gözyaşı
İçlerine akar onların gözyaşları, içlerine… Evet, bazen haykırırcasına böğüre böğüre ağladıkları da duyulur. Duyulur ama içlerine akan damlalar kadar onları incitmez; dışlarına akan gözyaşları.
İçlerine akar onların gözyaşları, içlerine…
Evet, bazen haykırırcasına böğüre böğüre ağladıkları da duyulur. Duyulur ama içlerine akan damlalar kadar onları incitmez; dışlarına akan gözyaşları.
Zaten içlerine akan damlalar kadar da onları tüketemez.
Çünkü tutamadıklarıdır sizin gördükleriniz.
Faklıdır onların size olan sevdası; tarifi olmaz, başka yürekler zaten hiç taşıyamaz. Ama öyle bir yürek vardır ki onlarda; taşınmaz sanılan sevgi; onlarda her geçen gün artar. Artar ama yine de yetmez; ne içlerini, ne de içlerindeki sevgilerini anlatmaya…
Gün olur; her derdinize deva olurcasına dokunurlar size, gün olur içlerinden taşan sevgiyi verirler cömertçe size…
Uykusuz geceleri taçlandırırcasına siz uyurken saçlarınıza…
O yüzden geceler bilir; en çok onu ve onun size sevdasını…
Saçlarınız bilir; sizin huzur ile uyumanızı sağlayan dokunuşlarını…
Çünkü onlar; size dokundukça yaşamanın kıymetini anlarlar ve içlerindeki sevgiyi elleriyle yaşarlar.
Hiçbir sevgiye benzemez onların sevgileri; çünkü severken bile içlerine akıttıkları gözyaşları vardır. İçlerinden taşanların içlerine dönmesidir aslında işte o gözyaşları.
O yüzden hiç tükenmez ellerindeki, yüreklerindeki sevgileri…
Kaynağı sağlamdır yani…
Sağlamdır ama bir yandan da kırılgandır yürekleri, hatta darma dağın bile olurlar; bir kırıcı sözünüzle kolayca.
Ama bir güzel dokunuşunuz, bir sıcak tebessümünüz, belki içinizden gelen sevgi dolu tek bir kelimeniz; unutturur yüreklerindeki parçalanmış hüzünlerini…
Öyle bir unutturur ki sanki hiç yaşanmamıştır yürek kırgınlıkları…
Öyle sonsuz, öyle farklıdır içlerinde besledikleri size olan sevdaları…
Görünenler bile yettiği için görenlere; içlerinde sürekli esen fırtınayı kimsenin bilmesine de alışkın değillerdir.
Göstermezlerde zaten.
Hem zaten gördükleriniz ne ki içlerine akanların, içlerinde büyüyenlerin yanında…
Her şey bir yana, siz bir yanasınızdır çünkü…
O yüzden dünya tersine dönse vazgeçmezler; ne sizden, ne de size olan ölümüne sevdalarından.
Kendilerinden vazgeçerler de sizden vazgeçmedikleri de bundandır zaten.
Oysa siz; herkesin bildiği bu gerçekten uzak durmayı farkında olmasanız da pek seversiniz. O yüzden de gün olur kırarsınız onu anlamıyor sizi diye, gün olur görmezden gelirsiniz; dünyaları aşan sevgisini.
Yalan sevdalar sarmıştır sizi çünkü.
Belki de yalanın o çekici taze kokusuna kanmışsınızdır. Kanıp ondan uzaklara düşmüşsünüzdür.
Üstelik bile bile ihmal edersiniz onları; renkli yaşamların arasında hızla geçen zamanı yitirirken. Yitirdiğinizin farkına varmazlığınızda ondandır zaten.
Ama bilirsiniz; nerede olursanız olun onda hep olacağınızı…
Rahatlığınız ihmalkârlığınızın en güzel bahanesidir.
O yüzden unutursunuz onları doyasıya yaşamayı; yıllarınızı, yıllarını tüketirken. Ama onlar hiç unutmazlar. Ne sizi, ne de sizinle yaşananları…
İçlerine akar onların gözyaşları içlerine…
Sevdaları da, acıları da gözyaşları ile bile yıkılmayan yüreklerindedir. Ve her acılarının ilacı; sadece size olan sevdaları ve sizin onlara sevginizdir.
Sevginizden bir esintidir.
Ama söylemezler.
Sadece beklerler.
Çünkü bilirler; yaşam yolculukları bitmeden bir gün mutlaka gözyaşlarına bile direnen o kalplerine dokunacağınızı…
Saçlarınızda kaybolan ellerini ona geri vereceğinizi…
Çünkü onlar annelerdir…
Karşılıksız sevdanın en güzelini yüreklerinde besleyenlerdir.